15. Ceza Dairesi 2015/4744 E. , 2018/4373 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK"nın 155/2, 52/2, ve 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan, sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, tebliğ yapılacak kişinin adreste bulunmaması halinde, adreste bulunmama sebeplerini komşu, yönetici, kapıcı vb. kişilere sorarak araştırmalı, tespitlerini onların beyanlarını ve imzalarını alarak tebliğ mazbatasına şerh etmeli ya da imzadan imtina etmeleri halinde bu durumu tebliğ mazbatasına şerh etmelidir. Dosya içerisindeki gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligat parçasında ise, söz konusu adresin sanığın mernis adresi olduğundan bahisle Tebligat Kanunu"nun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği belirtilmesine rağmen, sanığın adreste bulunmama sebebinin komşu, yönetici vb. kişilerden sorulup araştırılmaması, bu konuda herhangi bir açıklama yapılmaması karşısında, yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Katılana ait kamyonda ücretli şoför olarak görev yapan sanığın, olay tarihinde şoförlüğünü yaptığı araca mazot alması için katılan tarafından verilen 1.100 dolar parayı uhdesinde tuttuğu, ayrıca kendisine teslim edilen aracın ruhsatını da veriliş amacına aykırı olarak Irak"tan aldığı mazot karşılığı rehin olarak bıraktığı bu surette sanığın hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul edilen somut olayda,
Türk Medeni Kanun"un 950. maddesine göre; alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması halinde, borç ödeninceye kadar hapsedebileceği, zilyetlik ve alacak ticari ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılacağı, alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olacağının hüküm altına alındığı, somut olayda ise, sanığın tüm aşamalarda katılandan işçilik alacağı olduğunu ve ödemenmesi üzerine suça konu parayı iade etmediği savunması ve bu konuda herhangi bir araştırma yapılmamış olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, suç tarihi itibari ile sanık ile katılan arasında işçilik alacağının bulunup bulunmadığının var ise bu alacağın ne kadar olduğunun tespiti ile yine katılandan sanığa çalıştığı dönemler için işçilik alacağı olarak her hangi bir ödeme yapıp yapmadığının sorulması, yaptı ise bu ödemelere ilişkin belgelerin istenmesi, dolayısıyla yukarıda açıklandığı şekilde hapis hakkının olup olmadığı hususlarının tespit edilmesi ve sonucuna göre suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının karar yerinde tartışılarak sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.