Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/362
Karar No: 2021/320

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/362 Esas 2021/320 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/362 E.  ,  2021/320 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... Demir (Akbaş) vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/08/2015 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13/06/2017 günlü karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK"nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen 02/01/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı Sami ...ile evli olduğunu ve son yıllarda aralarında çıkan şiddetli geçimsizlik sebebiyle eşinin Bandırma Aile Mahkemesinin 2015/353 esasına kayden boşanma davası açtığını, ayrıca mal rejiminin tasfiyesi istemiyle de dava açıldığını ve davaların halen derdest olduğunu, eşinin davacının edinilmiş mallara katılım payını azaltma gayesiyle kendi adına tapu kaydı veya resmi kayıt oluşturmadığını, edinimlerini üçüncü şahıslar adına yaptığını, Bandırma ilçesi 17 Eylül mahallesi, pafta no:41, ada no;335, parsel no:9 da kayıtlı 12 nolu bağımsız bölüm tapusunun da aslında dava dışı Sami ...adına kayıtlı olması gerekirken, parasını Sami ...ödediği hâlde davalı ... adına kaydedildiğini belirterek muvazaa nedeniyle taşınmaz tapu kaydının iptali ile dava dışı Sami ...adına tapuya tesciline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili; müvekkilinin tapu dairesinde, huzurda yapılan resmi işlemler sonucu, bedelini ödeyerek davaya konu taşınmazı satın aldığını, tapunun resmi kayıtları ve tapu kayıtlarındaki resmi akit tablosu karşısında ancak aynı kuvvette yazılı, resmi bir belgeyle aksinin ispatlanmasının mümkün olacağını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince muvazaa nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
    Muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları hâlde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nisbi muvazaa). Yanlar, salt bir görünüş yaratmak için veya başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla sözleşme yapsalar da görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşme de tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
    Her ne kadar, muvazaayı düzenleyen BK’nın l8. maddesinde (TBK.19) ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmiyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
    Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb"an dava açan kişi Medeni Kanun’un 6. maddesi gereğince bu iddiasını isbat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme aynı Kanun"un 293. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille isbat edilmesi gerekir. Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 5.2.l947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad (namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir.
    Öncelikle belirtilmelidir ki bir davanın birden fazla kişi tarafından veya birden fazla kişi aleyhine açılabilmesi için aynı tarafta yer alanlar arasında hukuksal bir bağlantının bulunması gerekir. Hukukumuzda bu bağlantı karşılığını dava arkadaşlığı kurumunda bulmakta; zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki ana başlık altında; zorunlu dava arkadaşlığı da yine kendi içinde maddi ve şekli olmak üzere ikili ayrımla düzenlenmektedir.
    Dava konusu olan hak, birden fazla kişi arasında ortak olup da bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde dava arkadaşlığının maddi bakımdan mecburi olduğunun kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının, zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Dava arkadaşlığının hangi hallerde mecburi olduğu maddi hukuka göre belirlenir. Zorunlu dava arkadaşlığında; dava arkadaşları arasındaki ilişki çok sıkı olduğundan, davada birlikte hareket etmek durumundadırlar. Mahkeme ise dava sonunda zorunlu dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve tek bir karar verecektir. Zorunlu dava arkadaşlığında dava konusu olan hak tektir ve dava arkadaşı sayısı kadar müddeabih bulunmamaktadır.
    Bazı hallerde ise birden fazla kişiye karşı birlikte dava açılmasında maddi bir zorunluluk olmadığı halde kanun; gerçeğin daha iyi ortaya çıkmasını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru sonuca bağlanmasını sağlamak için, birden fazla kişiye karşı dava açılmasını usulen zorunlu kılmıştır ki, bu durumda şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Böyle bir davada, dava arkadaşları hakkında tek bir karar verilmesi veya dava
    arkadaşlarının hep birlikte ve aynı şekilde hareket etme zorunluluğunun varlığından söz edilemez.
    Açıklanan bu mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında ise dava arkadaşlığı ihtiyaridir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Mecburi Dava Arkadaşlığı” başlıklı 59. maddesine göre; “(1) Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır.” hükmü bulunmaktadır.
    Şu durumda; maddede açıkça sayılan, dava konusu hak ve borcun ortak olması, birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş olması, davanın birden fazla kişi hakkında aynı (veya benzer) sebepten doğmuş olması, hallerinde birden çok kimsenin birlikte dava açması olanaklı olduğu gibi, birlikte aleyhlerine de dava açılabilir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; iptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt malikine karşı açılması zorunludur. Nitekim, eldeki dava da kayıt maliki ... aleyhine açılmıştır. Ancak, somut olayın özelliği itibariyle, muvazaa iddiasının incelenebilmesi için, davalı ile dava dışı Sami ...arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur. Ne var ki dava konusu taşınmazı davacının katılım payı alacağını azaltmak amacıyla kendi üzerine almayarak parasını ödeyerek satın aldığı taşınmazı davalı üzerine kayıtlı olarak gösterdiği iddia edilen davacının eşi Sami ...yargılamada davalı sıfatı ile yer almamıştır. Davalı ile dava dışı Sami ...arasındaki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulabilmesi için bu şahsın da davalı sıfatıyla davada yer almasının zorunlu olduğu gözetilmeksizin sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/02/2021 gününde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi