11. Hukuk Dairesi 2012/8345 E. , 2014/213 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2012
NUMARASI : 2012/112-2012/39
Taraflar arasında görülen davada İzmir 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/03/2012 tarih ve 2012/112-2012/39 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.01.2014 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. H.. A.. ile asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. B.. O.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, müvekkilinin davalı şirketin ortağı iken şirkete verdiği borç para nedeniyle davalı tarafından müvekkiline 50.000,00 TL bedelli çek keşide edilerek verildiğini, davalının ödeme taahhüdü üzerine çekin bankaya ibraz edilmediğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için davalı şirket hakkında başlatılan takibe davalının haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının şirket ortaklığından ayrılırken, şirketin daha sonra çıkacak kamu borçlarından sorumlu olmamak için müvekkili tarafından keşide edilerek davacıya çek verildiğini, davacıya her hangi bir borcun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından keşide edilerek davacıya verilen çek nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olduğu ve ayrıca davalı defter kayıtlarına göre davacının davalıdan cari hesaptan kaynaklanan alacaklı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, davalının takibe yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 50.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, birleşen davanın kabulü ile davalının itirazının iptali ile 31.324,24 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, icra inkar tazminatı istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Asıl dava, hamil olan davacının keşideci olan davalıdan çek bedelinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hamilin alacağına kavuşabilmesi için önünde iki seçenek bulunmaktadır. Hamil ya doğrudan temel borç ilişkiye dayanmalı, yada 6762 sayılı TTK"nın 730/14. bendi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken ve aynı Yasa’nın 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap hukuki nedenine dayanmalıdır.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkili tarafından davalı şirkete verilen borcun karşılığında keşide edilen çekin müvekkiline verildiğini, davalı tarafından paranın ödeneceği taahhüdü üzerine çekin bankaya ibraz edilmediğini ileri sürmüş olup, davacının bu iddiası gözönüne alındığında, davanın, temel ilişkiye dayalı olarak açıldığı ve 6762 sayılı TTK"nın 644. maddesine dayalı sebepsiz iktisap davası olmadığı anlaşılmaktadır.
Böyle bir çek, hamil ile keşideci arasında 1086 sayılı HUMK"nın 292. maddesi gereğince temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı olmakla, hamil tarafından her türlü delil ile temel borç ilişkisi ispat edilebilir.
Mahkemece, her ne kadar temel borç ilişkisine ilişkin davacı tanıkları dinlenmiş ve bu beyanlar esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, tanıklar çekin davalı şirket yöneticisi tarafından davacıya verildiğini beyan etmişler, ancak davaya konu çek bedeli kadar paranın davacı tarafından davalı şirkete borç olarak verildiğine ilişkin bir beyanda bulunmamışlardır.
Bu durumda, davalı, davacının iddia ettiği temel ilişkiyi reddetmiş bulunmasına göre, davacının temel ilişkiyi başka delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davacı taraf, diğer deliller yanında yemin deliline de dayanmış olup, mahkemece, davacı tarafa yemin delilini kullanıp kullanmayacağı hatırlatılarak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Birleşen dava yönünden davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, mahkemece taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, 6762 sayılı TTK’nın 87/son maddesi hükmüne göre cari hesap sözleşmesinin yazılı olması, sözleşmenin geçerlilik koşulu olup, dosya içinde taraflar arasında böyle bir yazılı sözleşmenin mevcudiyetine delalet eden herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi, mahkeme gerekçesinde de bu husus tartışılmamıştır.
Bununla birlikte anılan Yasa’nın 325. maddesi hükmü gereğince şirkete ait defterleri tutmak ve bilançoyu hazırlamak görevi yönetim kuruluna aittir. Her ne kadar davalı şirket defterlerinde davacının iddia edilen cari hesap sözleşmesinden kaynaklı alacaklı olduğu kayıtlı ise de, sözkonusu bu alacak kaydı davacının davalı şirketin yöneticisi (müdürü) olduğu sırada tutulduğundan tek başına davacıya alacak hakkı vermez.
Bu itibarla, davacı, davalı şirketten cari hesaptan kaynaklı alacaklı olduğunu iddia ettiğine göre, bu iddianın ispatı davacıya düşmektedir. Böyle bir alacağın da kesin delillerle ispatı gerekir. Davacı, her ne kadar davalı defterlerinde alacaklı gözükmüş olsa da, davacının alacağını, fatura, kasa fişi, makbuz veya her hangi bir yazılı belge ile ispat etmesi gerekmektedir.
O halde mahkemece, davacının iddia ettiği alacağının kaynağının ne olduğunun davacıdan sorularak, buna ilişkin delillerinin ibrazının sağlanmak ve bu alacağın gerçek olup olmadığının belirlenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açılanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 07.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.