Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2016/55
Karar No: 2016/90

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/55 Esas 2016/90 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO         : 2016 / 55

            KARAR NO    : 2016 / 90

            KARAR TR     : 15.2.2016

ÖZET : Davacı şirkete ait aracın karayolunda seyir halindeyken, yolun çökmesi sonucu uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : T. L. Hizm.ve Ulus. Nak.Tic.Ltd.Şti.

Vekili           : Av. S.D.

Davalılar      : 1-Kemalpaşa Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av.Ö.E. A.

  (Yalnızca Adli Yargıda)2- K. Organize Sanayi Bölgesi

Vekili           : Av.S.Ş.

 

O L A Y      : Davacı vekili; 15.10.2010 tarihinde müvekkil şirket adına kayıtlı Ö. Ç. yönetimindeki 35 … 334 plaka sayılı aracın İ. Organize Sanayi A.K.Depoları yanında 13. sokakta seyir halinde iken yolun çökmesi nedeni ile aracın sağ tekerlek, sağ ön çamurluk, fren tertibatı, süspansiyon sistemi, ön dingil, ön düzen - alt takım elemanlarının v.b. farklı derecelerde hasar gördüğünü; müvekkilinin araçta oluşan hasar nedeni ile maddi zarara uğramasının yanında, aracın nakliye işinde kullanılamaması ve uzun süre çalışmaması nedeniyle de maddi kayıp oluştuğunu; davalı Belediye"nin hizmet kusuru sonucu meydana gelen zarardan dolayı tazminat sorumluluğu bulunduğunu; müvekkili şirketin 3.828,00 TL araç hasarı ve 1.400,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 5.228,00 TL maddi zararının oluştuğunu ifade ederek; 5.228,00-TL zararın ticari faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle Kemalpaşa Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 1.İdare Mahkemesi: 15.11.2012 gün ve E:2011/353, K:2012/2102 sayı ile,  “(…) 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun İdare mahkemelerinin görevlerini belirleyen 5. maddesinin 1. fıkrasında, idare mahkemelerinin; Vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davalarını, tam yargı davalarını, genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesinde adli yargının görevli olduğu konularda davanın reddine karar verileceği hükmüne yer verilmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 19.01.2011 günlü ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa ile değişik 110. maddesinde, “işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır...”, yine 2918 sayılı Yasaya 6099 sayılı Yasayla eklenen “Geçici Madde 21’de, “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait 35 … 334 plakalı aracın 15.10.2010 tarihinde İ. O. Sanayi A.K. Depoları yanında 13. Sokakta seyir halinde iken yolun çökmesi nedeniyle aracın sağ tekerlek, sağ ön çamurluk ve fren tertibatı süspansiyon sistemi, ön dingil, ön düzen-alt takım elemanlarının zarar görmesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 5.228,00-TL zararın ticari faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle 22.02.2011 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davalı idarenin Karayolları Trafik Kanunu ile verilen görevleri gereği gibi ifa etmeyerek hizmet kusuru işlediğinden bahisle uğranıldığı öne sürülen zararın tazimini istemine ilişkin bu uyuşmazlığının çözümünde 2918 sayılı Yasanın 110. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle, Kemalpaşa Belediye Başkanlığı ile Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesine karşı, adli yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 10. Asliye Ticaret Mahkemesi; 10.5.2013 gün ve E: 2013/14, K: 2013/128 sayı ile, hizmet kusurundan kaynaklanan alacak davası olup, mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından bu çeşit davalara Asliye Hukuk Mahkemelerinin bakmakla görevli, mahkemelerinin görevsiz olması nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dosyanın görevli Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi;  28.5.2014 gün ve E: 2013/616, K: 2014/366 sayı ile; uyuşmazlığın esasını inceleyerek, hasar bedelinin 3.927.25 TL., kazanç kaybının ise 1.260,00 -TL. toplam zararın 5.187,25-TL. olduğu, hasarın davalılardan Kemalpaşa Belediye Başkanlığı"nın sorumluluğunda olan yolun bakım ve tamirini yaptırmamasından meydana geldiğinin anlaşıldığı, taleple bağlılık ilkesi gereği hasar bedeli olarak 3.828,00-TL., kazanç kaybı olarak ise bilirkişi raporu yerinde görülerek 1.260,00-TL. olmak üzere toplam 5.088,00-TL.nin hasar tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Belediye"den tahsiline, diğer davalının yol bakım ve onarımında sorumluluğu bulunmadığı kanaatine varılarak hakkındaki davanın reddine karar vermiştir.

YARGITAY 17. Hukuk Dairesi; 25.12.2014 gün ve E:2014/23191, K: 2014/19517 sayı ile, “(…) Dava, idarenin kamu hizmeti kusuruna dayanılarak açılmıştır. Hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davaların idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunu"nun 2.maddesi uyarınca idari yargı yerinde açılması gerektiği halde, Belediye bakımından davanın esasına girilerek sonuçlandırılması isabetli değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, re"sen dikkate alınmalıdır. Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Kemalpaşa Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA…” karar vermiştir.

KEMALPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 6.5.2015 gün ve E:2015/142, K:2015/220 sayı ile, davanın bütün aşamalarının geniş bir özetine yer verdikten sonra; “(…)Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yapılan keşif neticesinde alınan raporlara göre davacının aracında meydana gelen hasar bedelinin 3.927,25 TL. kazanç kaybının ise 1.260,00 -TL. toplam zararının 5.187,25-TL. olduğu, hasarın davalılardan Kemalpaşa Belediye Başkanlığı"nın sorumluluğunda olan yolun bakım ve tamirini yaptırmamasından meydana geldiği anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi gereği hasar bedeli olarak 3.828,00-TL. , kazanç kaybı olarak ise bilirkişi raporu yerinde görülerek 1.260,00-TL. olmak üzere toplam 5.088,00-TL.nin hasar tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Belediye"den tahsiline, diğer davalının yol bakım ve onarımında sorumluluğu bulunmadığı kanaatine varılarak hakkındaki davanın reddine dair verilen karar temyiz edilmekle Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/23191 esas 19517 karar sayılı ilam ile; "Dava, idarenin kamu hizmeti kusuruna dayanılarak açılmıştır. Hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunu"nun 2.maddesi uyarınca idari yargı yerinde açılması gerektiği halde, Belediye bakımından davanın esasına girilerek sonuçlandırılması isabetli değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, re"sen dikkate alınmalıdır." gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma sonrası yapılan açık yargılama sonucunda bozma ilamına uyulmakla dava idarenin kamu hizmet kusurundan kaynaklandığından davanın İdari Yargı yerinde görülmesi gerekmekle Mahkememizin yargı yolu nedeni görevsiz olduğu anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,

Davanın yargı yolu nedeni ile REDDİNE…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı somut olaydan dolayı 5.187,25-TL maddi tazminat istemiyle Kemalpaşa Belediye Başkanlığına karşı, idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 6. İDARE MAHKEMESİ; 23.12.2015 gün ve E: 2015/632 sayı ile,  “(…)  2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinde; “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

Mahkemenin gerekçeli kararı, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmü yer almaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait 35 … 334 plaklı aracın İ. Organize Sanayi A. K.Depolan yanında 13.Sokakta seyir halinde iken yolun çökmesi nedeniyle aracın hasar gördüğü, dolayısıyla aracın hasarlanmasına sebep olan olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 5.187,25-TL. maddi tazminat istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla ve iptali istemiyle idare mahkemelerince yapılan başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ile 08.11.2012 gün ve E:2012/118, K2012/170 sayılı kararlan ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararları ve konuya ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi kararları göz önünde bulundurulduğunda, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşlar ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, olayda; davacının aracının hasarlanmasına sebep olan kazanın karayolundaki eksikliklerden kaynaklandığı ve bu durumun trafik güvenliği ve denetimi kapsamında bulunduğu anlaşıldığından, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 01.07.2013 tarih ve E:2013/987, K: 2013/1148 sayılı kararı da bu yöndedir.

Ayrıca, Kemalpaşa 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2015/142 sayılı dava dosyasında 06.05.2015 tarih ve K: 2015/220 sayılı kararı ile idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizliğe ilişkin ret kararı verdiği anlaşıldığından görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine Gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesinin vereceği karara kadar yargılamanın ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.2.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; adli ve idari yargı yerlerince verilmiş karşılıklı görevsizlik kararı bulunmakta olup;  bunun üzerine kendisine ikinci kez gelen davayı inceleyen idari yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1-2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idari yargı yerinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2-2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, ikinci yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, idari ve adli yargı yerince, karşılıklı görevsizlik kararı verildikten sonra, yeniden idari yargı yerinde dava açılmış; bunun üzerine, Mahkemece 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında Mahkememize başvurulduğu görülmüştür.

Bu haliyle, her ne kadar olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle yapılan başvuru 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, İzmir 6.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacaktır.

Sonuçta, İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak taraf olan “ Kemalpaşa Belediye Başkanlığı” yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete ait aracın karayolunda seyir halindeyken, yolun çökmesi sonucu uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete ait 35 … 334 plakalı aracın 15.10.2010 tarihinde İ. Organize Sanayi A. K.Depoları yanında 13. Sokakta seyir halinde iken yolun çökmesi nedeniyle aracın sağ tekerlek, sağ ön çamurluk ve fren tertibatı süspansiyon sistemi, ön dingil, ön düzen-alt takım elemanlarının zarar gördüğü ve araçta hasar oluştuğu, kazanın oluşumunda davalı idarenin sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek; uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 6.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Kemalpaşa 2.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 6.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kemalpaşa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin  6.5.2015 gün ve E:2015/142, K:2015/220 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.2.2016  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Fikret

ERES

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                           KARŞI OY

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670 K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 15.2.2016

 

                

                                                                 ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi