9. Hukuk Dairesi 2021/339 E. , 2021/6073 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2008 yılı Şubat ayından 2010 yılı Mayıs ayına kadar ... A.Ş. asıl işveren, ... Rehberlik ve Müş. Hizm. A.Ş. alt işveren olarak çalıştığını, davalı ile ihbar olunan şirket arasındaki alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunu, çağrı merkezi işyeri emrinde müşteri temsilciliği yaptığını, müşteri temsilciliği görevinde ayda ortalama 20-30 saat kadar fazla mesai yaptığını, müvekkilinin vardiya usulü çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını belirterek bir kısım fark ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, sendika üyesi olmayan davacının Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanmasının mümkün olmadığını, davacının ... Rehberlik ve Hizm. A.Ş. işçisi olduğunu bu nedenlerle taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dava konusu alacakların gerçekte belirlenebilir olduğu ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğinden hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ve karar Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi"nin 2016/800 esas, 2018/26401 karar sayılı ve 06.12.2018 tarihli ilamı ile davacının temyizi üzerine “davacı, davalıya ait aynı iş yerinde çalışan emsal işçinin ücretine göre gerçek ücretinin belirlenmesini talep etmiş ve kayıtlar işverenin elinde bulunduğundan emsal işçi ücretini tam olarak bilmelerinin mümkün olmadığını beyan ederek, fark ücret, ilave tediye, ikramiye, yemek bedeli, fazla çalışma, ulusal bayram resmi tatil, hafta tatili, ara dinlenme alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Dosya içeriğine göre, talebin haklı görülmesi halinde davacının gerçek ücretinin ve dava konusu diğer alacakların gerçek ücret üzerinden miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale gelecek olması nedeni ile, davanın belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu nedenle işin esasına girilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmuş ve bozma sonrası yapılan yargılamada mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilerek davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Somut olayda, mahkemece, davalı şirket ile ihbar olunan ... Rehberlik ve Müş. Hizm. A.Ş. arasında muvazaalı bir ilişki olmadığının Yargıtay"ın istikrar bulmuş kararları ile sabit hale geldiği, davalı şirket ile ihbar olunan ... Rehberlik ve Müş. Hizm. A.Ş. arasında muvazaalı bir ilişki olmadığı, davacının ihbar olunan şirketin işçisi olduğu, sendika üyesi olmadığı, davalının taraf olduğu Toplu İş Sözleşmelerinden yararlanamayacağının açık olduğu bu itibarla davacının taleplerinin hukuki dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Eldeki davayla benzer mahiyetteki uyuşmazlıklarda, Dairemizin 05.07.2012 tarihli iş kolu tespitine ilişkin kararı neticesinde, ... A.Ş. ve ... Rehberlik ve Müş. Hiz. A.Ş. arasındaki ilişkide muvaza olgusunun ortadan kalktığı; ancak anılan iş kolu tespiti kararından önceki dönemler için bu ilişkinin muvazaalı olduğu kabul edilerek uygulamalar yapılmış, bu yönde verilen kararlar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. O halde, iş kolu tespiti kararına kadar olan dönem için, muvazaa olgusu konusundaki istikrar kazanan yargısal uygulamalar dikkate alınmalı ve bu döneme ait istekler, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu kabul edilerek değerlendirilmelidir. Bu itibarla davacının hizmet süresi 15.02.2008 – 15.03.2010 tarihleri arasında olduğundan tüm çalışma döneminde muvazaalı çalışma kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, davacının asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanması için, taraf sendikaya üye olması ve üyeliğin işverene bildirilmesi veya dayanışma aidatı kesilmesini talep etmesi gereklidir. Davacı taraf, bu şartların gerçekleştiğini iddia ve ispat etmediğinden, davacının, davalı şirketin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Ancak, dava dilekçesinde, davalı bünyesinde çalışan emsal işçilere ödenen ücret ve sağlanan haklara dayanılarak talepte bulunulmuş olması karşısında, davacının hizmet süresince, davalının bünyesinde çalışan emsal işçi bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir. Emsal işçi araştırmasında, Toplu İş Sözleşmesinden yararlanan bir işçinin davacının emsali olamayacağı hususu, göz ardı edilmemelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç :
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/03/2021 gününde oybirliği ile karar verildi.