13. Hukuk Dairesi 2016/8227 E. , 2019/7603 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... ... Konutları 4. Etap projesinden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile maketten daire satın aldığını, sözleşme karşılığı davalılara 227.004,00 TL ödeme yaptığını, davalılar tarafından yapılan konut projesinde, 1, 2 ve 3 nolu blokların temelinde kaynak ve ... sularının bulunduğunun öğrenilmesi üzerine, binalarda meydana gelen zararların, gizli ayıpların ve eksikliklerin tespiti için 06/05/2013 tarihinde ... ... 12. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/42 D.iş dosyası ile talepte bulunulduğunu ve neticede konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, gizli ayıplı imalatlar ile binalarda mimari projeye uygun olmayan eksikliklerin tespit edildiğini, ikamet ettiği blokta özellikle temel ve otopark bölümünde su yalıtımının eksik veya hatalı yapımı neticesinde ... suları/kaynak sularının bina temeline sızdığını, yaşamsal olarak binaların taşıyıcı sitemine ve bina temellerine ciddi zarar verdiğini, ... ... 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/42 D. İş dosyasında tespit konusu yapılan gizli ayıpların ve eksik imalatların davalıların ağır kusur ve ihmalleri neticesinde meydana geldiğinin mahkeme tespit kararı ile sabit olması karşısında bilirkişi heyet raporunda belirtildiği üzere eksik ve ayıplı imalat hataları nedeniyle %20, makine ve elektrik kalemlerinde eksik yapılan imalatlar neticesinde %20 olmak üzere davacıya ait dairede toplamda %40 oranında değer kaybı meydana geldiği ileri sürülerek açılan belirsiz alacak davasında şimdilik 1.000,00 TL nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 16.02.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle taleibi toplam 56.305,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar, davacının dava dileçesinde bildirdiği ... ... 12.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/42 D.iş dosyasında taraf olmadığını, yasal süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı da bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 56.305,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir.
Davalılar, ayıp ve eksik bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal yada hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, tüketici, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir. 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/2’de) maddesinde ifade edildiği gibi, ayıp ihbarının yapılmaması, tüketicinin ifa konusu mal ya da hizmeti, bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK"nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının 16.3.2011 tarihinde satın aldığı bağımsız bölümün davacıya 19.07.2012 tarihinde teslim edildiği ve 21.1.2014 tarihinde de eldeki bu davanın açıldığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda(mekanik tesisat ile ilgili makine mühendisinin görüşleri) ve mahkemece mekanik tesisat ile eksik ve ayıp olarak olarak belirtilen hususların 4077 sayılı kanunda ""ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran"" şeklinde tanımlanmış nitelikte olup olmadığı, bunların teslim tarihinde kolayca anlaşılabilecek nitelikte açık ayıp olup olmadığı, açık ayıp niteliğinde değilse kullanım ve mevsimlerdeki ..., kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi de göz önünde bulundurularak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi heyetinden “makine mühendisliği alanındaki eksiklik” olarak nitelendirilen imalatlara ilişkin ayıpların tek tek neler olduğu, bu hususların gizli ya da açık ayıp olup olmadığı belirlenerek, her bir durum için kanunun aradığı sürelerde ihbarın yapılıp yapılmadığı hususunda taraf ve yargı denetimine esas gerekçeli ek rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Davalıların, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda eksik ifa olarak nitelendirilen eksik işlerle ilgili temyiz itirazı yönünden yapılan incelemede ise; her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda ""katalogdaki arsa alanının 202.500 m2 iken yerinde 195.186 m2 olduğunu, yeşil alanın ise katalogda 160.000 m2 vaat edilmiş iken fiili durumda 121.296 m2 olduğu, arsa alanı ve yeşil alanların eksik teslim edilmiş olduğu, bu eksikliğin bir harita ve kadastro mühendisi uzmanı tarafından yapılacak inceleme ile anlaşılacak nitelikte olduğu, anılan eksikliklerin ortalama bir tüketicinin tapu kaydına veya projesine bakarak anlayacağı bir husus olmadığı"" belirtilmiş ve buna göre davacının talebi kabul edilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde tanımladığı yeşil alanın taahhüt edilen metrekarede olmaması durumunun davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca bu kalemler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile bu talebin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bozma nedenlerine göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 3. bent gereğince davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 962,00 TL harcın davalı-..."a, 961,54 TL harcın davalı-Özyacı"ya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.