Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1619
Karar No: 2020/432
Karar Tarihi: 17.06.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1619 Esas 2020/432 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1619 E.  ,  2020/432 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 20.12.2012 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalının 17.10.2008 tarihinde yıllık %120 işlemiş faizi ile birlikte toplam 9.426,93TL üzerinden icra takibi başlattığını, müvekkilinin icra takibinden sonra tüm borcunu davalıya ödediğini ancak davalının hiç ödeme yapılmamış gibi icra takibini 18.01.2012 tarihinde yenilediğini, müvekkilinin davalının belirlediği bedel üzerinden ödeme yaptığını, asıl alacak kalemlerine işletilen faiz oranının haksız olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 19.04.2013 tarihli dilekçesi ile; davacı hakkında 5.862TL asıl alacağa icra takip tarihine kadar yıllık %120 oranında yürütülen temerrüt faizi ve noter masrafı toplamı olmak üzere 9.426,93TL alacak için icra takibi yapıldığını, müvekkili yönetimin kendilerine 06.09.2012 tarihinde dosya alacağına mahsuben 5.862TL’yi haricen tahsil ettiğini bildirip dosyanın infaz edilerek kendilerine bilgi verilmesi talimatı vermesi nedeniyle icra dosyasını yenilediklerini, alacağın kooperatif genel kurul kararlarına dayandığını, ayrıca kooperatif genel kurulunun 06.02.2000 tarihli kararı ile temerrüt faiz oranının yıllık %120 olarak kararlaştırıldığını, 11.02.2001 tarihli toplantıda faiz oranının düşürülmesi teklif edilmiş ise de bu teklifin reddedildiğini, davacının borcunun bitmediğini belirterek davanın reddi ile %20 oranından az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.07.2014 tarihli ve 2013/128 E., 2014/184 K. sayılı kararı ile; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un, faizleri ve oranlarını kısıtlarken geçmişe dönük olarak sınırlama getirmeyip, eski düzenlemelerden farklı olarak getirilen kısıtlamaların eldeki davalara uygulanacağını belirttiği, bu düzenlemeden kanunların yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihine kadar önceki faiz oranlarının geçerli olacağı, bu tarihten sonra ise sınırlama getiren faiz oranlarının uygulanacağının anlaşılması gerektiği, 01.07.2012 tarihine kadar genel kurul kararı gereği yıllık %120, 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren ilgili lehe hükümlerin uygulanarak yasal faizin iki katı tutarı olan yıllık %18 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiği, faiz oran ve tarihlerine ilişkin bu değerlendirme sonrasında bilirkişi tarafından düzenlenen 18.06.2014 tarihli raporda asıl alacağa 17.10.2008 icra takip tarihinden 30.06.2012 tarihine kadar yıllık %120, 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden dava tarihine kadar yıllık %18 oranı üzerinden faiz uygulandığı, dava tarihi itibari ile davacının davalıya 5.927,00TL asıl alacak ve 24.789,12TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.716,12TL borçlu olduğu ayrıca dava tarihinden sonra yapılacak icra giderlerinden de davacının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 23. Hukuk Dairesince 21.01.2015 tarihli ve 2014/8905 E., 2015/360 K. sayılı kararı ile;
    Davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, "6101 sayılı Kanun"un 7. maddesinde "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verildiği, Konut Yapı Kooperatifi Tip Ana Sözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme hâlinde uygulanacak esasları tespit etmenin genel kurulun yetkisinde olduğu, genel kurulca ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi hâlinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi hâlinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı, genel kurul kararlarının, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olduğu, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek bulunmadığı, bu durumda, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 101/2. maddesi uyarınca, genel kurulun belirlediği tarihin kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan borcun ifasının istenebileceği, anapara faizinin ise borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faiz olduğu, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının, 6098 sayılı TBK" nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 6098 sayılı TBK’nın 120. maddesinde düzenlenen temerrüt faizine ilişkin olduğu, kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanması gerektiği, kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği ancak tarafların, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülen sınırlamayı dikkate almak zorunda oldukları, somut olayda dava konusu aidat miktarı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranının 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davalı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı, bu durumda mahkemece karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme uyarınca değerlendirme yapılarak, icra takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde yürürlükte olan yasal faiz oranının yıllık %9 olması da dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" belirtilmek suretiyle bozma kararı verilmiştir.
    Direnme Kararı:
    9. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.05.2015 tarihli ve 2015/278 E., 2015/335 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler yanında bir kanunun geçmişe dönük uygulanması ile eldeki davalara uygulanmasının farklı şeyler olduğu, yeni kanunun dava konusu olan veya olmayan hususlara yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanacağı, kanun koyucunun bunun aksine bir amacı olması halinde, kanunu geçmişe dönük uygulanacak şekilde geçici hüküm veya açık hüküm koyması gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Somut olayda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında, icra takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde uygulanacak faiz oranının belirlenmesinde aynı Kanunun 120/2. maddesindeki sınırlamanın mı uygulanması gerektiği yoksa davalı kooperatif genel kurulu tarafından belirlenen aylık %10 faiz oranının 01.07.2012 tarihine kadar mı uygulanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Öncelikle konunun çözüme kavuşturulması bakımından faize ilişkin yasal düzenlenmelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    13. 6098 sayılı TBK’nın “Faiz” başlıklı 88. maddesi;
    “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
    Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmüne haizdir.
    Aynı Kanun’un “Temerrüt Faizi” başlıklı 120. maddesi ise;
    “…Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.
    Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur”
    düzenlemesini içermektedir.
    14. Değinilmesi gereken diğer iki düzenleme ise Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanun’un (Yürürlük Yasası) 1. ve 7. maddeleridir.
    15. Bu Kanunun “geçmişe etkili olmama kuralı” başlıklı 1. maddesi;
    “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir” hükmünü içermektedir.
    16. Aynı Kanun’un 7. maddesi;
    “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"inci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.
    17. Görüldüğü gibi bu düzenleme esasen kamu düzeni ve genel ahlâk temeline dayandırılmıştır; maddede münferiden sayılan hâller de bu kapsamdadır. Düzenleme 1. maddedeki ilke karşısında yeni bir ilke getirmemekte, sınırlı bir istisnayı öngörmektedir.
    18. Her iki düzenlemenin birlikte değerlendirilmesinde, 6098 sayılı TBK’nın hükümlerinin kural olarak geçmişe yürümeyeceği fakat istisnai olarak bazı hâllerde, değişikliklerin görülmekte olan davalara da uygulanacağı sonucuna varılmaktadır. 6101 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile kanun koyucu aşırı faizin önüne geçmek yönündeki iradesini, derdest davalara da yansıtmıştır.
    19. Burada üzerinde durulması gereken hususlardan biri de “görülmekte olan dava” kavramıdır. Kanun koyucu aile, miras, eşya hukuku gibi alanlarda özel dava türleri benimsemiş olsa da usul kanunlarının temel dava anlayışı; ihlal edilen sübjektif hakkın korunması amacını doğrudan doğruya yansıtan alacak benzeri hukuki korumaları kapsamaktadır. Bu bakımdan mesela inşaî bir dava ya da bir menfi tespit davası kural olarak usul kanunlarında temel düzenleme konusu edilmemekte ve mahiyetleri uygun düştüğü ölçüde, hâkimin adil yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri çerçevesindeki yorumlamaları ile yürütülmektedir.
    20. Bu açıdan bakıldığında 6101 sayılı Kanun’un “görülmekte olan dava” kıstasının, faizin dava içinde devam ettiği hâlleri gösterdiği kabul edilmelidir.
