(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2010/5460 E. , 2010/5349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işveren nezdinde çalıştığı yıllar itibariyle tam gün çalışma suretiyle aylık bazda 30 gün çalıştığının tespiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, görev yönünden reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacılar, davalı ... bünyesindeki Halk Eğitim Merkezlerine bağlı işyerlerinde 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak “Usta Öğretici” olarak mevsimlik ve işe giriş-çıkış tarihleri arasında tam gün olarak ayda 30 gün çalıştığını ancak hizmetlerinin davalı SGK Başkanlığına eksik bildirildiğini ileri sürerek eksik bildirilen hizmet sürelerinin tespitini talep etmişlerdir.
Mahkemece davaya bakmaya adli yargı yeri değil idari yargı yeri görevli olduğundan dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmiştir.
5521 sayılı Yasa’nın 1/2-B maddesinde İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara İş Mahkemelerinde bakılacağı bildirilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 2.ve 79. maddeleridir.
506 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı, 79. maddesinde yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlamaları halinde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının nazara alınacağı 134. maddesinde ise bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların yetkili İş Mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği bildirilmiş, paralel düzenlemeye 5510 sayılı Yasa’nın 201. maddesinde de yer verilmiştir.
4587 sayılı İş Kanunu kapsamında “işçi” olmak kavramı ile 506 sayılı Yasa kapsamında “sigortalı” olmak kavramı birbirinden farklı kavramlar olup bir kişinin tabi olacağı Sosyal Güvenlik Kuruluşunun yasal koşullara göre belirlenmesi gerektiği, kişinin çalışma ilişkisinin kimi kurumlarda Kamu Hukuku ilişkisi olmasına karşın 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olması mümkündür. Daha açık bir anlatımla bir çalışanın 4857 sayılı Yasa kapsamında “işçi” olması 506 sayılı Yasa kapsamında “sigortalı” sayılacağı anlamını taşımadığı gibi, bir çalışanın 506 sayılı Yasa kapsamında “sigortalı” olması da 4857 sayılı Yasa kapsamında “işçi” olacağı anlamına gelmemektedir.
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden davacılar yönünden hizmet akdinin tüm koşullarının oluştuğu, davacılar ile ilgili olarak 506 sayılı Yasa’ya göre çeşitli tarihli işe giriş bildirgelerinin verildiği, primlerin dönem bordroları ile Kuruma kısmen ödendiği, bu durumda 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi gereğince açılmış bir tespit davasının söz konusu olduğu görülmektedir.
506 sayılı Yasa’nın 2., 79., 134. maddeleri ile 5510 sayılı Yasa’nın 101. ve 5521 sayılı Yasa’nın 1. maddesi bir arada değerlendirildiğinde davaya bakmaya İş Mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü gerekir. Dairemizin 2004/13061 Esas, 2005/4433 Karar sayılı 28.4.2005 tarihli, Uyuşmazlık Mahkemesinin 2006/201 Esas, 2007/26 Karar sayılı 5.3.2007 tarihli kararı da bu yöndedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilerek işin esasının incelenerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken somut olayda uygulanma olanağı bulunmayan bir başka Yargıtay Dairesinin işçilik alacakları ile ilgili olarak açılan bir davada “usta öğreticilerin” 657 sayılı Yasa’nın 89. maddesinde belirtilen statü içinde Kaymakamlık onayı ile görevlendirildikleri ve statü hukukuna tabi olup 4857 sayılı Yasa kapsamında “işçi” sayılamayacakları gerekçesiyle davaya bakmaya İş Mahkemelerinin değil, İdari yargı yerinin görevli olduğu şeklindeki içtihadı esas alınarak dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine , 06.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.