1. Ceza Dairesi 2009/278 E. , 2011/191 K.
"İçtihat Metni"TEBLİĞNAME : 1-B/08/251526
MAHKEMESİ :İSTANBUL Yedinci Ağır Ceza Mahkemes
TARİHİ VE NO :25/06/2008 gün ve 110/175
SUÇ :Yeni doğmuş bebeğini öldürmek
Yeni doğmuş erkek bebeğini öldürmekten sanık F.. K.."ın yapılan yargılanması sonunda: hükümlülüğüne ilişkin (İSTANBUL) Yedinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 25/06/2008 gün ve 110/175 sayılı hüküm resen temyize tabi olmakla beraber duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından da istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: duruşmaıl olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Dosya kapsamına göre; sanığın nişanlısı ile aileler arasında çıkan pürüzler nedeniyle evlendirilmediği, nişanlısı ile görüşmeye devam edip ilişki kurarak hamile kaldığı, bu durumu ailesinden gizlediği, nişanlısının askere gittiği, bebeği aldırmayı düşünüp özel bir polikliniğe başvurduğunda kürtaj yapılamayacağının söylendiği, nişanlısı tarafından kendi ailesinin yanına götürülmek istendiği, sanığın bu durumu kabul etmediği, sanığın suç tarihinde gece geç saatte ailesi yattıktan sonra sancıları başlayıp şiddetlenince, banyoya girip kapıyı kilitleyerek kendi kendiliğine doğum yaptığı, şeker ve astım rahatsızlığı bulunan ve ilaç kullanan sanığın doğum sonrasında kendisini kaybedip bir müddet baygın kaldığı, kendisini toparlayınca dünyaya getirdiği erkek bebeği görüp kontrol ettiğinde bebeğin hiç ses çıkarmadığını gördüğü, ölü doğduğunu düşündüğü bebeğin göbek kordonunu eliyle kopardığı, daha sonra bebeği bir beze sarıp poşete koyarak üçüncü kattaki evin arka balkonundan bahçe duvarına doğru attığı, ertesi gün polikliniğe giderek ölü doğum yaptığını beyan ettiği, bu beyanının dosyadaki poliklinik yazısından da anlaşıldığı, tanıklar tarafından bebeğin bulunduğu ve yapılan soruşturma sonucu olayın ortaya çıktığı, hazırlık aşamasında alınan Adli Tıp Morg İhtisas Dairesinin 06/02/2007 tarihli, iki Adli Tıp Uzmanı ve bir asistandan oluşan heyetin verdiği raporda "sol yanakta dikey seyirli 2 adet 1,5 ve 2 cm uzunluklarında etrafı ekimozlu sıyrık bulunduğu, boyuna dolanmış iki ucu kopmuş göbek kordonu bulunduğu, boyun sağında sağ kulağın 2 cm alt arka kısmında 3 cm çapında ekimoz bulunduğu, hyoid kemik sol boyunuzu etrafında 0,4 cm çapında ekimoz görüldüğü, bebeğin miadında ve canlı doğmuş olduğu, bebeğin ölümünün künt kafa ve batın travmasına bağlı kafatası kırıklarıyla birlikte iç organ yırtılmasından gelişen iç kanama, beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ile boyuna basıya bağlı mekanik asfiksinin müşterek etkisi sonucu meydana geldiği" kanaatinin bildirildiği, yargılama safhasında sanık vekili tarafından resmi yollardan başvuru yapılarak Adli Tıp Uzmanı Prof. Sermet Koç tarafından hazırlanan 29/05/2007 tarihli bilimsel mütalaanın CMK.nun 67 ve 68 maddeleri gereğince dosyaya sunulduğu, raporda "sanığın şeker hastası olması nedeniyle doğumun ciddi riskler içerdiği, erken doğum olasılığının bulunduğu, otopsi bulgularına göre bebeğin canlı doğmuş olduğu, otopside bebekte saptanan "pnömoni" bulgusunun doğum öncesi bebek ana rahminde iken mevcut olduğu ve normal olarak doğum sonrası yaşama yeteneği açısından önemli riskler taşıdığı, otopsi raporunda bebeğin ölüm sebebi olarak gösterilen künt kafa ve karın travmasına bağlı beyin kanaması ve doku zedelenmesi ile iç organ yırtılmasının yüksekten düşmelerde tipik olarak kabul edilebilecek özellikler olduğu, kafa bölgesinde haricen tanımlanan kulak araksındaki 3 cm"lik ekimoz ve sol yanakta dikey seyirli 2 adet 1,5 cm ve 2 cm uzunluklarında etrafı ekimozlu sıyrık dışında başka bir bulgu tanımlanmamış olmasının olguyu "yüksekten düşme" ile uyumlu hale