21. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/5066 Karar No: 2010/5502 Karar Tarihi: 10.5.2010
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2009/5066 Esas 2010/5502 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2009/5066 E. , 2010/5502 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından duruşmalı, olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2 maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının kardeşinin manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının kardeşi olan sigortalının davalı işyerinde kanalizasyon çalışmaları için yapılan kazı çalışmasında açılan çukur etrafındaki toprakları düzletirken çukura düşen küreği almak için indiğinde meydana gelen toprak kayması sonucu toprak altında kalarak 3.9.2007 tarihinde öldüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müfettişi tarafından düzenlenen 30.10.2007 tarihli raporda olayın iş kazası olarak değerlendirildiği, SGK’nun ise 26.11.2007 tarihli yazısında olaya ilişkin iş kazası kaydına rastlanmadığı, hak sahiplerinin başvurması halinde gereğinin yapılacağının bildirildiği anlaşılmaktadır 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde bu sürenin iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir. Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Davanın sonuçlandırılabilmesi için Öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, bir karar vermektedir.. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm davalı işverenin öteki itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.