4. Hukuk Dairesi 2012/5435 E. , 2013/4496 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vd. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Yayıncılık A.Ş. vdl. aleyhine 29/05/2003 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalı ... hakkında reddine, diğer davalılar bakımından kısmen kabulüne dair verilen 26/04/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar ve davalılardan ... Yayıncılık A.Ş. ve ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir Yerel mahkemece, davanın davalılardan ... yönünden reddine, davalılardan ... Yayıncılık A.Ş. ve ... yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacılar ve davalılardan ... Yayıncılık A.Ş. ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu yayında, ... Gazetesi"nin 14. sahifesinde; “Vicdansız Doktorlar” başlığı altında her iki davacının da fotoğrafları yayınlanarak davacıların ... Sandığı"nı dolandırdığı yönünde haberlere yer verildiği anlaşılmakladır.
Dosya içeriğinden, davacılardan ..."in iç hastalıkları uzmanı olarak görev yaptıktan sonra emekli olduğu ve “Doğuş Optik” isimli işyerinin sahibi olduğu, diğer davacı ..."in ise göz hastalıkları hekimi olarak görev yaptığı, davacılar hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı ve yargılama neticesinde delil yetersizliğinden beraatlerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar hakkında dava konusu yayına konu olay nedeni ile yürütülen soruşturma neticesinde kamu davası açıldığı, habere konu olayın güncel ve kamuoyunun ilgisini çekecek nitelikte olduğu, olayın veriliş anındaki görünür gerçeğe uygun olduğu, aşırılığa gitmeyen, hatalı-eksik bilgi ve değerlendirmelerin tek başına sorumluluk nedeni olamayacağı, olayların kamuoyuna duyurulmasında kamu yararının bulunduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davaya konu olayın özelliği de nazara alındığında, haber başlığının toplumun ilgisini çekmek için çarpıcı nitelikte verilebileceği bu kapsamda yayının basın özgürlüğü kapsamında kaleme alındığı, davalılar yararına hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği ve davacıların kişilik haklarına saldırı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davalılardan ... Yayıncılık A.Ş. ve ..."ın manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalılardan ... Yayıncılık A.Ş. ve ... yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacıların tüm, davalılardan ... Yayıncılık A.Ş. ve ..."ın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.