9. Hukuk Dairesi 2014/1375 E. , 2015/12435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı-karşı davalı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile kar payı alacağının ödetilmesine, davalı-karşı davacı ihbar tazminatı ile eğitim gideri, rekabet yasağına dayalı zarar alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı - birleşen dosya davalısı işçi vekili ; davacının davalı şirkette 08.03.2005 başlangıç tarihli iki yıllık sözleşmeyle çalışmaya başladığını, şirketin satış karından alması gereken %10"luk kar payının müvekkiline ödenmediğini, iş akdinin işveren şirket tarafından feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile kötüniyet tazminatı ve kar payı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının ve İsteminin Özeti:
Davalı - birleşen dosya davacısı işveren vekili ; davacının davalı şirkete ait işyerinde 08.03.2005 tarihinde çalışmaya başladığını, 14.02.2008 ve 15.02.2008 tarihlerinde haklı bir mazereti olmadan işyerine gelmediğini ve işveren tarafından düzenlenen tutanakla tespit olunan devamsızlıktan dolayı iş akdinin İş Kanununun 25.maddesi gereğince haklı olarak feshedildiğini ve davacının kar payı adı altında talep ettiği alacağın yasal dayanağının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiş,
Birleştirilen ... İş Mahkemesinin 2008/224 esas sayılı dava dosyasında; davacının iş akdinin devamsızlık nedeniyle feshedilmesinden bir iki gün sonra işveren şirketin piyasadaki tek rakibi olan ... firmasında çalışmaya başladığını, işveren şirket tarafından satılan cihazları rakip firma adına tanıttığını, iş bilgisinin arttırılması ve tanıtacağı cihazları daha iyi öğrenmesi için Kanada" ya ve İtalya" ya eğitime gönderildiğini, eğitimin başarı ile sonuçlanması üzerine sözleşmesinin 2 yıl daha uzatıldığını, ancak devamsızlık nedeniyle işyerine gelmeyen işçinin kendi kusuruyla iş akdinin feshine sebebiyet verdiğini, sözleşmesinin belirsiz süreliye döndüğünü, bu nedenle ihbar tazminatı talep edildiğini, ayrıca eğitim için yapılan masraflar ile davalı işçinin rakip firmada çalışmasından doğan hak ve menfaat kaybına istinaden alacaklarının davalı işçiden tahsilini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı - birleşen dosya davalısı işçinin tüm, davalı - birleşen dosya davacısı işverenin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçi, işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet, sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin İş Kanunu’nun 25/II- b,d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu hâlde işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine dair bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır (Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2005, s.277).
Bu noktada, iş görme ve sadakat borçları ile rekabet etmeme borcu (rekabet yasağı) arasındaki ayrıma değinilmesinde yarar bulunmaktadır. İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Rekabet etmeme borcu ise, ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları hâlinde ortaya çıkar. Bundan başka, iş görme ve sadakat borçlarının yerine getirilmesi sadece sözleşmenin yürürlüğü sırasında söz konusudur. Buna karşılık Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan rekabet etmeme borcu ise iş sözleşmesinden sonraki süre içinde yerine getirilir. Rekabet etmeme yükümüne dair sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, iş ve süre ile sınırlandırılmış olması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmaması ve işçinin reşit olması gerekir. İş sözleşmesi devam ederken, işçinin rekabet sayılacak davranışları ise “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar” olup İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına girer ve işveren için haklı nedenle bildirimsiz fesih nedeni oluşturur. Rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi hâlinde ise işçi, BK.351. maddesi gereğince zararı tazmin ile mükelleftir ( Çelik Nuri, İş Hukuk Dersleri, Beta Yayınları, 22.Bası, s.136-139; Tunçomağ Kenan, Centel Tankut, İş Hukukunun Esasları, Beta Yayınları, s.101; Mollamahmutoğlu Hamdi, İş Hukuku, Turhan Yayınevi, 2. Bası, s.367; Süzek Sarper, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2. Bası, s.276-277). Kanun koyucu bu kuralı rekabet yasağı sözleşmesinin ticarî işletmeyi ilgilendirmesi sebebiyle getirmiş olup; öğretide rekabet yasağı sözleşmesi ile hizmet akdi arasındaki yakın ilişki sebebiyle iş mahkemelerinin görevli olması gerektiği, her hizmet sözleşmesinin mutlaka bir ticarî işletmeyi ilgilendireceğini kabul etmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla esnaf düzeyindeki kişinin yaptığı hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının ihlalinden doğan davanın da bu hüküm gereğince mutlak ticarî dava sayılmasının anlamsız olduğu, bu tür bir sözleşmeden doğan uyuşmazlık “öz ticaret hayatına” dair olmadığı gibi çözümünün de ayrı bir uzmanlığı gerektirmeyeceği görüşü de savunulmaktadır (Arkan Sabih, Ticarî İşletme Hukuku, Onuncu Bası, s. 96).
Yukarıdaki ayrıntılı açıklamalar göstermektedir ki, iş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık hâlinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi hâlinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava, niteliği itibarıyla 818 sayılı BK.348. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticarî davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir.
Somut olayda, birleşen dosya davacısı işveren, davalı işçinin rakip firmada çalışması nedeniyle davacı şirketin zararı oluştuğunu beyan ederek uğradıkları zararın tazminini istemiştir. Bu hâlde, mutlak ticarî dava niteliğindeki eldeki davaya bakma görevi de ticaret mahkemesine ait olup, yerel mahkemece bu talep hakkında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 30/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.