7. Hukuk Dairesi 2015/42412 E. , 2016/1885 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 02.02.2016 Salı günü belirlenen saatte davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av.... ile karşı taraftan davacı ... vekili Av. ... geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının davalı işveren nezdinde 07.10.2011 tarihinde çalışmaya başladığını, iş akdinin 12.06.2012 tarihinde işveren tarafından tek yanlı olarak feshedildiğini, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade istemli olarak ikame ettiği ... İş Mahkemesi"nin 2012/302 E.-2013/502 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade kararı verildiğini, hükmün Yargıtay incelemesinden geçmek sureti ile onanarak kesinleştiğini, süresi içerisinde işverene bildirimde bulunulmasına rağmen işe iade başvurusunun kabul edilmediğini, işyerindeki fiili çalışmasına 4 aylık boşta geçen süre ilave edildiğinde kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti hakkını kazandığını, ayrıca iş akdinin feshinden önceki 12 güne ait ücretinin de ödenmediğini, son ay ücretinin 1600,00 TL olduğunu iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının işe iade davası sonrası yapmış olduğu başvuru üzerine cevabi ihtarname gönderilmek sureti ile işe davet edilmesine rağmen işbaşı yapmadığını, durumun tutanak altına alındığı, bu nedenle dava konusu işçilik hak ve alacaklarına hak kazanamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacıya işe başlaması için gönderilen ihtarnamenin tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesi ile bilirkişi raporunda hesap edilen alacaklar hüküm altına alınmıştır.
Tebligatın usulsüz olup olmadığı ihtilaflıdır.
Adreste tebligatın, gerçek veya tüzel kişinin bilinen en son adresinde yapılması gerekir. Burada kastedilen kişinin oturduğu veya çalıştığı yerdir. Asıl olan tebligatın, tebligat evrakında belirtilen adreste muhatabın kendisine yapılmasıdır. Muhatap tebliğ yapılacak adreste oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya adına tebliği alacak herhangi bir kişinin bulunmaması durumunda, adreste bulunmama nedeninin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi ve tebliğ tutanağına yazılması, beyanına başvurulan kişiye tutanağın imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasında bunun belirtilmesi ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bu durumun geçici veya sürekli olmasına göre tebligat 7201 sayılı Yasanın 20 nci veya 21 inci maddesine göre yapılacaktır. 21 inci maddesine göre yapılan tebligatta, (2) nolu ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılırken, 20 nci maddeye göre yapılan tebliğde ise, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren onbeş gün sonra tebliğ yapılmış sayılacaktır.
6099 sayılı Yasa ile Tebligat Kanununun 21 inci maddesinde yapılan değişiklik gereğince, gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, kendisi o adreste hiç oturmamış veya sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edecek ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracaktır. Bu durumda ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılacaktır.
Somut olayda, davalı işveren, davacının işe başlatılmasına ilişkin ihtarının tebliği üzerine yasal 1 aylık süre içinde noterden gönderdiği ihtarname ile davacıyı işe davet etmiştir. İhtarnamenin gönderildiği adresin davacıya ait olduğu ve davacının burada oturduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. İhtarname ekindeki tebliğ mazbatasından ihtarnamenin davacının evde bulunmaması nedeni ile mahalle muhtarına bırakılarak kapıya 2 numaralı haber kağıdının yapıştırıldığı ve davacının komşusu ...’ na haber verildiği ancak adı geçenin imzadan imtina ettiği yönünde şerh düşüldüğü görülmektedir. Her ne kadar davacı vekilinin apartman yöneticisinden aldığı belgeye göre apartmanda Fatma Başoğlu isimli bir kişinin oturmadığı anlaşılmakta ise de, mahkemece bu hususta araştırma yapılmamış, tebligat memurunun hayali olarak tebligat mahalline gitmeden şerhi yazarak muhtara evrakı teslim ettiği kanaatinin oluştuğu gerekçesi ile tebligatın usulsüz olduğu kabul edilmiştir. Mahkemece davacıya yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı araştırılmalı, o tarihte adreste en yakın komşu olarak ... isimli birinin oturup oturmadığı usulünce araştırılmalı ve sonucuna göre istek konusu alacaklar hakkında karar verilmelidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
2-Kabul şekli bakımından da davacının; işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshedilmiş sayıldığı 08.07.2014 tarihindeki ücretinin tespiti sırasında geçersiz sayılan fesih tarihindeki ücretin o dönemdeki asgari ücrete oranı esas alınmıştır. Ancak geçersiz sayılan fesih tarihi olan 12.06.2012 tarihinde asgari ücret 886,50 TL olduğu halde, asgari ücretin 796,50 TL olarak kabul edilmesi nedeni ile yüksek çıkan katsayının esas alınması hatalı olduğu gibi aynı hatalı durum ücrete eklenen yemek ve aile yardımının güncellenmesini de etkilemiştir.
Öte yandan işe başlatmama tazminatı giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, Yargıtay duruşmasında kendini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 02.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.