11. Hukuk Dairesi 2012/8264 E. , 2014/324 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
VEKİLİ : AV. ...
DAVALILAR : 1-...
2-...
Taraflar arasında görülen davada Sincan Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22.03.2012 tarih ve 2010/155-2012/69 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.01.2014 günü hazır bulunan davacı asil ... ve vekili Av. ... ile davalılar vekilleri Av. ... ve Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 20 oranında ortağı olduğunu ve ortaklığı süresince şirketin başarısı için iyi niyetli ve fedakar bir şekilde uğraş verdiğini, ancak davalı ortakların müvekkilinin çalışmasına ve başarılı olmasına engel olan tutum ve davranışlar sergilediklerini, davalıların haksız davranışları nedeniyle müvekkilinin şirkete ortak olma aşamasındaki beklentilerini ve amacını kaybettiğini, davalıların olumsuz tutum ve davranışları sonucu müvekkilinin kamudaki görevine dönmek zorunda kaldığını, müvekkiline hak ettiği kâr payının da ödenmediğini, müvekkili yönünden TTK"nın 551/2. maddesinde düzenlenen haklı sebeple çıkma hakkının doğduğunu ileri sürerek, müvekkilinin çıkma hakkını kullanmasına izin verilmesini, bu istem kabul edilmediği takdirde şirketin tasfiyesini, müvekkilinin dağıtılmayan kâr payları ile birlikte ayrılma payı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200.000,00 TL"nin faiziyle birlikte davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının çalıştığı dönem içinde hastanede meydana gelen huzursuzlukların kendi davranışlarından kaynaklandığını, davacının iddia ettiği hususların hiçbirisinin gerçek olmadığını, davacı kamuya geçtikten sonra ortaklıktan çıkmak istediğini bildirmiş olup, bu hususun bile davacının iddialarında samimiyetsiz olduğunu gösterdiğini, ortaklara resmi olarak kâr payı dağıtımı yapılmamış ise de ortaklar ihtiyaçlarını şirketten avans olarak çekmek suretiyle karşıladıklarını, davacının bu yöndeki iddiasının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
.../...
-2-
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının talebine dayanak yaptığı vakıaların pek çoğunun (devlet memurluğuna atanma, şirkete ortak olmasındaki beklentilerinin ve amacının ortadan kalkması gibi) haklı sebep sayılacak nitelikte olmadığı, davacının iddialarına dayanak yaptığı diğer ortakların çalışmalarını engellediği, karar alınmasında kendisine baskı uyguladıkları, haksız davranışlara muhatap olduğu yönündeki nedenlerde ise bu durumun ortaya çıkmasında davacı ortağın kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunduğunun anlaşıldığı, davalı şirket tarafından kâr dağıtımı yapılmasına ilişkin alınmış bir karara rastlanmasa da kardan avans niteliğinde ödemeler yapıldığı ve vergi dairesine buna ilişkin düzeltme beyanında bulunulduğu, bu nedenle davacının kâr payı dağıtılmadığı yönündeki iddiasının da yerinde olmadığı, bu durumda davacının ortaklıktan çıkmasına müsaade edilmesi, bu olmadığında ise şirketin feshine karar verilmesi istemlerinde bulunabilmesi için yasanın aradığı haklı sebeplerin gerçekleştiğinin ispatlanamadığı sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile davanın mülga TTK"nın 551/2. maddesinde düzenlenen haklı nedenle şirketten çıkmaya izin verilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde ise şirketin fesih ve tasfiyesi ile kâr payı da dahil olmak üzere ayrılma payı istemlerine ilişkin olup, davacının haklı nedenlerin varlığını kanıtlayamamış olmasına ve esasen çıkma ve fesih davalarında yasal hasmın şirket olup, bu davaların şirket tüzel kişiliği aleyhine açılması gerekmekle, ortaklara husumet yöneltilmesinin mümkün bulunmamasına göre de davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Davacı
25,20 H
21,15 PH
04,05 BH
16.01.2014-