23. Hukuk Dairesi 2013/2685 E. , 2013/4838 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların 2006, 2007 ve 2008 yılında müvekkili kooperatifin yönetim kurulu üyeliğini yaptığını, ....04.2009 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı sonucunda eski yönetim kurulunun 31.....2008 tarihi itibariyle kooperatife toplam 149.035,... TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından davalılar hakkında kamu davasının devam ettiğini, davalıların kooperatifi uğrattıkları zarardan dolayı sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ....000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili ile davalılar ... ve ..., davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı ...,davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıların yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde kasa mevcudu uygun durumda bulunmasına rağmen vergileri zamanında yatırmayarak davacı kooperatifin ....138,96 TL gecikme faizi ödemesine neden oldukları, ayrıca yeni yönetime devretmeleri gereken 97.288,50 TL"yi devretmedikleri, davalıların kendi kusurlarından ileri gelen toplam 105.427,46 TL zarardan müteselsilen sorumlu oldukları, davalılardan ..."un istifası öncesine ilişkin bir zarar tespit edilmediği gerekçesiyle, davalı ... hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın kabulü ile ....000,00 TL"nin müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalılar ... ve ... temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalılar ...,... ve ..."in göreve başlama ve ayrılma tarihleri ile dava konusu eylemlerin tarihleri dikkate alınmadan, kasada meydana gelen açığın ne zaman oluştuğu ya da ne miktar olduğu konusunda bir tespit yapılmasının mümkün bulunmadığı ve davalı ... ........2007 tarihinde istifa ettiğinden sorumlu olmadığı, diğer davalıların ise meydana gelen zarardan sorumlu oldukları görüşü bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davalı ... ........2007 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmiş ise de, bu tarihten önceye dayalı olarak bir kısım vergilerin zamanında yatırılmamış olduğu anlaşılmaktadır. Davalı ... ise bir dönem yönetim kurulu üyeliği yapmış ise de yönetim kurulunca genel olarak anılan davalıya imza yetkisinin verilmediği sadece ........2008 tarihli yönetim kurulu kararında imza yetkisi verilmiş olduğu görülmektedir. Yine davalı ..."in ........2007 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/239 Esas sayılı dosyası ile davalılar hakkında zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından kamu davası açıldığı ,davaya konu işlemlerin işbu dava konusu işlemlerle aynı olduğu, bu dosyada davalılar ... ve ..."ın zimmet suçundan mahkumiyetlerine, diğer davalıların zimmet suçundan delil yetersizliği sebebiyle beraatlerine ve tüm sanıkların görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyetlerine karar verildiği anlaşılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesi: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir. Karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa, diğer anlatımla beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususları doktrinde ve ..."ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmektedir. Öte yandan, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (YHGK.nın ....01.1975 tarih ve 1971/T-406 E., 1975/... K.; YHGK.nın ....01.1985 tarih ve 1983/...-372 E, 1985/... K. sayılı ilamları). Bilindiği gibi ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakimini hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasıdır (HGK.nın ....09.1981 tarih ve 1979/...-131 E., 1981/587 K. sayılı ilamı, ..., Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. ... vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. ..., s. 844; YHGK"nın ....03.2012 gün ve ...-... E, 243 K sayılı ilamı). Böylece, kural olarak hukuk hakimi ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmamış; BK’nın 53. maddesi ile bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir ..., Tazminat Hukuku, 1996, s. 437 vd.) Bu nedenle, mahkemece, dava konusu işlem ve eylemlere ilişkin eski yönetim kurulu üyeleri olan davalılar hakkında açılmış ceza davası devam ediyor ise işbu davanın sonucunu etkileme ihtimali bulunduğundan bekletici mesele kabul edilmesi,karar verilmiş ise ceza dosyası ve kesinleşmiş ilamı getirtilerek, 818 sayılı BK"nın 53. maddesi (TBK"nın 74. maddesi) kapsamında incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin olarak herhangi bir araştırma yapılmaması doğru görülmemiştir.
