Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7600
Karar No: 2014/13777
Karar Tarihi: 30.09.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/7600 Esas 2014/13777 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, gerçek anne ve babasının Belgüzar ile Rahmi olduğu halde nüfusa Gülnaz ile Fehmi çocuğu olarak kaydedildiğini belirterek, nüfus kaydının düzeltilmesini istemiştir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş, ancak Yargıtay'a yapılan temyiz başvurusu sonucunda karar bozulmuştur. Davanın, gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek babanın tespiti talebi olması nedeniyle Aile Mahkemesi'nin görevinde olduğu belirtilmiştir. Mahkemenin, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar vermesi, Anayasa Mahkemesi'nin Türk Medeni Kanunu'nun 303/2. ve 303/4. maddelerine ilişkin iptal kararları doğrultusunda hatalıdır. Bu nedenle, davacının haklılığına karar verilmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 36, 301 ve 303. maddeleri uyarınca, nüfus kaydı düzeltme davalarının Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılabileceği, babalık davalarının ise Aile Mahkemesi'nde görülebileceği belirtilmiştir.
18. Hukuk Dairesi         2014/7600 E.  ,  2014/13777 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Aybastı Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla)
    TARİHİ : 27/06/2013
    NUMARASI : 2012/43-2013/163

    Davacı dava dilekçesinde; gerçek anne ve babası Belgüzar ile Rahmi olduğu halde nüfusa Gülnaz ile Fehmi çocuğu olarak kaydedildiğini ileri sürerek nüfus kaydının gerçeğe uygun olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı dava dilekçesinde, kendisinin gerçek anne ve babasının Belgüzar ile Rahmi olduğu halde nüfusa Fehmi ve Gülnaz çocuğu olarak kaydedildiğini, bu kaydın gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek Fehmi ve Gülnaz hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek babasının Rahmi olduğunun tespiti ile buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davanın babalığın tespiti olarak nitelendirilip hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi uyarınca olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 36.maddesinde; "Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları (..) nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır." 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 301.maddesinde; "Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir. "303.maddesinde ise; "Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir." hükümleri yer almaktadır.
    Somut olayda dava, davacının Fehmi ve G.. G.. çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin Belgüzar ve gerçek babasının da R.. G.. olduğunun tespiti ile buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında davacının gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan Fehmi ve Gülnaz hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek annesi Belgüzar"ın nüfusuna kaydına ilişkin ilk talebi nüfus kayıt düzeltme davası olup Asliye Hukuk Mahkemesi görev alanında kalmaktadır. İkinci talep olan R.. G.."un davacının gerçek babası olduğunun tespiti talebi ise babalık davası olup Aile Mahkemesinin görevi kapsamındadır. Her iki davanın birlikte açılması halinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 07.03.2012 tarih ve 2011/2-775 esas 2012/116 karar sayılı ilamı da dikkate alındığında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir.
    Mahkemece davanın babalığın tespiti olarak nitelendirilip hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç davanın niteliğine, dosya içeriğine uygun düşmemiştir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 303/2. maddesinde ""Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar."" hükmü Anayasa Mahkemesi"nin 2010-71 Esas 2011-143 Karar ve 27.10.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 07.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türk Medeni Kanunu"nun 303/4. maddesinde ise ""Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir."" hükmü Anayasa Mahkemesi"nin 2011-116 Esas 2012-39 Karar ve 15.03.2012 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 21.07.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece karar verilmesinden önce Türk Medeni Kanunu"nun 303/2. ve 303/4. maddeleri hakkındaki iptal kararları yürürlüğe girmiş olduğundan artık yasada çocuk için hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Mahkemece işin esası incelenerek taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesi yapılması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi