23. Hukuk Dairesi 2018/2333 E. , 2020/3304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ... ile davalı vekili Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında müvekkiline ait araçların reklam uygulamasını yapmak üzere 5 yıl için KDV hariç 3.250.000,00 USD üzerinden davalıya kiralanmasına ilişkin 01.06.2000 tarihli sözleşme düzenlendiğini, sözleşmenin yürürlükte olduğunu, davalının garanti ettiği 3.250.000,00 USD kira bedelinden ödemeyi garanti ettiği 2.600.000,00 USD kira bedelini talebe rağmen ödemediğini ileri sürerek, sözleşme ile garanti edilen 2.600.000,00 USD alacağın 07.03.2001 tarihinden itibaren 1 yıllık mevduata devlet bankaları tarafından verilen en yüksek mevduata faizi ile birlikte, ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk parası karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.09.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini sözleşme ile garanti edilen 2.600.000,00 USD tazminatının 07.03.2001 tarihinden itibaren 1 yıllık mevduata devlet bankaları tarafından verilen en yüksek mevduat faizi ile birlikte ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsilin şeklinde ıslah etmiştir.
Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, davalının kullandırmadığı otobüslerinin reklam kiralarını istemesinin haksız olduğunu, kiradan düşüm yapılması gerekeceğini, birinci yıla ilişkin kira bedelinin ödendiğini, davacı tarafından da bunun kabul edildiğini, 01.06.2000 tarihli sözleşmenin davacı tarafından 01.06.2001 tarihinde teminat mektubu irat kaydetmek suretiyle tek taraflı olarak feshedildiğinden iddia edilen yıllara ait kira alacağının hiç doğmaması nedeniyle talep edilemeyeceğini, ayrıca aynı konuda yeniden bir ihale açmayarak 6 yıl sonra zararı olduğundan bahisle sözleşmenin bitimine kadar işlediğini iddia ettiği kira bedellerini müvekkilinden talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacının kendi kusurlarının sonuçlarına katlanması gerektiğini, sözleşmenin feshinden sonra reklam uygulamasının yapılmadığını ve araçların kullanılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Yüksek Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 11.03.2014 tarih ve 2013/16620 E., 2014/2855 K. sayılı ilamıyla davacının taleplerinin müspet zarar kapsamında ele alınması gerektiği, davacının fesih tarihinden itibaren aynı işi benzer koşullarda bir başkasına ne sürede ihale edebileceğinin belirlenmesi ve bu süreye ilişkin olarak davacının kayıplarının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının sözleşmenin feshinden sonra 75 gün içinde yeni ihaleyi ve yeni sözleşmeyi yapabileceği, bu sürede davacının sözleşmenin feshi nedeniyle oluşan kira kaybı şeklindeki müsbet zararının 107.193,00 USD olduğu, davacı alacağının sözleşmenin fesih edildiği 22.05.2002 tarihinden 75 gün sonrasında doğacağı, davacının bu tarihten sonra faiz isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 107.193,00 USD davacı alacağının 05.08.2002 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre T.C. Merkez Bankasının USD cinsinden mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden hesap edilecek faiziyle birlikte, ödeme günündeki döviz efektif satış kuru üzerinden hesap edilecek Türk Lirası karşılığıyla davalı şirketten tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Dava, sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafından talep edilen alacak ile ilgili davalı temerrüde düşürülmediğinden alacağa dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, bu hususta yanılgıya düşülerek sözleşmenin fesih tarihinden 75 gün sonrasından itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu gerekçe ile bozulması gerekmiş ise de; yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; gerekçeli kararın hüküm kısmının ilk bendinde yer alan “05.08.2002 tarihinden” ibaresinin çıkarılarak yerine “dava tarihinden” ibaresinin yazılarak hükmün HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkemece verilen hükümden “05.08.2002 tarihinden” ibaresinin hüküm kısmından çıkarılarak yerine “dava tarihinden” ibaresinin eklenerek hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.