8. Hukuk Dairesi 2018/2855 E. , 2019/441 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
.K.. A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin 189 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, davalının taşınmazda herhangi bir hissesi bulunmamasına rağmen parselin büyük bir çoğunluğunu haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullandığını belirterek davalının taşınmaza elatmasının önlenmesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 2.000 TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 192 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduğunu, tarla vasfındaki 5.500 m2"lik taşınmazı 30.06.2011 tarihinde satın aldığını, satın aldığı tarihten beri satıcı Mehmet Korkmaz"ın kendisine gösterdiği yeri kullandığını, kullanmış olduğu parselin davacının hissedar olduğu 189 parsel sayılı taşınmaz olduğunu dava dilekçesi ile öğrendiğini, bunun üzerine dava açıldığı tarih itibariyle boş olan tarlayı terk ettiğini, malik olduğu 192 parsel sayılı taşınmazı kullandığını sanarak 189 parsel sayılı taşınmazda yer kullandığını ve kullanımının iyi niyete dayalı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalının satışa dayanarak ve dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğu inancıyla iyi niyetle taşınmazı kullandığı, dava tarihine kadar tapu maliki tarafından herhangi bir müdahalede bulunulmadığı, davalının kötü niyetli zilyed olduğunun ispatlanamadığı ve davalının dava konusu taşınmazı terk ettiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; çapa bağlı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davaya konu edilen 189 nolu parselin davacı ve dava dışı...ve arkadaşları adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 ve devam eden maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu Gıda Tarım ve Hayvancılık İl veya İlçe Müdürlüğü"nden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, Hal |Müdürlüğü"nden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Somut olayda; davalının dava tarihi itibariyle nizalı taşınmazı kullandığı sabit olup bu husus davalı tarafında kabulünde bulunmaktadır. Ancak taşınmazın terk edildiği ifade edilmesine karşın mahkemece bu konuda yeterince araştırılma yapılmamıştır.
Ayrıca; kayıttan veya mülkiyetten kaynaklı bir hakkı bulunmayan davalının çapa bağlı taşınmazda iyiniyet iddiası dinlenemeyeceğinden, mülkiyet hakkına itibar edilerek hüküm kurulması gerekmektedir.
Bu durumda, mahkemece; davalının taşınmazı terk edip etmediği yöntemince araştırılarak terkin varlığı halinde elatmanın önlenmesi davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, aksi durumda talebin kabulüne karar verilmesi, ecrimisil istemi yönünden ise, (davacının talep ettiği dönemleri kapsar şekilde) yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hazırlanacak denetime elverişli bilirkişi raporu ile hesaplanacak ecrimisil bedelinin davalıdan tahsili yönünde hükmün tesisi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.