15. Ceza Dairesi 2015/6704 E. , 2018/4317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : TCK"nın 206/1, 35/2 ve 52/2. maddeleri gereğince
mahkumiyet
Sanıkların resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ...’ın, sevk ve idaresindeki... plaka sayılı araç ile alkollü vaziyette seyir halinde iken kaza yaptığı, alkollü olması nedeniyle aracın kasko sigortasından faydalanamayacağını düşünen sanık ..."ın, kayınbiraderi olan diğer sanık ...’i olay yerine çağırarak kazayı üstlenmesini ve buna göre kaza tespit tutanağı tanzim ettirmesini istediği, bunun üzerine aracın kaza yaptığı mahal değiştirildikten sonra sanık ..."in ilçe jandarma komutanlığına kaza yaptığına ilişkin ihbarda bulunduğu, gelen kolluk birimlerine kendisinin kaza yaptığını belirterek buna ilişkin kaza tespit tutanağı tanzim edilmesini istediği, jandarma görevlilerince yapılan incelemede, kaza yerinin gösterilen mahal olmadığının anlaşılması üzerine başlatılan tahkikat ve araştırma sonucu gerçek durumun tespit edildiği şeklindeki olayda;
Sigorta edenin dolandırılması, TCK’nın 158/1-k maddesi gereğince nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Suçun oluşması için, sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları ya da almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur.
Yine TCK"nın 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine bir belge oluşturulması ve oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece kişinin (sanığın) beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise bu maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza yerine gelen Jandarma görevlileri tarafından yapılan incelemede, araç üzerindeki çarpma izlerinin olay yerinden farklı olduğunun, köprü korkuluğu üzerinde herhangi bir çarpmaya ait iz ve delil olmadığının, yol üzerinde herhangi bir fren izinin tespit edilemediğinin, maddi hasarlı aracın ön kısmındaki hasarlı durumun niteliklerine göre beton bir duvara çarpmış izini verdiğinin saptandığı ve bu durumun tespit edildiğine ilişkin tutanak tutularak soruşturma başlatıldığı, sanıkların amaçları doğrultusunda sigortaya ibraz edebilecek herhangi bir tutanak düzenlenmediği gibi, sanık ..."ın sigorta şirketine başvurarak zararının karşılanmasını talep etmemesi nedeniyle, dolandırıcılık suçunun icra hareketlerinin gerçekleşmediği ve sanıkların eyleminin hazırlık aşamasında kaldığı, bu nedenle atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı; ayrıca jandarma görevlilerinin denetleme görev ve yetkilerini yerine getirmeleri sonucunda sanık ..."in değil de sanık ..."ın kaza yaptığını kısa sürede tespit etmiş olmaları ve herhangi bir resmi belge düzenlenmemiş olması karşısında; resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun da unsurları itibariyle oluşmayacağı gözetilmeden, sanıkların beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/06/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.