1. Ceza Dairesi 2011/908 E. , 2011/1333 K.
"İçtihat Metni"TEBLİĞNAME : 1-B/2011/33689
MAHKEMESİ :(İSTANBUL) Beşinci Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO :26.02.2009 -370/62
SUÇ : Kasten öldürme
İ.. A.. ile H.. A.."ı kasten öldürmekten sanık A.. E.."in yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (İSTANBUL) Beşinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 26.02.2009 gün ve 370/62 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii ile müdahiller vekili taraflarından istenilmiş, sanık müdafii duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanık hakkında duruşmalı, müdahillerin temyizi üzerine incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdire ilişen sebebin niteliği ile tahrike ilişen sebebin varlığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen kabul kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede usule, eksik soruşturmaya, suçların vasıflarına vesaireye; katılanlar ve vekilinin delillerin değerlendirilmesinde hata yapıldığına, cezayı azaltıcı sebeplerin tatbikinin yersizliğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;
Ancak;
1- Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanık ile aralarında araç alım satımından kaynaklanan hukuki nitelikte anlaşmazlık bulunan maktullerin, aksi kanıtlanamayan savunmaya göre olay öncesi sanığa yönelik “biz nasıl olsa senden bu parayı almayı biliriz, gerekirse donuna kadar alırız” şeklinde tahrik oluşturan sözleri nedeniyle, 12-18 yıl arasında ceza öngören 5237 sayılı TCK.nun 29. maddesinin uygulanması sırasında, indirimin asgari düzeyde yapılması yerine 15 yıl hapis cezasına hükmedilerek yazılı şekilde eksik ceza tayini,
2- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.05.2002 tarih ve 2002/4-116-245 sayılı kararında açıklandığı üzere; 6136 sayılı Yasanın Ek 8 ve Ek 9. maddelerine istinaden hazırlanıp 17.03.1989 gün ve 20111 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satımına Dair Yönetmelikte, 29.12.1999 gün ve 23921 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yapılan değişiklik ile; “zati demirbaş tabancaların” personelin memuriyeti süresince devlet malı silah sayılmalarına son verildiği, ancak görevde kullanılma koşulunun korunduğu ve suçta kullanıldığı takdirde bu silahların müsaderesinin mümkün olduğu gözetilerek; sanığın suçta kullandığı silahın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün 12.06.2007 tarih ve 119476 sayılı yazısı ile “devlet malı zati demirbaş tabanca”, 27.07.2007 tarih ve 155873 sayılı yazısı ile ise “devlet malı tabanca” olduğunun belirtilmesi ve sanığın 10.07.2007 tarihli celsede silahın parasının tarafınca ödendiğini belirtmesi karşısında; öncelikle söz konusu silahın 17.03.1989 gün ve 20111 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik çerçevesinde sanığa bedeli karşılığında zati demirbaş tabanca olarak satışının yapılıp yapılmadığı araştırılarak, sonucuna göre silahın müsaderesine karar verilip verilmeyeceği hususunun değerlendirilmesi yerine, eksik soruşturma sonucu silahın Devlet malı tabanca statüsünde olduğundan söz edilerek ilgili kuruma iadesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar ve vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükümlerin kısmen değişik gerekçeyle tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), sanık hakkında hükmolunan ceza miktarına ve tutuklulukta geçirilen süreye göre müdafiinin tahliye isteminin reddine, 08.03.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
08.03.2011 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık A.. E.. müdafii Avukat yokluğunda 10.03.2011 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.