
Esas No: 2016/8493
Karar No: 2016/10064
Karar Tarihi: 03.11.2016
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/8493 Esas 2016/10064 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada ... 9. Asliye Hukuk ve ... 8. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir.
... 9. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... 8. Tüketici Mahkemesi ise, davacının taşınmazı satmak veya kiraya vermek amacı taşıdığından ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettiği gibi davalı ..."in müteahhit, diğer davalı ..."nın arsa sahibi olduğu ve ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettikleri, bu nedenle davanın Tüketici Kanununun kapsamında görülemeyeceği gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde, Mal: Alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları; Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, ifade eder. Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 470. maddesinde, eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 6098 sayılı Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmenin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununun 3/e maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 4077 sayılı Kanunda tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 4077 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Somut olayda, davacı vekili, davalılardan ..."a ait arsa üzerine "Düzenleme Şeklinde Arsa Karşılığı İnşaat Mukavelesi gereğince apartman inşaatını yüklenen diğer davalı müteahhit ..."ten ilgili belediyece onanmış projesine göre iki adet meskeni satın aldığını ve bedeli ödediğini, sözleşmeye uygun olarak taşınmazı devretmeyen davalıların bu davranışları nedeni ile müvekkilin maddi kayıpları uğradığını, bu nedenle davalı müteahhidin gayrımenkulleri zamanında teslim etmemesi ve eksik imalat yapması nedeni ile müvekkilin uğradığı zararların, kendisini yapmış olduğu imalat bedellerinin, müvekkilinin kira alamaması nedeniyle uğradığı maddi kayıpların, bitirilip müvekkiline teslim edilmeyen taşınmazdaki eksik imalat bedellerinin davalılardan müştereken müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Bu durumda eldeki davada uyuşmazlık 4077 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından, davanın HMK"nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/11/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.