8. Hukuk Dairesi 2013/9139 E. , 2014/8223 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2012
NUMARASI : 2010/349-2012/545
Z.. K.. ile Ö.. A.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat davasının kısmen reddine ve kısmen kabulüne dair İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.12.2012 gün ve 349/545 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalılar vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; 7637 ada sayılı arsa nitelikli parsel üzerinde vekil edeni tarafından inşa edilen taşınmazın kadastro tespitinde davalıların murisi A.. ve K.. A.. ile birlikte binanın maliki olarak tapu kütüğünün beyanlar hanesine kayıt düşürüldüğünü, vekil edeninin de bina maliki olması nedeniyle tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yer alması gerektiğini, 1987 yılında binanın yapıldığını, bu tarihten dava tarihine kadar taşınmazda ikamet ettiğini, sadece A.. ve K.. A..’nin bina maliki olmadıklarını, binanın vekil edeni tarafından yapıldığını açıklayarak 7637 ada sayılı parsel üzerinde bulunan binanın vekil edeni tarafından yapıldığının tespiti ile tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki davalılar murisleri A.. ve K.. A.. lehine tescil edilen kaydın terkini, Maliye Hazinesi üzerinde kayıtlı arsa üzerindeki binanın (muhdesatın) maliki olarak vekil edeninin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan A.. A.. cevap dilekçesinde; davalılardan R.. A.. ile C.. A..’nin öldüğünü, bu nedenle bunların mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiğini ve davanın reddini savunmuştur.
Birleşen 2011/493 Esas sayılı dava dosyası ile de davacı Z.. K.. vekili C.. A.. ve R.. A.. mirasçılarına karşı aynı ada ve parsele ilişkin olarak, aynı gerekçelerle açtığı davanın aynı yer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.6.2011 tarih ve 2011/493 Esas, 2011/344 Karar sayılı kararı ile eldeki dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği saptanmıştır.
Asıl ve birleşen davanın davalılarının vekilleri davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl dava dosyası ile birleşen dava dosyası bakımından davanın kısmen kabulüne, 7637 ada sayılı parselde Maliye Hazinesi adına kayıtlı taşınmaz üzerine yapılan ve dava tarihi itibariyle fiilen mevcut olan binanın davacı Z.. K.. tarafından yapıldığının tespitine, tapu kaydının şerhler hanesindeki (kargir bina K.. ve A.. A..’ye aittir) şeklindeki şerh baki kalaraktan dava tarihi itibariyle mevcut bina Z.. K..’a aittir, şeklindeki ikinci bir şerhin tapuya tesciline, mevcut ilk şerhin iptaline yönelik talebin reddine, davalılardan R.. A.. ve C.. A.. davanın açıldığı tarihte ölü olduklarından ve ölü kişiye karşı dava açılamayacağından bu davalılar hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından ilk şerhin terkini talebinin reddine karar verilmesi ve bu şerh ile yeni şerhin karışıklığa sebebiyet vereceği ve çifte şerhin olamayacağı gerekçesiyle, asıl dava ile birleşen dosya davalıları vekili tarafından ise, davanın esastan reddedilmesi görüşüyle temyiz edilmiştir.
Dava, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 7637 ada parsel üzerinde 1987 yılında yapıldığı iddia edilen binanın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dosya arasında bulunan ve 7637 ada parselin öncesi olan 2301 sayılı parsele ait tapulama tutanağına göre, kadastro tespitinin 22.04.1964 tarihinde 07 Mart 1955 tarih ve sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak yapıldığı, tespit maliki Münir Akkoyunlu adına tespitin yapıldığı ve itiraz edilmeksizin kesinleştiği, daha sonra Hazine tarafından bu parsele karşı açılan dava sonucu taşınmazın hükmen 05.02.1979 tarihinde Hazine adına sicilin oluştuğu belirlenmiştir.
06.01.1989 tarihinde yapılan imar sonucu sayılı parselin 7637 ada imar parsel numarasını aldığı ve bu tarihte oluşan tapu kütüğünün beyanlar hanesinde “kargir bina K.. ve A.. A..’ye aittir” ibaresinin yer aldığı görülmüştür. İlk tapu kaydında tapu kütüğünün beyanlar hanesinde 4753 sayılı Kanunla ilgili bilgi dışında bina konusunda herhangi bir ibare yer almazken 1989 yılında yapılan imar uygulamasında sözü edilen bina ile ilgili ibarenin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde, söz konusu binanın 1987 yılında yapıldığını bildirmiş, keşifte dinlenen tanıklar ise 1985 ve 1986 yıllarında binanın davacı tarafından yapıldığını açıklamışlar, davalılar ise söz konusu binanın mirasbırakanları tarafından yapıldığını tapu kütüğündeki beyan ile sabit olduğunu, davacı ile bir ilgisinin bulunmadığını, murislerinin bu yeri 30.11.1973 tarihinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesiyle satın aldıktan sonra, 16.11.1977 tarihinde Kağıthane Belediyesine başvurup imar durumunu almışlar ve daha sonrada bina inşa ettiklerini bildirmişlerdir. Davalıların cevap dilekçesinde bu hususlar detaylı bir biçimde yer almaktadır. Mahkemece, iddia ve savunma arasındaki bu çelişki üzerinde durulmamış, binanın hangi tarihte ve kim tarafından yapıldığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamıştır.
Şu halde yeniden yapılacak keşifte, yukarıdaki açıklamalar ile iddia ve savunma kapsamındaki bilgi ve belgeler göz önünde bulundurularak taşınmaz üzerindeki binanın 1970’li yıllarda gerçekten A.. ve K.. A.. tarafından mı yapıldığı, yoksa 1985, 1986 veya 1987 yıllarında davacı tarafından yapılan bina mı olduğu üzerinde durulması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiye ile çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilmek suretiyle olayın aydınlığa kavuşturulması, binanın yaşı ve özellikleri konusunda uzman bilirkişilerden gerekçeli ve denetime açık rapor istenmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, TMK’nun 1009 ve devamı maddelerinde hangi hususların tapu kütüğüne şerh verileceği ve aynı Kanunun 1012. maddesinde ise hangi hususların tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yer alacağı açık bir biçimde belirtilmiştir. Dosya arasında bulunan ve imar sonucu oluşan tapu kaydına göre, kargir bina K.. ve A.. A..’ye aittir ibaresi kütüğün beyanlar hanesinde yer almaktadır. Bina sadece davacı tarafından yapılmış ise, beyanlar hanesinde yer alan önceki ibare iptal edilmeden ikinci ibare beyanlar hanesine yazılmaz. Şayet, A.., K.. ve davacı tarafından yapılan bir bina ise bu taktirde beyanlar hanesinde yer alan A.. ve K..’ın yanına davacıda ilave edilmek suretiyle beyanlar hanesine yazılmasıyla yetinilmesi gerekmektedir. Birinci ibarenin korunması ve bunun yanına ikinci aidiyet ibaresinin yazılması mümkün değildir. Aidiyetin tespitine ilişkin ibare tapu kütüğünün şerhler hanesine yazılmaz. Sadece açıklayıcı nitelikte olmak üzere beyanlar hanesinde yer verilmesiyle yetinilmektedir. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunmaktadır.
Davacı vekili ve asıl dava ile birleşen dosya davalıları vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 950,50 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 25.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.