Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/554
Karar No: 2018/685

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/554 Esas 2018/685 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/554 E.  ,  2018/685 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Sulh Ceza
    Sayısı : 264-432

    Kasten yaralama suçundan sanık ..."in TCK’nın 86/2, 86/3-a, 29/1, 62 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca doğrudan hükmolunan 1.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin İzmir (Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 02.05.2013 tarihli ve 264-432 sayılı, karar tarihi itibarıyla kesin nitelikteki hükme yönelik Adalet Bakanlığının 13.11.2018 tarihli ve 94660652-105-35-13488-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 14.11.2018 tarihli ve 91702 sayılı ihbarnamede;
    "...1- Somut olayda, katılan sanıkların kardeş oldukları, olay tarihinde para yüzünden aralarında tartışma yaşandığı, bu tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle katılan sanıkların birbirlerini doktor raporunda belirtildiği şekilde basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaraladıkları vicdani kanaatine varılarak her iki katılan sanığın basit yaralama suçundan cezalandırılmalarına, ilk haksız hareketi kimin yaptığı kesin olarak tespit edilemediğinden şüpheden sanık yararlanır ilkesi de dikkate alınarak katılan sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiş ise de, tanık......’in 22.01.2013 tarihli kollukta alınan beyanı ile 02.05.2013 tarihli duruşmada alınan beyanlarından anlaşılacağı üzere, müşteki sanık ...’in diğer müşteki sanığa vurmadığını, aralarında sadece sözlü sataşma olduğunu, tanık Recep Sarı’nın ise olaya ilişkin herhangi bir görgü ve bilgisinin olmadığını beyan etmesi karşısında, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde,
    2- 5271 sayılı Kanun’un 231/6. maddesinde yer alan, "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, 02.05.2013 tarihli duruşma oturumunda alınan ifadesinde, "hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması dâhil lehe olan bütün hükümlerin uygulanmasına rıza göstermiyorum" şeklindeki beyanını müteakip sanığa son sözü sorulduğunda, "beraatimi, mahkemece aksi kanaate varıldığı takdirde lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim" demesi karşısında, sanığın hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını isteyip istemediği hususunda yeterince aydınlatılmadığı, hakkında lehe olan hükümlerin uygulanmasını istememesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gözetilmeksizin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rıza göstermediği belirtilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığı kararı verilmesinde,
    İsabet görülmediği," gerekçesiyle hükmün kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 15.11.2018 tarih ve 7904-17600 sayı ile;
    "...Sanık ... hakkında, mahkemece yargılama yapılarak deliller usulünce değerlendirilerek şikâyetçi ...’i basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaralama eyleminden TCK"nın 86/2, 86/3-a, 29, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği; kanun yararına bozmaya konu edilen İzmir (Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.05.2013 tarihli ve 2013/264 Esas, 2013/432 sayılı mahkûmiyet kararındaki ileri sürülen hukuka aykırılığın 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesindeki hâllere dâhil olmayıp hâkimin takdir hakkına ilişkin olduğu, mahkemenin de takdir hakkını sanığın atılı suçtan yazılı sevk maddeleri gereği cezalandırılmasına dair kullandığı anlaşılmaktadır.