getirdiği, belirtilen ekimozların ise nitelik olarak bebeğin anne tarafından yukarıdan aşağıya doğru çekilmesi, doğurtulması sırasında meydana gelmesinin kuvvetle muhtemel olduğu, literatürde yüksekten düşme olgularında boyun yumuşak dokularında direkt veya indirekt ezilme tipi kanamaların oluşabileceğinin çok iyi tanımlandığı, bu durumun akademik anlamda iyi bilindiği ve tartışmasız olarak kabul edildiği, otopsi raporunda bebeğin ölümünde "boyuna basıya bağlı mekanik asfiksinin", künt kafa ve boyun travması ile ortak ölüm nedeni olarak belirtilmesinin hiçbir şekilde kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, boyuna bası sonucu ölen bir bebekte, daha sonra yüksekten düşmekle oluşması mümkün ağır kafa kırıkları, beyin kanaması, beyin harabiyeti, tipik iç organ yırtıkları meydana gelmesi düşünülemeyeceği gibi bebek öldükten sonra da oluşmasının olası olmadığı, otopsi raporundaki ölüm tarihi ve saatinin gerçeği yansıtmadığı, sonuçta; bebeğin canlı doğduğu, klinik, olay yeri ve otopsi bulgularının doğumun riskli bir doğum olduğunu gösterdiği, eldeki verilere göre bebeğin yaşama yeteneğinin kesin ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesinin mümkün görülmediği, söz konusu koşullarda bebeğin canlılık durumunun uzman olmayan anne tarafından sağlıklı olarak değerlendirilmesinin beklenemeyeceği, bebeğin ölüm nedeninin yüksekten düşmeye bağlı künt kafa ve karın travmasına bağlı beyin kanaması ve doku zedelenmesi ile iç organ yırtılmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu, otopside belirtildiği şekilde "boyun basısına bağlı mekanik asfiksinin "künt kafa travması ile ortak ölüm nedeni olarak rolü bulunduğunun kabul edilemeyeceğinin mütalaa olarak" bildirildiği, sanık vekili tarafından bu rapor dikkate alınarak her iki rapor arasında çelişki bulunduğu ve İlgili İhtisas Kurulundan yeni rapor alınması taleplerinin mahkemece reddedildiği olayda;
Dava dosyası Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu"na sevkedilerek;
a)Bebeğin süresinde ve canlı doğup doğmadığı,
b)Bebeğin kesin ölüm nedeni,
c)Ölümün göbek kordonunun bebeğin boynuna dolanması sonucu meydana gelip gelemeyeceği,
d)Boyun basısına bağlı mekanik asfiksinin, künt kafa ve batın travması ile ortak ölüm nedeni kabul edilip edilemeyeceği,
e)Bebekte pnömoni bulgusunun bulunup bulunmadığı, var ise ve bebek canlı doğmuş ise; bebekteki canlılık durumunun sanık tarafından sağlıklı bir şekilde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği,
f)Bebeğin sol yanağında dikey seyirli 2 adet 1,5 cm ve 2 cm uzunluklarında ekimozlu sıyrığın, boyun sağında sağ kulağın 2 cm alt arka kısmında 3 cm çapında ekimozun ve hyoid kemik sol boynuzu altında 0,4 cm çapında ekimozun sanık tarafından doğum sırasında bebeğin yukarıdan aşağıya doğru çekilmesi, doğurtulması sırasında meydana gelip gelemeyeceği; gelir ise bu durumun boyun basısına bağlı mekanik asfiksi sonucu ölüme neden olup olamayacağı,
g)Yukarıdaki maddede belirtilen ekimozların yüksekten düşme sonucu meydana gelip gelemeyeceği,
konularında rapor aldırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi yerine, eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı olup, hükmün belirtilen nedenle diğer yönleri incelenmeksizin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, sanık hakkındaki ceza miktarı ve tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak sanık müdafiinin tahliye talebinin reddine, 26/01/2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
26/01/2011 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M.. İ.."nun huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık F.. K..müdafiileri avukatlar .........yokluklarında 27/01/2011 ününde usulen ve açık olarak anlatıldı.