1. Hukuk Dairesi 2015/9932 E. , 2015/15281 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu 17 parsel sayılı taşınmazına komşu parsel maliki davalının su tulumbası ve buna bağlı dinamo bağlatmak ve ağaç dikmek suretiyle haksız elttığını, davalının diktiği ağaç köklerinin serasına zarar verdiğini, ürün kaybına neden olduğunu ileri sürerek, elatmanın ölenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ıslah ile su tulumbasının davalı tarafından söküldüğünü ancak yer altından geçirilen su borularının taşınmazına tecavüzlü olduğunu ayrıca kesilen ağaç köklerinin zarar verdiğini ileri sürerek, boruların ve ağaç köklerinin kal"ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Su kuyusunun ve buna bağlı olarak da tulumba ve dinamonun davacının mülkiyet alanında kalmadığı ancak ağaç köklerinin davacının mülkiyetindeki seraya zarar verdiği gerekçesiyle ağaç köklerinin kesilmesi suretiyle elatmanın önlenmesine dair verilen karar Daire’nin 15.11.2012 tarihli ve 2012/8923 Esas, 2012/13076 sayılı kararı ile; "... mahkemece hükme esas alınan raporda davaya konu edilen tulumbanın hangi taşınmaz içinde kaldığı belirtilmediği gibi yapılan tespitin hangi alet edavatla yapıldığı yönünde de bir bilgi bulunmadığı, hal böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak davacı taşınmazına ne şekilde tecavüz olduğunun duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması önceden alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, çekişmenin giderilmesi yönünden hükme elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı...." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda su tulumbası yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına ağaç köklerinin ise davacının taşınmazı kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle müdahalenin meni ve yıkım isteğinin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemece yapılacak iş, bozma kararı doğrultusunda inceleme yaparak karar vermekten ibarettir.
Somut olayda; mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmasına karşın, bozma kararının gereklerinin yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma ilamında izlenmesi gereken yol açıkça bellirtildiği halde, mahkemece bozmadan sonra alının bilirkişi raporunda ağaç köklerinin davacının taşınmazında bulunup bulunmadığı belirtilmediği, bu haliyle raporun denetime elverişli olmadığı görülmektir.
Öte yandan; su boruları davacının çapı kapsamında kaldığı keşfen saptandığı halde mahkemece, su boruları yönünden davanın kabulüne karar verilmemiştir.
Hâl böyle olunca; su borularının yıkım isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, ağaç kökleri bakımından ise ağaç köklerinin halen davacının taşınmazında bulunup bulunmadığının saptanması bu hususta bilirkişiden ek rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.