11. Hukuk Dairesi 2013/8160 E. , 2014/364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2011/132-2013/104
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.02.2013 tarih ve 2011/132-2013/104 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "Ö." markası ile kişisel bakım ürünleri ürettiğini, davalılardan Ö.. D.."nin uzun yıllar müvekkili şirketin pazarlama departmanında görev aldığını, davalının eşi olan diğer davalı ile birlikte hareket ederek müvekkilinin markalarının aynılarını ve benzerlerini tescil ettirmeye çalıştığını, davalıların kötüniyetli olduğunu, davalının işten ayrılması ve müşterilere yeni marka ile üretim yapılacağını beyan etmesi nedeniyle kötüniyetli tescilin öğrenildiğini, davalıların haksız rekabet yoluyla kazanç elde etme çabasında olduğunu ileri sürerek, asıl davada "S." markasının, birleşen davada "N.", "MR.M.", "M." markalarının 556 sayılı KHK"nın 42. maddesi uyarınca 03 ve 05. sınıf emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, markaların benzemediğini, tescil kayıtlarının herkese açık olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarındaki esaslı unsurun "M." ibareleri olduğu, bu kelimenin dışında markalar arasında bir benzerlik bulunmadığı, görsel ve fonetik olarak da benzemedikleri, "M." ibaresinin yüzlerce ürün üzerinde kullanıldığı, davacı ve davalı markalarındaki "M." ibaresinin önüne ve arkasına yapılan sözcük eklemeleriyle markalara ayırt edicilik kazandırıldığı, davalı tarafın, markalarının tescil edildikleri şeklin dışına çıkılarak davacı markası ile iltibas oluşturur şekilde kullanıldıklarına dair herhangi bir iddia da bulunmadığı, davacı markası ile davalı taraf markaları arasında iltibas tehlikesi veya karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı markasının asli unsuru "Ö." kelimesidir. Mahkemece davacı markasını oluşturan ibare ile dava konusu markalarda yer alan "M." kelimeleri ortak olmakla birlikte iltibasa yol açmayacak derecede farklı oldukları, davalı markalarında söz konusu "MAX" ibaresine eklenen diğer kelimeler nedeniyle davalı markalarına ayırt edicilik vasfı kazandırıldığı görüşü benimsenmek suretiyle dava reddedilmiştir. Ancak az önce de belirtildiği üzere taraf markalarının "M." ibaresinden türetildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar 556 sayılı KHK"nın 8/1-b bendi uyarınca iltibas değerlendirilmesinde markaların bir bütün olarak bıraktıkları izlenimin dikkate alınması gerekmekte olup, kelime markalarının parçalara ve hecelere bölünmek suretiyle değerlendirilmesi mümkün değil ise de, az önce de açıklandığı üzere uyuşmazlık konusu ibareler türetme kelime markası niteliğinde olduklarından, yapılacak değerlendirmede bu ibarenin üzerinde kullanıldıkları emtianın tüketicileri nezdindeki algılamaya esas olan markanın baskın karakteri de dikkate alınmalıdır. Bu durumda "MAX" ibaresinin, uyuşmazlık konusu markaların ortalama tüketiciler bakımından 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi uyarınca ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde aynı firmaya ait seri markalar olduğu ya da farklı firmalara ait markalar olmakla birlikte işletmeler arasında idari ya da ekonomik bağlantı bulunduğu ihtimali suretiyle iltibas tehlikesine yol açacağının kabulü gerekirken davanın yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiş, kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve birleşen dava yönünden verilen kararların davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.