23. Hukuk Dairesi 2013/3545 E. , 2013/4883 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nın 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun .... maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde ...’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için ....560,00 TL’dir.
Temyize konu kararda dava değerinin ....000,00 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin ... Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından da ....06.1996 tarihinde tasdik edilmiş D Blok’a ait projede mevcut olan bodrum kat ... numaralı dükkan vasıflı gayrimenkulü davalı kooperatiften satın alıp, bedelini tamamen ödediğini, inşaat devam ederken söz konusu dükkanın natamam olarak müvekkiline teslim edildiği ve içinin tüm malzeme ve işçiliğinin davacı tarafından tamamlatıldığını, sonradan projede yapılan değişiklik ile müvekkiline ait dükkan şeklindeki bağımsız bölümün kömürlük olarak değiştirildiğini ve tapuda davacı adına devir işlemi yapılmadığını ileri sürerek, davaya konu dükkan vasıflı taşınmazın projede hukuka ve yasaya aykırı olarak kömürlük olarak değiştirilmesi işleminin iptaliyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ....05.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle ise tescilin mümkün olmaması halinde anılan dükkanın 08.01.1999 tarihindeki rayiç bedeli olan ....000,00 TL’nin 08.01.1999 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, ... .... Hukuk Dairesi"nin ....06.2010 tarih ve 4562 E, 6722 K sayılı ilamıyla, dosyada mevcut 04.06.1998 tarihli yönetim kurulu kararıyla davacıya D blok No:...’deki dükkanın 750,00 TL’ye satıldığı ve paranın peşin alındığı belirtildiğine göre söz konusu paranın davacı tarafından kooperatife ödendiği konusunda bir tereddüt bulunmadığı, bu durumda mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kooperatife yatırmış olduğu para gözetilerek değerlendirilmesi gerekirken, davacının para yatırdığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, benimsenen bilirkişi raporuna göre, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre ve denkleştirici adalet ilkesi gereğince; taleple bağlılık ilkesi ve güvenin kesildiği an nazara alınarak 04.06.1998 tarihinde yapılan 750,00 TL ödemenin 09.01.1999 tarihine güncellenmesi halinde ulaştığı bedelin ....071,77 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile bu miktarın dava tarihinden itibaren yasal faziyle birlikte davalıdan tahsililine karar verilmiştir
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
...- Islah edilen dava, davacıya satılan ancak hukuki imkansızlık nedeniyle tescil edilemeyen dükkanın 08.01.1999 tarihindeki rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı, tescil talebinden vazgeçerek tam ıslah içeren dilekçesinin konu ve açıklamalar bölümünde de vurgulandığı üzere dükkanın 08.01.1999 tarihindeki rayiç değeri olan ....000,00 TL"nin tahsili isteminde bulunmuş, dava tarihi itibariyle bir talebi olmamıştır.
818 sayılı BK"nın 96-108. maddelerinde borçların ödenmemesinin şartları ve sonuçları düzenlenmiştir. Vadesinde yerine getirilmeyen edimler için ifa mümkün ise temerrüt hükümleri uygulanacak, ifanın mümkün olmaması halinde imkansızlık hükümleri devreye girecektir. Borcun ifa edilmemesi durumunda borçlu kusursuzluğunu kanıtlayamaması halinde BK"nın 96. maddesine göre alacaklının uğramış olduğu zararları tazmin etmekle yükümlüdür; kusurunun bulunmaması durumunda ise BK"nın 117. maddesi uyarınca borcundan kurtulacaktır. Karşılıklı taahütleri ihtiva eden akitlerde ifa imkansızlığı halinde borçlu aldıklarını sebepsiz iktisap kurallarına göre iade etmekle yükümlüdür. (BK.117/...) Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Bu durumda; mahkemece bozma ilamına, talebe ve bu ilkelere uygun olarak sonuca gidilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
...- Dava, nedensiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup, sebebsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade borcunda, temerrüt için ayrıca alacaklının ihtarının aranması gereğini düzenleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Sorun, sebepsiz zenginleşme ve temerrüt kavramlarının hukuksal yapı ve nitelikleri, hukukun genel ilkeleri ve bilimsel görüşler çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıdır. Sebepsiz zenginleşme, 818 sayılı BK"nın genel kurallarına ilişkin birinci kısmın birinci bölümünde “borç ilişkilerinin kaynakları arasında” ve üçüncü ayırımında 61 ilâ 66.maddeler arasında düzenlenmiştir. 61. maddesinin .... cümlesine göre, haklı bir neden olmaksızın başkasının zararına zenginleşen kimse, onu geri vermek zorundadır.
Hemen belirtilmelidir ki, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
BK"nın konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Sebepsiz zenginleşmede iade borcunun kapsamını ve iade sırasında hangi masrafların istenebileceğini düzenleyen BK"nın 63. ve 64. maddeleri, zenginleşenin iyiniyetli sayılıp sayılmamasına göre farklı hükümler içermektedir.
BK"nın 63/.... maddesine göre iyiniyetli zenginleşen iade zamanında elinde kalanla sorumlu olacağı halde, aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca kötü niyetli zenginleşen kural olarak bu şekilde zenginleşmenin azaldığı savunmasını yapamayacaktır.
Yine, BK"nın 64. maddesi hükmüne göre, iyiniyetli zenginleşen yaptığı faydalı masrafları daima isteyebilecek iken, kötüniyetli zenginleşen bunları iade anında değer fazlalığı oranında isteyebilecektir.
Sebepsiz zenginleşen ister iyiniyetli ister kötüniyetli olsun, kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılması mümkün olabilecek midir? Belirtilmelidir ki, haksız fiilde ve sebepsiz zenginleşmede temerrüt için ihtarın gerekmediği yolunda açık bir yasa hükmü yoktur. Ne var ki, müşterek hukukun "Gaspeden daima temerrüt halindedir" şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama yerine sahiptir. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt halinde bulunduğu için zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez. Haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmelidir.Öte yandan, sebepsiz zenginleşmede davacının geri alma hakkının, buna karşın davalının geri verme borcunun doğması, bunların malvarlıklarının birbirinin zararına ve yararına olmak üzere karşılıklı yoksullaşma ve zenginleşmelerine bağlıdır ve bunun doğal sonucu olarak da, kural olarak, bu geri alma hak ve borcunun doğum anı, sebepsiz yoksullaşma ve zenginleşme olgularının gerçekleştikleri andır. O halde geri isteme hakkının kapsamı da kural olarak, anılan hak ve borcun doğdukları tarihten daha önce belirlenemez. Zira, geri alma, bu yoksullaşma ve zenginleşmenin sonucudur ve bu olgular gerçekleşmeksizin geri alma söz konusu değildir.
Şu durumda; sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu, zenginleşmenin geçersiz bir nedene dayanması durumunda hemen; geleceğe yönelik bir neden bulunuyorsa onun oluşmadığı an; var olan bir neden bulunuyorsa da onun ortadan kalktığı zaman doğmuş olur. ... yerine getirildiği sırada geçerli bir hukuksal nedenin bulunmasına karşın sonradan bu neden ortadan kalkmış olursa, bu durumda sebepsiz zenginleşme, nedenin ortadan kalktığı an meydana gelir.(... .... H.D"nin ........1997 tarih ve 7469/8241; 08.....2001 tarih ve 4464/7553; ....06.2002 tarih ve 2756/6224; ....07.2007 tarih ve 960/3318; Dairemizin ....06.2012 tarih ve 2873/4261; YHGK"nın ........1991 tarih ve ...-303/567; ........2003 tarih ve ...-787/774; 06.02.2008 tarih ve 340/102 sayılı kararları bu yöndedir.) Doktrinde de genellikle, gerçekleşen sebepsiz zenginleşme hallerinde, zenginleşme anından iade anına kadar faiz istenebileceği, bu faizin BK"nın. 63. maddesinde öngörülen "zenginleşmede iade" kapsamı içinde olduğu benimsenmektedir. ( Bkz. Dr. H. Becker, İsviçre MK. şerhi, BK. Madde 63. Şerhi, sh. 392, A. Von Tuhr, Borçlar Hukuku Umumi Esasları, çeviri, sh. 438. Dr. M. Turgut Öz Öğreti ve Uygulamada Sebebsiz Zenginleşme, İst. 1990, sh. 173-175; Andreas Von Tuhr, Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, Cevad Edege Çevirisi, .... Cilt, ... 1952 , Sh: 466 vd; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Borçlar Hukuku Genel Hükümleri, .... Baskı, ... 1983, Sh: 756 vd; Kenan Tonçomağ, Borçlar Hukuk .... Cilt, ... 1969, Sh: 390 vd.) Zenginleşmenin gerçekleştiği tarih ile geri vermenin talep edildiği tarih arasındaki süre için, paranın kullanma değerinin karşılığı olarak, temerrüt faizi kadar faizle yükümlü tutulmalıdır. ( Nihat Yavuz, Sebepsiz İktisap, ... 1998, sh: 561 ve devamı)
Somut olayda, nedensiz zenginleşme anından itibaren faize hak kazanan davacının, davalıyı bir ihtarla temerrüde düşürmesi gerekmediğinden, nedensiz zenginleşmenin oluştuğu
ödeme tarihi olan 04.06.1998 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir ise de, davacının 08.01.1999 tarihinden itibaren temerrüt faizi istediği gözetilerek, bu tarih yerine dava tarihinden faizin başlatılması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (...) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (...) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ....07.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.