13. Hukuk Dairesi 2016/10184 E. , 2019/7629 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, kendisi ve eşinin davalı ile 02.03.2009 tarihli villa satış sözleşmesi imzaladığını, davaya konu villanın eksiklikleri ile beraber sadece arsa tapusu yolu ile devredildiğini, taahhüt edilen villa ile teslim edilen villanın özellikleri bakımından birbirinden farklı olduğunu, birçok eksiklik ve ayıplar içerdiğini, teslim sürecinden önce eşi ile birlikte 20.000 Euro bedelli boş senedi imzalayarak davalı şirkete teslim ettiğini, kendilerinden ayrıca 14.247,00 TL bedelli boş senet alındığını, icra baskısı altında bu bedelleri davalı vekilinin ofisinde ödediğini, dava konusu villadaki ayıp ve eksikliklerin tespiti amacıyla ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/42 E.K.D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, yine kat mülkiyetine geçirilmesi için 2012 yılı ocak ayında davalı şirket yetkilisine elden 6.500,00 TL verildiği halde halen kat mülkiyetine geçilmediğini belirterek ayıplı satılan villa sebebiyle uğradığı zararın tazmini amacıyla fazlaya ilişkin tüm talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.825,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 35.825,00 TL tazminatın,ve 14.247,00 TL fazla yapılan ödemenin davalıdan alınmasını, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiş olup 12/06/2015 tarihli dilekçesi ve 08/09/2015 tarihli celsede sözlü beyanları ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak taleplerini 32.688,10 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, maddi tazminat talebi yönünden; davacının ayıplı mal nedeniyle 15.825,00 TL"nin dava tarihinden itibaren, 16.863,10 TL"nin de ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 32.688,10 TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazla ödemeye ilişkin talebinin reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar erilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık; dava konusu olayda “ayıplı ifa” mı, yoksa “eksik ifa”nın mı söz konusu olduğu; burada varılacak sonuca göre satıcının sorumluluğuna gidilebilecek ihbar ve zaman aşımı süreleri ile talep hakkının kapsamının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp kavramı ile eksik iş ise birbirinden farklıdır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Eksik iş ise; sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir.
Eksik ifa ise, kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır.
Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olaya dönülecek olursa; mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bilirkişi raporunda gizli ayıp olarak nitelendirilen mesela (duvarların saten yağlı boya yerine su bazlı plastik duvar boyası kullanılması, ve otomat sigorta ve komütatörlerin chint marka olması...vs) ayıpların açık ayıp olduğu, yine bilirkişi raporunda eksik ifa olarak nitelendirilen mesela (güvenlik sistemine esas teşkil edecek kamera alt yapısının yapılmamış olması, bodrum kattaki teknik odaya jeneratör hattının çekilmemiş olması..vs) ayıp kavramları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu hususa ek olarak; ileri sürülen ayıpların nitelendirmesi yapıldıktan sonra; “gizli ayıp” olarak nitelendirilen ayıplar yönünden kullanım ve mevsimlerdeki ..., kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi ve tespit tarihi de göz önünde bulundurularak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği anlaşılmaktadır. Yine TBK"nun 223 (BK"nun 198. maddesi) hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “hemen ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. Site yönetiminin veya diğer tüketicilerin, tüketici adına ayıp ihbarında bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi heyetinden “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatlara ilişkin ayıpların tek tek neler olduğunun belirlenerek, ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları (kullanım ve mevsimlerdeki ..., kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi ve tarafların delilleri dikkate alınarak taraf ve yargı denetimine esas gerekçeli ek rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma sebeplerine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,24/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.