    Açıklanan bu nedenlerle İzmir (Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.05.2013 tarihli ve 2013/264 Esas, 2013/432 sayılı kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin reddine,
    2) Tebliğnamedeki (2) numaralı bozma nedenine yönelik yapılan incelemede;
    25.07.2010 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasa ile değişik CMK’nın 231/6-c maddesi gereğince "Sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği"
    İzmir (Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesince sanık ...’e 02.05.2013 tarihli duruşmada savunmasından sonra atılı suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü kurulduğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanmasını talep edip etmediği sorulduğunda "hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması dâhil lehe olan bütün hükümlerin uygulanmasına rıza göstermiyorum" şeklinde son söz sorulduğunda da "beraati, mahkemece aksi kanaate varıldığı takdirde lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim" şeklinde beyanda bulunduğu, sanığın savunmasından açıkça hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına muvafakat etmediği anlaşıldığından;
    Açıklanan bu nedenlerle mahkemenin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin reddine," karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.11.2018 tarih ve 91702 sayı ile;
    "...Koşullu bir düşme nedeni oluşturan "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" müessesesi, objektif koşulların varlığı hâlinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve resen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir talebe bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmak zorundadır. Yerel Mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi değerlendirilirken sanık ..."e hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını "talep" edip etmediği değil, kanunda açıkça yazıldığı şekliyle "kabul" edip etmediği sorulmalıdır. Dosya kapsamına göre yurt dışında yaşadığı anlaşılan ve hukuk eğitimi almamış olan sanık ..."e hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin sonuçları açıklanmalı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi hâlinde bu kabulün, hakkında beraat kararı verilmesine engel teşkil etmeyeceği, mahkûmiyete ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği takdirde beş yıl denetim süresine tabi tutulacağı, denetim süresinin sonunda herhangi bir kasıtlı suç işlenmediği veya belirlenmesi halinde yükümlülüğe aykırı davranılmadığı takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşürüleceği, düşme kararının ceza kaydı olarak adli sicile işlenmeyeceği hususları tereddüte yer vermeyecek açıklıkta anlatılmalı, başka bir ifadeyle sanık bu hususta aydınlatılmalıdır. Bilgilendirilme hakkı Anayasa"nın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddeleri ile korunma altına alınmış, adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak kabul edilmelidir. Bu nedenlerle İzmir (Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.05.2013 tarihli ve 2013/264 esas, 2013/432 sayılı kararına yönelen kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, 02.05.2013 tarihli duruşmada sanık ..."in hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi ile ilgili bilgilendirilmeden ve çelişki içeren beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulması ve hükmün açıklanması Kanuna aykırı görüldüğü..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.11.2018 tarih ve 7998-18444 sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında katılan ..."e yönelik hakaret suçundan verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin, sanık ... hakkında katılan ..."e yönelik kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar, bu karara yönelen itirazın mercisince reddedilmesi suretiyle, sanık ... hakkında katılan ..."e yönelik hakaret suçundan verilen beraat kararı ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında katılan ..."e yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendine 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle eklenen “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” hükmü de gözetildiğinde, Yerel Mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olarak usulüne uygun işlem yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Alsancak Devlet Hastanesince katılan ... hakkında düzenlenen 22.01.2013 tarihli raporda; katılanın boynunun sağ yanında kızarıklık bulunduğu, bu yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun ifade edildiği,
    Aynı Hastanece sanık ... hakkında düzenlenen 22.01.2013 tarihli raporda; sol ön kolda ağrı, başın arka kısmında 1x1 cm ebadında hematom bulunan sanıktaki yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
    Sanığın Türkiye"de yükseköğrenim gördüğü, mimar olduğu,
    Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi üzerinde yapılan sorgulamada; sanığın adli sicil kaydında sabıkasının bulunmadığı,
    Yargılamanın yapıldığı İzmir (Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesinde 02.05.2013 tarihli oturumda tutulan tutanakta;
    “...Sanıklara iddianame okundu. İsnat edilen suç anlatıldı. CMK"nın 147. maddesindeki hakları hatırlatıldı. Sanıklar haklarını anladıklarını susma haklarını kullanmayacaklarını, müşteki sanık ..."in müdafi istemediğini savunmasını kendisinin yapacağını...
    ...
    Sanığa hakkında bu suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü kurulduğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını uygulanmasını talep edip etmediği soruldu: Hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması dâhil lehe olan bütün hükümlerin uygulanmasına rıza göstermiyorum, dedi,
    ...
    Katılan sanıklara yargılamanın sona erdirileceği belirtilerek herhangi bir talepleri olup olmadığı soruldu. Herhangi bir talebimiz yoktur. Eski savunmalarımızı tekrar ederiz dediler.
    Katılan sanıklara, haklarında bu suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü kurulduğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını talep edip etmedikleri soruldu: katılan sanık ..."in hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması dâhil bütün hükümlerin uygulanmasını talep ettiği, diğer sanık ..."in hükmün açıklanmasının geri bırakılması talebinin olmamadığı, lehe olan bütün hükümlerin uygulanmasını talep ederiz dediler.
