Hukuk Genel Kurulu 2020/174 E. , 2020/439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “karşılıklı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 2. Aile Mahkemesince verilen 18.12.2018 tarihli ve 2018/910 E., 2018/940 K. sayılı kararın incelenmesi davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi"nin 12.06.2019 tarihli ve 2019/1648 E.-2019/7107 K. sayılı ilamıyla kısmen bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme hükmü davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
3. Mahkemece, kısa kararda;
“…1- Mahkememizin önceki kararında direnilmesine,…” karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda;
“…1- Mahkememizin önceki kararında direnilmesine,
2- Müşterek çocuk için ara karar ile dava tarihinden itibaren takdir edilen aylık 500 TL tedbir nafakasının aylık 750 TL"ye yükseltilmesine, davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakasına dönüştürülmesine,
3- 35.000 TL maddi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,…” şeklinde hüküm kurularak kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur.
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘’Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi’’ başlıklı 294/1-2-3. maddesi;
(1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
(2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
(3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur…’’ şeklinde düzenlenmiştir.
5. Aynı Yasa’nın 297/2. maddesi gereğince de; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
6. Gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur.
7. Mahkeme kararı, bozma kararı ile birlikte ortadan kalkıp hukuki geçerliliğini yitirmekte olup, bozulan karar sonraki kararın eki niteliğinde olmadığından mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
8. Bu itibarla usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın yukarıda gösterilen nedenden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.