19. Ceza Dairesi 2019/28157 E. , 2021/312 K.
"İçtihat Metni"
Marka hakkına tecavüz suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/11/2018 tarihli ve 2018/82028 soruşturma, 2018/117402 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 31/12/2018 tarihli ve 2018/8459 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 01/04/2019 gün ve 94660652-105-06-2358-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/04/2019 gün ve KYB 2019/36851 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, müştekinin tescilli markalarına ilişkin belgeler ile şüpheli adreste tespit edilen tabela ve işaretlerdeki fotoğraflar, içerikler birlikte değerlendirilerek herhangi bir benzerlik bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Dosya kapsamına göre, şüphelinin sahibi olduğu iş yerinde, müşteki Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü ile 29/03/2016 tarihinde yapmış olduğu Franchise sözleşmesine göre faaliyette bulunduğu sırada, anılan sözleşme gereğince müşteki adına tescilli işaret, logo ve resimleri kullanmasını müteakip, sözleşmenin sona erdiği 27/08/2017 tarihinden itibaren de söz konusu Kurum adına tescilli işaret, logo ve resimlerini kullanmaya devam ettiği, bu durumun şüphelinin kollukça alınan 25/04/2018 tarihli ifadesindeki beyanında sabit olması ile birlikte, her ne kadar Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen tahkikat esnasında tutulan 18/05/2018 tarihli tutanak ve ekindeki fotoğraflara göre şüphelinin iş yerinde müşteki Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü adına tescilli işaret, logo ve resimlere rastlanılmamış ise de, şüphelinin iş yerinde kullanmış olduğu işaret, logo ve resimlerin anılan Kurum adına tescilli işaret, logo ve resimleri ile benzerlik gösterdiğinin anlaşılması karşısında, iltibasa yol açacak şekilde kullanım olup olmadığının tespitine yönelik uzman bilirkişi raporu alındıktan sonra toplanacak diğer deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturmaya dayalı olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği cihetle, itirazın bu yönlerden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 31/12/2018 tarihli ve 2018/8459 değişik iş sayılı kararının CMK"nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda yazılı bozma nedenine göre; müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, 21.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.