    Sanıklardan son sözleri soruldu. Beraatimizi, mahkemece aksi kanaate varıldığı takdirde lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederiz dediler” ibarelerinin kayıtlı olduğu,
    Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında hükmolunan 1.500 TL adli para cezasına ilişkin olarak “Sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rıza göstermediğinden hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... aşamalarda; ekonomist olduğunu, kardeşi olan sanıkla arasında olay günü maddi meselelerden kaynaklanan tartışma çıktığını, tartışma sırasında sanığın elindeki çanta ile kendisine vurduğunu, kendisini korumak için sanığı elinden tutarak ittirdiğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Tanık Recep Sarı Mahkemede; sanık ve katılanın ikamet ettikleri yerde esnaflık yaptığını, olay günü sanığın gelerek kendisinden polisi aramasını istediğini, olayı görmediğini,
    Tanık...... kollukta; sanıkla, katılanın annesi olduğunu, olay günü sanıkla katılan arasında tartışma ve arbede çıktığını, kendisinin sanıkla katılanı ayırmaya çalıştığını, darp olayı yaşanmadığını,
    Mahkemede; olay günü yaşanan tartışma sırasında sanığın elindeki çanta ile katılana yöneldiğini, katılanın da sanığın elini tuttuğunu, kendisinin ise araya girdiğini, anneleri olarak sanık ve katılandan davalarından vazgeçmelerini rica ettiğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... aşamalarda; olay günü annesinin evine misafir olarak gittiğini, katılanın annesine bağırdığını duyunca katılanı uyardığını, katılanın bunun üzerine kendisini tehdit ettiğini, saldırıp kolunu kıvırarak kendisini darbettiğini, katılanın elinden kurtularak evden dışarı çıktığını, katılana vurmadığını, hakaret etmediğini,
    Savunmuştur.
    Uyuşmazlığın isabetli bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemelere değinilmesi gerekmektedir.
    CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun birçok kararında açıkça belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesiyle kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun"un 40. maddesiyle 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez” cümlesi, 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
    c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir süjesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendine 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle eklenen “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” düzenlemesinden önce, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesiyle yargı yoluna müracaat hâlinde beraat edeceğini düşünen sanığın, suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değil iken, koşulların oluşması durumunda ceza hâkiminin takdiri ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 22.07.2010 kabul tarihli 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile CMK"nın 231. maddesinin 6. fıkrasına eklenmesinden sonra sanığın kabul etmediğine dair bir beyanın olmamasına bağlı olarak verilebilecektir. Böylece hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının tüm koşulları bulunan sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini beyan ederek, hakkında verilen kararı temyiz incelemesine götürebilecektir.
    Söz konusu Kanun değişikliğinin gerekçesi 24.06.2010 tarihli Adalet Komisyonu Raporunda “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup; uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir. Her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir. Bu sebeple sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir.” olarak gösterilmiştir.
    Öte yandan, ceza muhakemesinin amacı, yargılama neticesi verilen ve iddia ile savunmanın değerlendirilmesinden ibaret olan hükmün doğru olmasını sağlamaktadır. Bu yönüyle, geniş bir bakış açısı ile değerlendirilmesi gereken savunma hakkı, yargı mercileri huzurunda kendisini savunma, müdafi yardımından yararlanma, susma, soru sorma, aleyhine olan işleme katılmama, tercümandan yararlanma, delillerin toplanmasını isteme, duruşmada hazır bulunma, kanun yoluna başvurma gibi hakları içermektedir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Temel haklar ve ödevler" bölümünde yer alan 36. maddesinde savunma hakkı; "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde düzenlenmiş olup, "temel hak" niteliğine uygun olarak savunma hakkı verilmemesi veya savunma hakkının sınırlandırılması durumunda verilen karar hukuka aykırı olacaktır. Buna göre, sanığın ceza muhakemesindeki en önemli haklarından birisi, yargı mercilerince her aşamada nazara alınması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın herhangi bir nedenle sınırlandırılması da mümkün değildir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda kanun koyucu hâkime belirli durumlarda yargılama süjelerini aydınlatma görevi yüklemiştir. Kanun"un uzlaştırma kurumunu düzenleyen 253. maddesinin 5. fıkrasında “Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.”; “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasında “İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır... ”; “Tanığa görevinin önemini anlatma” başlıklı 53. maddesinin 1. fıkrasında “Tanığa; a) Dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi, b) Gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, c) Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği, d) Duruşmada mahkeme başkanı veya hâkimin açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceği, Anlatılır.”; “İfade ve sorgunun tarzı” başlıklı 147. maddesinde “...b) Kendisine yüklenen suç anlatılır. c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir.”; “Duruşmanın başlaması” başlıklı 191. maddesinde “(1)...Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar. (2)...b) İddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirmesi anlatılır, c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve 147 nci maddede belirtilen diğer hakları bildirilir,”; “Sorgu sırasında sanığın mahkeme salonundan çıkarılabilmesi” başlıklı 200. maddesinin 2. fıkrasında “(2) Sanık tekrar getirildiğinde, tutanaklar okunur ve gerektiğinde içeriği anlatılır.”; “Tercüman bulundurulacak hâller” başlıklı 202. maddesinin 2. fıkrasında; “Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılır.”; “Duruşmada anlatılması zorunlu belge ve tutanaklar” başlıklı 209. maddesinde; “Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada anlatılır.”; “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231. maddesinde “(1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır. 2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir. (3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.”; “Mağdur ile şikâyetçinin hakları” başlıklı 234. maddesinin 3. fıkrasında, “(3) Bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır.” şeklindeki düzenlemeler ile Kanun koyucu açıkça hâkime veya mahkeme başkanına ilgisine göre sanık, şikâyetçi, tanık gibi yargılama süjelerini aydınlatma görevi yüklemiştir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Kanun"un 231. maddesinde ise hâkime veya mahkeme başkanına hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun mahiyeti ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçlarının anlatılacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanun koyucunun kullanmış olduğu her sözcük ve yapmış olduğu düzenlemenin özel bir anlam ve amacı olduğunun kabulü ve kanun hükmünün buna göre yorumlanması gerekmektedir.
    Öte yandan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nda, kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak tanımlanan yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlığın amacı aynı Kanun"un 2. maddesinde “Hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Türkiye"de yükseköğrenim görmüş bir mimar olan sanık ... hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca kardeşi ..."i kasten yaralama suçundan kamu davası açıldığı, yargılamanın yapıldığı İzmir (Kapatılan) 6. Sulh Ceza Mahkemesinde 02.05.2013 tarihli oturumda sanık ..."e CMK"nın 147. maddesinde sayılan haklarının hatırlatılarak savunması sırasında müdafi yardımından faydalanmak isteyip istemediğinin açıkça sorulduğu, müdafi istemediğini ve savunmasını kendisinin yapacağını ifade eden sanığa aynı Kanun"un 231. maddesine 22.07.2010 kabul tarihli 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile eklenen “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” düzenlemesi uyarınca; yargılandığı suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü kurulduğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanmasını talep edip etmediğinin sorulduğu, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanmasına rıza göstermediğini beyan ettiği, yargılamanın sonunda sanığa hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını talep edip etmediğinin yeniden sorulması üzerine, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması talebinin olmadığını ikinci kez ifade ettiğinin anlaşılması karşısında; Türkiye"de yükseköğrenim görmüş bir mimar olan sanığın eğitim seviyesi, sanığın, vazifesi hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis etmek olan avukatlık mesleği mensuplarının yardımından faydalanmak istemediğine ve yine hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair talebi bulunmadığına ilişkin 02.05.2013 tarihli oturumdaki beyanları, aksi Kanunda düzenlenmedikçe yargılamaya ilişkin bir kurumla ilgili olarak sanığa hukuki açıklamalarda bulunma ödevinin hâkime yüklenemeyecek oluşu ve 5271 sayılı CMK"nın 231 maddesinin 6. fıkrasına 22.07.2010 kabul tarihli 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile eklenen “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” hükmü birlikte değerlendirildiğinde, Yerel Mahkemece sanığın kabul etmemesi nedeniyle, karar tarihi itibarıyla kesin nitelikte olan 1.500 TL adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi