(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2009/5431 E. , 2010/5421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının yakınının iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradığı maddi zararın tazmini isteğine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı ..."ın işçisi olarak sıhhi tesisatçılık yapmakta olan davacının murisi ...10.11.2004 tarihinde saat:10.30 sıralarında çalışmakta olduğu işyerinde geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği, davaya konu ölüm olayının, davalı işverenlikçe üstlenilmiş olan bir villanın sıhhi tesisat işi sırasında, bu villanın bulunduğu ... semtinde meydana geldiği, olay günü muris ..."ın çalışacağı villanın bulunduğu ..."ya işverenliğe ait bir araçla gittiği, bu araçla kendisini evinden alan ve yine davalı ..."ın çalışanı olan..."i Tarabya"ya bıraktıktan sonra söz konusu aracı kendisi kullanarak ..."ndan çırağı ..."ı da alarak ..."ya gelen murisin, kısa bir süre sonra fenalaşarak yere yığıldığı, kaldırıldığı hastanede öldüğü, davalı işverence kazalının işe girerken alınmış sağlık kurulu raporu ile işin devamı sırasında periyodik sağlık kontrol ve muayenesine tabi tutulduğuna ilişkin sağlık raporlarının mahkemeye delil olarak sunulamadığı anlaşılmaktadır.
04.06.2007 ve 15.09.2007 tarihli kusur raporlarında, davalı işverence kazalı işe girerken ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlara mahsus sağlık raporu alınmadan çalıştırıldığı, bu raporun alınması halinde kazalının kalp durumu ve rahatsızlığı fark edilip aşırı efor sarfı gerektiren ve bedensel, ruhsal yorgunlukla stres yaratan bu gibi işlerde çalıştırılmayacağı ve ölüm olayının meydana gelmeyeceği, sıhhi tesisat işi gibi önemli sayılabilecek düzeyde fiziksel efor sarf edilmek zorunda olunan bir işte, ayrıca işe gidiş ve gelişlerde araba kullanılmak zorunda kalınması nedeniyle fazladan bir efor sarfının da söz konusu olmasının göz önüne alındığında bu tür işlerde çalışan işçiler için, ilgili yönetmelikte belirtildiği üzere uygun bir sağlık raporu alınmasının son derece önem arzettiği gerekçesiyle davalı işverene %60 kusur izafe edildiği, işçinin kusursuz olduğu, ancak hangi orandaki efor sarfı ve stresin kalp krizine neden olacağının tam bilinmemesi sebebiyle olayda ikinci derecede kötü tesadüf veya kaçınılmazlık faktörünün %40 oranında etkili olduğu bildirilmiş, mahkemece de bu raporlar hükme esas alınarak %40 oranındaki kaçınılmazlık %70-30 şeklinde paylaştırılarak, davalı işveren davacının zararından %88 oranında sorumlu tutulmuştur.
12.07.2005 tarihli sigorta müfettişi raporunda, sigortalının işyerinde geçirdiği kalp krizinin hastalık olduğu ve iş kazası sayılamayacağı belirtilmiş, aynı mahkemenin 2005/1004 Esas, 2006/174 Karar sayılı dosyasında,...’a velayeten ... tarafından, SGK ve davalı ...’a karşı, muris ...’ın 10.11.2004 tarihinde vefat etmesinin iş kazası olduğunun tesbitine dair açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, muris ...’ın 10.11.2004 tarihinde ölümü ile sonuçlanan zararlardırıcı olayın iş kazası olduğunun tesbitine dair verilen 09.05.2006 tarihli karar, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi"nce onanarak kesinleşmiştir.
Kazalının sağlık durumunun yapacağı işe uygun olup olmadığını tespit etmek açısından gerekli sağlık kontrollerine tabi tutulmaması nedeniyle olayda davalı işverenin ağır kusurlu olduğu açıktır. Ne var ki, kalp krizinde kişinin yaşının, beslenme şekli ve kültürünün, genetik özelliklerinin ve bünyevi yapısının, tütün bağımlılığı, alkol kullanımı, egzersiz durumunun, cinsiyetinin de faktör olduğu, sağlığının çeşitli faktörlerinin bir araya gelmesiyle bozulabileceği, sigortalının bünyevi yatkınlığı ve genel sağlık durumunun bir araya gelerek miyokart infarktüsünün ortaya çıkabileceği ve bu durumun olayın uygun illi kısmi sebebi olabileceği gözetilerek kusurun ağırlığının değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekirken doğrudan sigortalıdan neşet eden bu durumu kaçınılmazlık (kötü tesadüf) olarak değerlendirilip, adeta zararın doğumuna, artmasına neden olan harici bir olay gibi değerlendirme yapan bilirkişi raporu esas alınarak, bu %40 oranının %70"şi işveren, %30"u sigortalı üzerinde bırakılmak suretiyle davalı işverenin zararın %88"inden sorumlu tutulmuş olması isabetsiz olmuştur.
Dosyadaki tıbbi belgeler, yapılan işin niteliği, çalışılan işyeri ortamı ile olayın çözümünün tıbbi bilgiyi gerektirdiği nazara alındığında, alınan kusur raporlarının yetersiz olduğu giderek hükme esas alınacak nitelikte oldukları söylenemez.
Yapılacak iş, işyeri hekimliği, işgücü sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman olan kardiyoloğ ve iki makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden kusur raporu almak, verilen raporu dosyadaki bilgi ve belgelerle değerlendirerek davacı tarafın kusur raporlarını kabul ettiği ve 23.12.2008 tarihli kararı temyiz etmediği de gözetilerek çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.