10. Hukuk Dairesi 2020/2898 E. , 2021/5373 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2017/427-2019/163
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmakla hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda "sıfat" olarak tanımlanmaktadır ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunludur. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan, anılan hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine aittir ve buna aktif husumet denilmektedir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise, o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilir ve bu karar davanın dinlenemeyeceğine ilişkin değil esasına yönelik bir karar niteliğindedir. Davacı veya davalıdan birisinin taraf sıfatına sahip olmaması durumunda verilecek olan red kararı, o davadaki taraflar arasında maddi anlamda kesin hüküm oluştursa da, dava konusu hak ve taraf sıfatına sahip olan kişiler bakımından kesin hükümden söz edilemeyecektir. Dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olan taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğindedir ve yargılamanın her aşamasında, isteme gerek kalmaksızın mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunludur.
Eldeki davada, öncelikle geri çevirme sonrası davalı ...’ün adresinin araştırıldığı ve tapu müdürlüğünden gelen cevabi yazı üzerine 1994 doğumlu ... isimli kişiye TK. 21/2. maddesi gereği tebliğ yağıldığı anlaşılmakla, dava konusu olay tarihinin 31.08.2010 olduğu hususu da göz önüne alındığında 16 yaşındaki birisinin müteahhitlik yapmasının hayatın olağan akışına uygun olmayacağı açıktır. Bu halde tebliğ yapılan kişi ile davalı olarak gösterilen ...’ün aynı kişi olup olmadığı, bu kişinin taraf sıfatının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Diğer taraftan davalı olarak gösterilen ...’ün tazminat davasında kusurlu bulunduğu gerekçesi ile iş bu davada da davalı olarak gösterildiği, tazminat davasında alınan bilirkişi raporunda müteahhit olduğu belirtilmesine rağmen herhangi bir dayanak bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı şirket ve kooperatife ait ticaret sicil kayıtları getirtilip, diğer davalı işverenler ile aralarındaki hukuki ilişki araştırılmalı, tespit edilememesi halinde diğer davalılardan da ...’ün kim olduğu hususu sorularak tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin tespit edilmesi gerekirken belirtilen eksiklikler giderilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirir.
O hâlde, davacı ve davalılardan ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... Haliç San.ve Toplu İş Yeri Yapı Koop. Başkanlığına iadesine, 15.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.