Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/8540 Esas 2014/11551 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/8540
Karar No: 2014/11551
Karar Tarihi: 19.06.2014

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/8540 Esas 2014/11551 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı, davacı aleyhine takip yaparak müvekkilinin borçlu olduğunu iddia ediyor. Davacı ise borçlu olmadığını ve takibin kötüniyetli yapıldığını iddia ediyor. Mahkeme, davacının taahhütte bulunduğunu ve bir kısmını ödediğini belirtiyor. Davacının menfi tespit davası açması gerekirken ikinci ödemeyi iradi olarak gerçekleştirdiği için taahhüdün geçerli olduğu sonucuna varıyor ve davanın reddine karar veriyor. Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu 20, 68.
19. Hukuk Dairesi         2014/8540 E.  ,  2014/11551 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, ödeme emrinden haberdar olunması nedeniyle borca itiraz edilmediğini ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin işyerinde haciz yapıldığını, icra tehdidi altında müvekkilinin takibe konu 05.03.2013 ödeme tarihli 22.000 TL meblağlı bono için ödeme taahhüdünde bulunup 5.496 TL ödediğini, söz konusu bonoyu müvekkilinin şirket temsilcisi olarak imzaladığını, kefalet veya aval veren iradesi bulunmadığı halde davalının, müvekkili aleyhine kötüniyetli olarak takip yaptığını iddia ederek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 5.496,00 TL"nin davalıdan istirdadına ve davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevabında, davacının kesinleşen takip üzerine yapılan haciz sırasında borcu kabul edip, ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ilk taahhüt tutarı 5.496,00 TL ödendikten sonra davacının borç ödeme taahhüdünü yerine getirmeyerek haksız ve hukuka aykırı taleple dava açtığını, davacının şirket temsilcisi olarak bononun ön yüzüne attığı sair tüm imzaların aval hükmünde olduğunu savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, takip konusu senetteki davacı imzalarının şirket kaşesi üzerinde olup, dolayısıyla her iki imzanın şirketi borçlandıracak mahiyette olduğu ancak itirazsız kesinleşen icra takip dosyasında haciz sırasında davacının borcu kabul edip, taahhütte bulunduğu, taahhüt ve ilk ödeme tarihi olan 11.04.2013 tarihinden yaklaşık 2 ay sonra 04.06.2013 tarihinde yeniden bir ödeme gerçekleştirildiği, davacının menfi tespit davası açarak takibi durdurma imkanı var iken, bu yasal imkanı kullanmayarak ikinci ödemeyi iradi olarak gerçekleştirdiği, davayı 2. ödemedende 20 gün sonra açtığı, bu durumda taahhüdün geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olacağı ve daha sonra yapılan iradi ödemelerinde taahhüdün haciz baskısı altında verilmediği kanaatinin oluşmasına sebep olmuş olduğu gerekçesi ile davanın ve koşulları oluşmayan davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.