    21. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 06.05.2015 tarihli ve 2013/23-2212 E., 2015/1309 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
    22. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki davaya konu asıl alacak, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’ya tabi olarak doğmuştur. 6101 sayılı Kanun’un 1. maddesinde, 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
    23. Bu durumda eldeki davada 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihine kadar 818 sayılı BK hükümlerine göre faiz işletilmelidir. Böyle bir hâlde faize ilişkin sınırlamanın, 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 gününden önce doğan borçlar nedeniyle işleyecek faiz bakımından da uygulanması, 6101 sayılı Kanun’un 1. maddesindeki temel ilkeye aykırıdır.
    24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddesinin görülmekte olan davalara uygulanmasından anlaşılması gereken hususun, 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğünden önce borç ilişkisinin kısmen veya tamamen sonlanmadığı durumları ifade ettiği ve bu gibi hâllerde faize ilişkin sınırlamanın uygulanması gerektiği, öncesinde yapılan ödemelerin geçerli olacağı, eldeki menfi tespit davasında, davacının 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce yaptığı son ödeme ile ödenen miktar kadar borcun sona ermiş olacağı ve 6098 sayılı TBK ile getirilen tavan sınırların ödenen miktarlar için uygulanmayacağı gözetilerek, yapılan ödemenin ne kadarının faiz ve masraflar ne kadarının anapara için yapılmış sayılacağı belirlenerek kalan anapara miktarı bulunduktan sonra bu miktara son ödeme tarihinden itibarin faize ilişkin tavan sınırlamalar uygulanmak suretiyle borç miktarı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, yerel mahkemece verilen direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerde Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    25. Açıklanan nedenlerle, asıl alacağa, icra takip tarihinden 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kooperatif genel kurulunda belirlenen faiz oranı, bu tarihten sonra ise 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesindeki sınırlandırılmış temerrüt faizinin uygulanması gerektiği yönündeki direnme kararı yerindedir.

    26. Ne var ki, Özel Dairece miktar yönünden bir inceleme yapılmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme kararı yerinde olup, davacı vekilinin miktara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 23. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.06.2020 gününde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.




    KARŞI OY

    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) ile sözleşme faizi ve temerrüt faizine ilişkin olarak 818 sayılı Borçlar Kanununda yer almayan yeni, sınırlayıcı hükümler getirilmiştir. Bu hükümler akdi ve temerrüt faizine ilişkin olarak sözleşme serbestisine sınırlar çizmektedir.
    Bu düzenlemeler akdi faiz yönünden 88. maddede, temerrüt faizi yönünden 120. maddede yer almakta olup şu hükümler bulunmaktadır:
    Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir (TBK 88/1).
    Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz (TBK 88/2).
    Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir (TBK 120/1).
    Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz (TBK 120/2).
    Bu sınırlamaların TBK öncesi yapılan sözleşmelere etkili olup olmadığı, etkili olması hâlinde etkisini hangi tarihten itibaren doğuracağı konusunda 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ile düzenlemeler yapılmıştır.
    Bu düzenlemelerden ilki "Geçmişe etkili olmama kuralı" başlığını taşıyan 1. maddede yer almakta olup bu hükme göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
    Diğer bir düzenlemeye ise " Görülmekte olan davalara ilişkin uygulama" başlığını taşıyan 7. maddede yer verilmiş olup bu hükme göre; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76 ncı, faize ilişkin 88 inci, temerrüt faizine ilişkin 120 nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138 inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.
    Kanunun 1. maddesinde yer alan hüküm ile TBK hükümlerinin kural olarak geçmişe etkili olmadığı düzenlenmiş ancak TBK öncesi gerçekleşmiş işlemlere ilişkin olarak TBK sonrası gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiyenin TBK"ya tabi olduğu belirtilmiştir. Burada temerrüt de sayıldığı için TBK"nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihi sonrasındaki temerrüde ilişkin ve buna bağlı olarak bu tarihten sonra işleyecek akdi faiz ve temerrüt faizi için TBK hükümlerinin uygulanacağı ve buna bağlı olarak 88 ve 120. maddedeki tavan sınırların da uygulanacağı anlaşılmaktadır.
