14. Hukuk Dairesi 2018/5805 E. , 2020/2369 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 18.08.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.03.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacılar 101 parsel sayılı taşınmazına komşu olan taşınmazda davalının tütün işleme tesisinin yarattığı gürültü, toz, duman, sarsıntı ve kokunun katlanılamayacak boyutta olduğunu ileri sürerek komşuluk hukukuna aykırı davranışlarının giderilmesi ve davacılar için ayrı ayrı 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasını istemişlerdir.
Davalı, taşınmazı dava dışı üçüncü kişiden kiraladığını, tesisin belediye onayıyla kurulduğunu, yapılan ölçümlerde faaliyetin yasal sınırlarda olduğunun belirlendiğini, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, davacılar için ayrı ayrı 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 21.01.2014 tarihli 2013/11997 Esas, 2014/1012 Karar sayılı ilamı ile "... mahkemece, uzman bilirkişilerin katılımı ile mahallinde yeniden keşif yapılarak, önceki bilirkişi raporlarında var olan çelişkileri giderecek biçimde ve davalının tesisinden kaynaklanan gürültü, toz ve kokunun tahammül sınırlarını aşıp aşmadığının saptanması ayrıca, tahammül sınırının aşıldığının belirlenmesi halinde, bu rahatsızlığın giderilebilmesi için alınması gereken tedbirlerin raporda gösterilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, 6098 sayılı BK’nın 56. maddesi gereğince, bedensel bütünlüğün zedelenmesi, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde manevi tazminata hükmedilebileceğinden ve somut olayda davacıların bedensel bütünlüğüne yönelik bir zarar oluştuğu kanıtlanamadığı halde manevi tazminatın hüküm altına alınması da doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, davalı işletmenin müdahalesinin men-ine ve davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre temyiz eden davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tamamen yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur.
Mahkemece yapılan keşif sırasında davalı işletmenin tam kapasite ile çalıştırılmadığı bu nedenle mevcut çalışma kapasitesinde tahammül sınırlarını aşan bir durumun tespit edilemediği belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece; varsa tarafların bildirecekleri tanıkları dinlenerek ve gerektiğinde işletmenin üretim performansı uzman bilirkişiler tarafından incelenerek, dava tarihinden öncesine dayalı dönemden itibaren, davalının çalışma kapasitesinin tespiti gerekmektedir. Yapılacak inceleme ve araştırmalar neticesinde davalı işletmenin keşif sırasında belirlenen kapasite ile faaliyet gösterdiğinin belirlenmesi halinde davacılar aleyhine zarar verici bir eylem olmadığından davanın reddine, dönemsel olsa dahi keşif sırasında belirlenenin üzerinde bir kapasite ile faaliyet gösterdiğinin ve bunun davacılar aleyhine zarar verici bir eylem oluşturduğunun tespit edilmesi halinde ise davacı tarafın talep ettiği gürültü, toz ve kokunun önlenmesi için davalı tarafın alması gereken tedbirler bilirkişi marifetiyle tespit edilmeli ve bu tedbirler alınmak suretiyle komşuluk hukukuna aykırı davranışın önlenmesi için infaza elverişli hüküm kurulması gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.