17. Hukuk Dairesi 2015/829 E. , 2017/7142 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 27.08.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı polis memuru ..."in sevk ve idaresinde bulunan ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne ait ... plakalı resmi polis aracı ile diğer davalı ..."ın kullandığı .... plakalı aracın çarpışması sonucu, araçlar savrularak, yaya halde kaldırımda yürümekte olan müvekkiline çarptığını ve müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin kazanın akabinde hastanede yapılan tetkiklerde vücudunda bir çok kemik kırığı, sol kulağında kısmen ve sağ kulağında tamamen işitme kaybı olduğunun tespit edildiğini, yaralanması sebebiyle, davacı müvekkil polis memuru davalı ..."den şikayetçi olmuş ve bu davalı hakkında taksirle adam yaralama suçundan, ... 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/873E. Sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını,yargılama sonucunda davalı ..."in suçlu bulunduğunu, müvekkilinin geçirdiği kazadan sonra normal yaşantısına hiçbir zaman geri dönemediğini, kazanın yarattığı psikolojik travma sebebiyle aşırı derecede elem ve ızdırap duyduğunu ve ruh sağlığının bozulduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000.-TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 27.8.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; ... yönünden husumet yönünden davanın reddine, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı İç İşleri Bakanlığından, 10.000,00 TL nin de davalı ..."dan olayın meydana geldiği tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 6100 sayılı HMK m. 294 - 297 maddelerinde, hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HMK m. 297/II. maddesinde; hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından
her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 23/09/2014 tarihli kısa kararda, davalılar için ayrı ayrı hüküm verilmiş, gerekçeli kararında ise müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmiştir. Bu durum, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre; davacı vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22.6.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.