16. Ceza Dairesi 2015/656 E. , 2015/402 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma
Hüküm : TCK"nın 268/1. maddesi delaletiyle TCK"nın 267/1, 62, 53, 58/2-b, 58/6-7-8. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.12.2014 gün ve 2013/9-618 - 2014/532 sayılı kararı ışığında;
09.01.2013 günlü kolluk iç yazışmasına göre; hakkında 6136 sayılı yasaya aykırılık suçundan arama kararı bulunan ve Murat Kaya isimli kişinin kimliğini kullanıp ... plakalı araçla Bursa iline gidip geldiği bildirilen sanığın, 25.01.2013 günü kolluk birimlerince kullandığı aracının durdurulduğu, sanığın burada kolluk görevlilerine kardeşi ..."ya ait sürücü belgesini ibraz ettiği ancak kolluk görevlileri bahsi geçen yazışmayı da dikkate alarak bu duruma itibar etmeyip sanığı polis merkezine getirdikleri, 25.01.2013 günlü kolluk tutanağına göre sanığın sözlü olarak “kendisinin ... olduğunu, hakkındaki hapis cezasından dolayı kardeşi olan Murat Kaya"ya ait sürücü belgesine kendine ait fotoğrafı yapıştırarak kullandığını” beyan ettiği ve söz konusu tutanağın gerçek isme göre düzenlendiği, bununla beraber dosya içerisinde sanığın gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği isim esas alınarak düzenlenmiş herhangi bir belge bulunmadığı anlaşılan olayda;
Sanığın, başkasına ait kimliği, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla değil, adına çıkarılan arama kararının infazını engellemek amacıyla kullanması, kimliği kullanılan kişi hakkında bir soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olması hususları gözönüne alındığında, iftiranın özel bir şekli olan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşmayacağı gibi kamu görevlisi tarafından sanığın gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği isme göre düzenlenmiş herhangi bir belgenin bulunmadığı gözetildiğinde ise resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun da oluşmayacağı, ancak gerek kolluk tutanağında; sanığın sürücü belgesindeki fotoğrafın kendisine ait olduğunu bildirmesi, gerekse 18.06.2013 günlü duruşmada; adli emanetin 2013/950 sırasına kayıtlı sürücü belgesinin “kandırma yeteneği” bulunduğu yönündeki mahkeme tespiti dikkate alındığında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından, suça konu sürücü belgesinin aldatma kabiliyetinin ne şekilde gerçekleştiği, gereğinde kriminal raporda aldırılarak sonucuna göre karar yerinde açıklanıp tartışıldıktan sonra 5326 sayılı yasanın 15/3. maddesi de nazara alınarak “resmi belgede sahtecilik suçundan” ya da Kabahatler Kanunun 40/1. maddesinde belirtilen kabahat eyleminden uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kabule göre de;
1-a) Sanığın, 25.01.2013 günlü kolluk tutanağına, soruşturma aşamasında alınan beyanına göre, gerçek kimlik bilgilerini söyleyerek iftiradan döndüğü anlaşılmakla, 5237 Sayılı TCK"nın 269. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin,
b) Somut olayda ibraz edilen sürücü belgesinin sahte olup olmadığı yönünde kabul olmaksızın Murat Kaya adına düzenlendiği belirtilen belgenin hangi gerekçeyle dosyada delil olarak saklanmasına karar verildiğinin,
Karar yerinde tartışmasız bırakılması,
2- Denetim süresinin belirlenmesinin infaza yönelik bir işlem olduğu gözetilerek, 5237 sayılı Yasanın 58/6-7. maddesi gereğince mükerrir olan sanık hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesiyle yetinilmesi yerine, 5275 sayılı Yasanın 108/2. maddesine dayanılarak denetimli serbestlik süresinin de belirlenmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 30. 03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.