Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/1000
Karar No: 2018/684

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/1000 Esas 2018/684 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/1000 E.  ,  2018/684 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 162-250

    Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanıklar ... ve ..."in beraatlerine, sanık ..."ın eyleminin taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK"nın 85/2 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Manavgat 1.Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.10.2013 tarihli ve 162-250 sayılı hükümlerin, sanık ... müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.04.2015 tarih ve 2165-2715 sayı ile;
    Sanıklar ... ve ... hakkındaki beraat hükümlerinin onanmasına, sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün ise "...Sanık ..."nin maktulü raporlarında belirtildiği şekilde darbedip ölümüne neden olduğuna dair mahkûmiyetine yeterli delil bulunmadığı, ancak dosya kapsamına göre sabit olan sanığın maktule tokat atması eyleminin takibi şikâyete bağlı TCK"nın 86/2. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetililip şikâyet yokluğu nedeniyle TCK"nın 73 ve CMK"nın 223. maddelerine göre davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde ve hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.06.2015 tarih ve 389145 sayı ile;
    “1- Sanıklar ... ve ... hakkında verilen beraat kararına yönelik yapılan incelemede,
    ...Maktul ..."in kiraladığı aracı teslim etmemesi üzerine, kiralama şirketinin sahibi ... ve yanında çalışan işçileri.... ve ...."in fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek maktulü tekme ve yumruk ile yaraladıkları konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
    Hayatın olağan akışı içinde maktulün bir başkası tarafından yaralanmasının mümkün bulunmadığı, maktulde meydana gelen yaralamanın ciddi nitelikte olup vücudunda iç kanamaya sebebiyet verdiği hâlde Antalya"da görevli doktorların, sanıkların eylemlerinin nitelikli olduğu ve maktulün dalağının tahrip olduğunun iç kanamaya sebebiyet verdiğini tespit edemedikleri, daha sonra maktulün birkaç gün içinde ağırlaşarak öldüğü ve ölüm ile sanıkların eylemleri arasında illiyet bağının bulunduğunun İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığının düzenlendiği 25.01.2012 tarihli ve 283 sayılı raporunda da belirtilmesi karşısında sanıklar.... ve ...."in diğer sanık ... ile birlikte hareket ederek maktul ..."i nitelikli şekilde tekme ve tokatla dalağını tahrip ederek yaraladıkları ve meydana gelen iç kanama sonucunda, maktulün birkaç gün sonra öldüğü ve sanıkların eylemlerinin TCK"nın 87/4-1. cümle kapsamında bulunduğu,
    2- Sanık ... hakkında verilen hükme yönelik yapılan incelemede,
    ...Sanık ..."nin maktule yönelik gerçekleştirdiği eylemin, birkaç tokat atma şeklinde olmadığı ve gerçekleştirdiği yaralamanın nitelikli olduğu hâlde rapor düzenleyen doktorlar tarafından tespit edilemediği, maktulün dalağının, yapılan darbeler sonucunda tahrip olduğu ve maktulün iç kanama geçirdiğinin ancak bu durumun tespit edilememesinin suçun vasfını değiştirmediği ve maktulün birkaç gün sonra kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği ve sanık ..."nin, diğer sanıklarla TCK"nın 37. maddesince fikir ve eylem birliği içinde, hareket ederek eylemini gerçekleştirdiği ve söz konusu eylemin TCK"nın 87/4-1. cümle kapsamında bulunduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.09.2015 tarih ve 3372-4547 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanık ..."ın eyleminin TCK"nın 87/4. maddesi kapsamında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu, yoksa TCK’nın 86/2. maddesi kapsamındaki kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun,
    2- Diğer sanıklar ... ve ..."in, sanık ..."nin eylemine iştirak edip etmediklerinin,
    Belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle katılan ...’a yapılan gerekçeli karar ve tebliğname tebliğinin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Maktul ...’ın 18.04.2009 tarihinde darbedilmesi üzerine kafa travması ön tanısıyla kaldırıldığı Manavgat Devlet Hastanesince, Nöroşirurji Uzmanınca değerlendirme yapılması için aynı tarihte Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiği, tedavisi yapıldıktan sonra aynı gün taburcu edildiği, 21.04.2009 tarihinde rahatsızlanan maktul ...’in kaldırıldığı Antalya Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servis Polikliniğinde saat 04.20’de ani gelişen kardiak arrest nedeniyle eksitus kabul edildiği, Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığınca düzenlenen 07.04.2010 tarihli otopsi raporuna göre maktulün künt genel beden ve kafa travması ile oluşabilir nitelikte beyin kanaması, iç organ (dalak) harabiyeti ve kanaması nedeniyle öldüğü, İstanbul Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulunun 15.09.2010 tarihli raporuna göre, maktulün 18.04.2009 tarihinde maruz kaldığı iddia edilen travma ile 21.04.2009 tarihindeki ölümü arasında illiyet bağının bulunduğu, 18.04.2009 tarihinde maktulü darbettikleri iddia edilen sanıklar ..., ... ve ... hakkında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı,
    Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılarak çıkartılan ve dosyada bulunan 06.05.2009 tarihli nüfus kayıt örneğinde, Bulgaristan uyruklu ...’ın, maktul ...’ın eşi, ...’ın ise maktulün kız kardeşi olduğuna dair kayıt bulunduğu,
    Soruşturma ve kovuşturma aşamasında yapılan araştırmalara rağmen maktulün resmî nikâhlı eşi olan Bulgaristan uyruklu ...’a ulaşılamadığı, ...’ın ise Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 16.06.2009 tarihli ifadesinde, ağabeyi ...’ı darbedip ölümüne neden olan şüphelilerden şikâyetçi olduğunu beyan ettiği,
    Maktulün kız kardeşi ...’ın kovuşturma aşamasında istinabe yoluyla Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesince 29.03.2013 tarihli duruşmada alınan ifadesinde; sanıklardan şikâyetçi olduğunu ve kamu davasına katılmak istediğini beyan ettiği,
    Yerel Mahkemece 21.06.2013 tarihli oturumda ...’ın suçtan zarar görme ihtimaline binaen katılan olarak davaya kabulüne karar verildiği, yargılama sonucunda katılan ...’in yokluğunda, sanıklardan ... hakkında, değişen suç vasfına göre taksirle ölüme neden olma suçundan mahkûmiyet, ... ve ... hakkında ise beraat kararı verildiği,
    Gerekçeli kararın, katılan ...’ın ifadesinde belirttiği ikametgâh adresine tebliğe çıkarıldığı, 18.11.2013 tarihinde katılanın adresinin kapalı olması nedeniyle komşusu tarafından katılanın işte olduğunun belirtilmesi üzerine tebliğ evrakının mahalle muhtarına bırakıldığı,
    UYAP sisteminden alınan kayıtlara göre; katılan ...’ın, 18.09.2012 tarihinden itibaren kesintisiz olarak kadar Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunduğu,
    Yargıtay 1. Ceza Dairesince, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.03.2014 tarihli ve 389145 sayılı tebliğnamesinin katılan ...’a tebliğ edilmek üzere Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna tebliğ mazbatasıyla gönderildiği, tebliğnamenin 25.04.2014 tarihinde katılanın bizzat kendisine tebliğ edildiği, ancak tebliğ mazbatasında tebliğnamenin katılana okunup anlatıldığına dair herhangi bir ibare bulunmadığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Temyiz mahkemesince bir temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin ikinci fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur” hükmü yer almaktadır.
    Yerel Mahkemece katılana gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu eksikliğin Özel Dairece 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada "tevdi kararı" adı verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir; yoksa temyiz incelemesine geçilerek bozma kararı verilmek suretiyle bu eksiklik giderilemez. Aksi hâlde temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunan bir tarafın kararı öğrenmesi sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmış olur ve aleyhe temyiz bulunmayan hâllerde bozulan hükümdeki ceza miktarı sanık lehine kazanılmış hak teşkil eder.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için hâkim veya mahkeme kararlarının, serbest olmayan kişilere veya tutuklulara tebliği usulünün incelenmesi gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinde;
    "(1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
    (2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, ...hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
    (3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." hükmüne yer verilmiştir.