    Bu hükümden tavan sınırların 01.07.2012 tarihinden sonra uygulanacağı açıkça anlaşıldığı halde yasa koyucu ayrıca 7. maddeyi getirmiş ve bu tavan sınırların eldeki davalara da uygulanacağını belirtmiştir. 1. madde bu konuda yeterli ise yasa koyucunun 7. maddeyi getirmesine gerek yoktur. Yasa koyucunun abesle iştigal etmeyeceği temel bir yorum kuralıdır. Yasa koyucunun aynı kanunda, aynı anlam ve sonucu içeren iki ayrı düzenleme yapması düşünülemeyeceğine göre 1 ve 7. maddelerin farklı hususları düzenlemeyi amaçladığı sonucuna varılmalıdır.
    TBK yürürlüğe girdiğinde elde olan dava zaten TBK öncesi işlemiş akdi veya temerrüt faizinin uyuşmazlığa konu olduğu bir dava olacaktır. Maddede TBK öncesi ve TBK sonrası diye bir ayrıma gidilmeksizin eldeki dava unsuruna yer verildiğinden maddenin açık anlamıyla anlaşılması gereken de zaten TBK öncesi dönem için de eldeki davalarda bu tavan sınırların geçmişe etkili uygulanması gerektiğidir.
    7. madde ile, 88 ve 120. maddenin görülmekte olan davalarda uygulanma hükmü getirilmiş ise de bu TBK öncesi sözleşmeler yönünden mutlak bir geriye yürüme değildir. Bu durum, Kamu düzeni ve genel ahlâk nedeniyle geçmişe etkili olmanın düzenlendiği Kanunun 2. maddesindeki "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır." hükmüne rağmen 1 ve 7. maddede 88 ve 120. maddelerin ayrıca belirtilmesine gerek duyulmasından da anlaşılmaktadır.Bu nedenle görülmekte olan davalara uygulanmasından anlaşılması gereken TBK"dan önce borç ilişkisinin kısmen veya tamamen sonlanmadığı kısmen veya tamamen borcun tasfiye olmadığı hallerde bunun uygulanması gerektiği öncesinde yapılan ödemelerin geçerli sayılacağı kamu düzeni hükmüne dayanılarak ödenmiş ve tasfiye olmuş kısımları da kapsayan bir uygulamaya gidilemeyecek olmasıdır. Bu ödeme ister rızaya dayalı, ister cebri icraya dayalı olsun sonuç değişmeyecek ve TBK öncesi icrada yapılan ödemeler de faiz tavan sınırlarına dayalı olarak menfi tespit veya istirdat davası dava açma hakkı vermeyecektir.
    Sonuç olarak tavan sınırların görülmekte olan davalara da uygulanmasının anlamı, borcun TBK öncesinde ödenmiş olan kısımları hariç tutularak son ödeme tarihinde kalan asıl alacak miktarı esas alınarak bu tavan sınırların uygulanacak olmasıdır.
    Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı takibe konu borcu takipten sonra ödediği hâlde takibe devam edildiğini ve haksız faiz işletildiğini belirterek menfi tespit davası açmıştır. Bu durumda davacının TBK öncesinde yaptığı son ödeme ile ödenen miktar kadar borcun sona ermiş olacağı ve TBK ile getirilen tavan sınırların ödenen miktarlar için uygulanmayacağı gözetilerek yapılan ödemenin ne kadarının faiz ve masraflar, ne kadarının ana para için yapılmış sayılacağı belirlenerek kalan ana para miktarı bulunmalı ve bu miktara son ödeme tarihinden itibaren tavan sınırlar uygulanmak suretiyle borç miktarı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda direnme kararının yukarıda açıklanan kısmen değişik gerekçeyle bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, direnme uygun bulunarak miktar incelemesi yapılmak üzere daireye gönderilmesi gerektiği yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi