10. Hukuk Dairesi 2017/3192 E. , 2017/6441 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan 1-.... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. 2-... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. 3-... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
24.03.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle açılan iş bu davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir;
5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olmaktadır.
Anılan maddede ki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirler ile harcama ve ödemelerin; tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı kısmına hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, 24.03.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalı...’in hak sahiplerine bağlanan toplam 318.606,72 TL peşin sermaye değerli gelirlerden oluşan Kurum zararının, ilk rücu davasında taleple bağlı olarak hüküm altına alınan 159.303,20 TL’dan, davalıların % 100 kusurlu bulunmaları nedeniyle bakiye 159.303,20 TL’nın gelir bağlama onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş, Mahkemece talep gibi karar verilmiştir.
Ancak, yukarıdaki açıklamalar gereğince Kurumun rücu hakkı ilk peşin değerli gelirlerin tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı olup, sigortalının hak sahiplerine bağlanan “ilk peşin sermaye değerli gelirler” toplamı 291.461,91 TL olduğu gözetildiğinde, ilk davada hükmedilen meblağın tenzili sonucu 132.158,55 TL’a hükmedilmesi gerekirken, bu miktarı aşan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan .... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş., .... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş., .... İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bozma sonrası yürütülecek yargılamada, hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 05.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.