Kural, 336/.... maddesi uyarınca yöneticiler arasında müteselsil sorumluluk olup, BK"nın 142/.... maddesi uyarınca alacaklı müteselsil sorumlulardan birinden ya da tamamından zararın tazminini istemek hakkını haizdir. TTK"nın 336/son maddesi uyarınca, yetki ve sorumluluk alanlarının ayrılması halinde, sorumluluğun buna göre belirlenmesi gerekir. Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar, ancak, öğretideki baskın görüşe göre, TTK"nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul edilmiştir. TTK"nın 338. maddesi uyarınca kusursuz olduklarını kanıtlayamamaları halinde zarardan sorumludurlar. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/... maddesinde; "Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur" hükmüne yer verilmiş, 62/.... maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/... maddesinde ise; "Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun"un 98. maddesi yollaması ile TTK"nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan .... bent ""idare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler"" hükmünü içermektedir. 818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Anasözleşmesi"nin 48. maddesi de bu hükümlere paralel hükümler içermektedir. Bu hükümler uyarınca kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulabilmeleri için;
Kooperatif yöneticileri hakkında tazminat (hukuki sorumluluk) davası açılabilmesi, kooperatif genel kurulunun dava açılması yönünde karar alması ve davanın da denetçiler tarafından açılmış olması şartına bağlıdır (TTK m. 341). Somut olayda, bu yönde usulî bir eksiklik bulunmamaktadır.
Kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunu gerektiren eylemin varlığının tespiti gerekir. Anılan hükme göre yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulabilmeleri için;
Meydana gelmiş bir zarar bulunmalıdır. Burada zararın varlığını kanıtlamak kooperatife, zarara uğradığını iddia eden ortaklara ve üçüncü kişilere düşmektedir. Yönetim (ve denetim) kurulu üyelerinin sorumluluğu için kooperatif zararının gerçekleşmesi gerekir.
Bu zarar, yönetim kurulu üyelerinin (veya kooperatif memurlarının) kendi kusurlarından ileri gelmiş olmalıdır. Kusurun, kasıt veya ihmal sonucu meydana gelmesi önemli değildir, yani kusurda kasıt aranmamaktadır. Kusursuz olduklarını ve yükümlülüklere aykırı hareket etmediklerini kanıtlama yükümlülüğü yönetim kurulu üyelerine aittir (TTK m. 338). İlgililerin hukuki sorumluluğuna gidebilmek için yukarıdaki iki şartın aynı anda tahakkuk etmesi gerekir. Bu şartın herhangi biri tahakkuk etmediği takdirde hukuki sorumluluk da doğmaz.
Anasözleşmenin 48. maddesinin son fıkrasına göre, görevi sona eren yönetim kurulu üyelerinin ... gördüğü zamana ait sorumlulukları, ayrılış tarihinden itibaren beş yıl devam etmekte, bu sürenin dolmasıyla sorumlulukları ortadan kalkmaktadır.
Yönetim kurulu üyeleri;
a) Kusur olmadığının ispat edilmesi, b) Yönetim kurulu kararında imzalarının bulunmaması ya da ret oyu vermiş olmaları, c) Mazereti dolayısıyla toplantıda hazır bulunmamaları, ç) Genel kurulda TTK"nın 380. maddesi kapsamında açık ve seçik biçimde aklanmaları (ibra), d) Sorumlulukta zamanaşımı hallerinde hukuki sorumluluktan kurtulabilirler.Somut olayda, bu hallerden a ve b bent koşulları tartışılmalıdır.
Dairemizin ....02.2013 tarihli geri çevirme kararı üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/239 Esas sayılı dosyasında ........2012 tarihinde karar verildiği ve kararının temyiz edildiği bildirilmiş olduğundan davalılar ..., ... ve ... yönünden kararın onanması halinde; mahkemece kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri ile yönetim kurulu ve genel kurul kararları getirilip bilirkişi kurulundan bu davalıların yönetimde oldukları dönemler ve yöneticiler arasında TTK"nın 336/son maddesine uygun ... bölümünün var olup olmadığı hususları ve yukarıdaki ilke ve açıklamalar gözönünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerektiği taktirde tazminat miktarları ile ilgili ek rapor alındıktan sonra varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalılar ... ve ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, bu taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, davalılar ... ve ... yönünden karar düzeltme yolu kapalı, davacı yönünden kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ....07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.