    Belirtilen düzenleme uyarınca yoklukta verilen hâkim veya mahkeme kararlarının, ceza infaz kurumunda tutuklu veya hükümlü olarak bulunan kişiye bizzat tebliği yeterli olmayıp kararın ayrıca kendisine okunup anlatılması da zorunludur. Bu durumda tebliğe ilişkin belgede, kararın okunup anlatıldığına dair bir ibare bulunmaması hâlinde yapılan tebliğ işlemi usulsüz sayılacaktır.
    Öte yandan, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 316. maddesine 4778 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile eklenip, 4829 sayılı Kanun"un 20. maddesi ile değiştirilen 3. fıkrasında “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya müdafisi ile müdahil, şahsi davacı veya vekillerine dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verebilir” hükmüne yer verilmiştir.
    CMUK’nın 316. maddesinin 3. fıkrasındaki hüküm adil yargılama hakkı ve savunma hakkı ile ilgili ve buyurucu nitelikte olup uyulması zorunludur.
    Anılan düzenleme, Anayasa"nın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu hâline gelen, AİHS"nin 6. maddesi ile de ilgilidir. AİHM"nin 09.11.2000 tarihli ve 36590-97 sayılı Göç/Türkiye kararında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinin tebliğ edilerek buna karşı görüş bildirme olanağının tanınmaması nedeniyle silahların eşitliği sağlanmadığından adil yargılama hakkına aykırı davranıldığı kabul edilerek, Sözleşme"nin 6/1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılması üzerine, 2003 yılında kanun koyucu tarafından bu düzenleme Yargılama Kanunu"na eklenmiştir. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın 297. maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorunlara ilişkin uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;
    Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile güvence altına alınan hak arama hürriyetinin sağlanması ilkesinin tesisi amacına uygun olarak CMK"nın 35. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, gerekçeli kararın katılana tebliğ edilmesi gerektiği göz önüne alındığında, tebligat tarihinde Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan katılan ...’ın ikametgâh adresine yapılan tebligat işleminin usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, Özel Dairece öncelikle tevdi kararı verilmek suretiyle, gerekçeli kararın katılana usulüne uygun olarak tebliğinin sağlanarak yasal temyiz süresinin başlatılması, kararın katılan tarafından temyiz edilmemesi durumunda temyiz davasının sadece sanık ... müdafisi ile Cumhuriyet savcısının temyizleriyle sınırlı olarak sonuçlandırılması; katılan tarafından temyiz edilmesi durumunda ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi sağlanıp temyiz istemlerinin birlikte ve tek seferde incelenerek temyiz davasının sonuçlandırılması gerekmektedir.
    Öte yandan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.03.2014 tarihli ve 389145 sayılı tebliğnamesi, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan katılan ...’ın bizzat kendisine tebliğ edilmiş ise de, tebliğe ilişkin belgede tebliğnamenin katılana okunup anlatıldığına dair bir ibarenin bulunmaması nedeniyle yapılan tebliğ işleminin usulsüz olması karşında, tebliğnamenin tebliği ile amaçlanan, tebliğnamedeki görüşlerden haberdar edilme ve kendi görüşlerini bildirme olanağı tanınmamış olduğundan, hükümlerin katılan ... tarafından temyiz edilmesi durumunda 28.03.2014 tarihli ve 389145 sayılı tebliğname ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenecek ek tebliğnamenin, katılan ..."ın temyiz kanun yoluna başvurmaması durumunda ise 28.03.2014 tarihli ve 389145 sayılı tebliğnamenin katılana usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi sağlandıktan sonra temyiz davasının sonuçlandırılması gerekmektedir.
    Bu itibarla, ön sorunlara ilişkin her iki uyuşmazlık konusu bakımından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama-bozma kararının kaldırılmasına, gerekçeli kararın katılana usulüne uygun olarak tebliğinin sağlanması amacıyla tevdi kararı verilmesi ve tebliğnamenin de usulüne uygun olarak tebliğinden sonra temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 28.04.2015 tarihli ve 2165-2715 sayılı onama ve bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.10.2013 tarihli ve 162-250 sayılı hükümlerin katılan ...’a usulüne uygun olarak tebliğinin sağlanması amacıyla tevdi kararı verilmesi ve tebliğnamenin de usulüne uygun olarak tebliğinden sonra temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede gerekçeli karar ile tebliğnamenin tebliğine ilişkin her iki uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi