Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/3869 Esas 2013/4879 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/3869
Karar No: 2013/4879
Karar Tarihi: ...07.2013

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/3869 Esas 2013/4879 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2013/3869 E.  ,  2013/4879 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, dava dışı borçlu ..."e ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, davalının nafaka alacağına pay ayrıldığını, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla davalının muvazaalı olarak eşinden boşandığını ileri sürerek, davalının alacağının sıra cetvelinden çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının sıra cetvelinde birinci sırada olduğunu, dava açmakta hukuki menfaatinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafa iade-i muhakeme yoluna müracaat etmesi için süre verildiği, davacı tarafça bu hususta delil bildirilmediği, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, muvazaa iddiasına dayalı dayalı, alacağının sıra cetvelinden çıkartılması istemine ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı ( muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Bu davada ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı, alacağının, gerçek bir alacak olduğunu, takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır.
    Nafaka ilamları tarafları bağlarsa da, İİK"nın 101. maddesinde bu hususta kötüniyetin korunmayacağı belirtildiğinden ve bu ilam üçüncü kişileri bağlamayacağından mahkemece, yukarıda anılan ilke doğrultusunda muvazaanın olmadığına dair davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı olarak ispat yükü davacıya yükletilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ....07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.