23. Hukuk Dairesi 2017/2856 E. , 2020/3324 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının iç turizm yolcu taşımacılığı yaptığını, şirketin kayıtlı sermayesinin tamamının ödendiğinin, alacaklar tahsilat ve kazançlar ile borçlar arasındaki dengenin müvekkili aleyhine bozulduğunun ve ödeme zorlukları yaşandığını, personel giderlerinin dahi ödenmediğini, ticari faaliyetini devam ettiremez hale geldiğini, iyileştirme projesi ile borca batıklıktan kurtulabileceğini ileri sürerek şirketin iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahiller vekilleri, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davacının borca batık olduğu, geriye dönük 3 yıllık mali tabloları ve talep tarihi itibariyle mali tabloların karşılaştırılması sonucunda iyileştirme projesinde yer alan öngörülerin gerçekleşme kabiliyetinin bulunmadığı, hedeflenen karlılık oranlarının ulaşılmasının mümkün olmadığı, sermaye artırımı için şirket ortaklarının mal varlığının satışının gerektiği, bunun ise belli bir takvime bağlı olmadığı, şirket ortağının şirketten olan alacağının sermayeye ilavesinin kabul edilmediği ve davacının borca batıklıktan kurtulma imkanı olmadığı gerekçesiyle davanın reddi ile davacının iflasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun, davacı şirketin borca batık olduğu, şirketin mevcut mali durumu itibariyle iyileştirme projesinin öngörülen hasılat ve yüklenilecek maliyetler ile ulaşılacak karlılık oranları yönünden gerçekçi olmayıp, iyimser olarak hazırlandığı, geriye dönük 3 yıllık mali tablolar ile karşılaştırma yapıldığında iyileştirme projesinde yer alan öngörülerin gerçekleşme kabiliyetinin bulunmadığı, sermaye artırımı için şirket ortaklarının mal varlığının satışının gerektiği, bunun ise belli bir takvime bağlı olmadığı, davanın açıldığı tarihten karar tarihine kadar geçen yaklaşık 10 ayda sermaye artışına ilişkin somut bir adım atılmadığı, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresinde davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğininde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 28.10.2020 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.