1. Hukuk Dairesi 2015/16854 E. , 2015/14936 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ..."in malik olduğu 80, 180, 547 ve 549 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında mirasbırakanın baba adının sehven “....”, soyadının da “....” yazıldığını ileri sürerek, anılan tapu kayıtlarında mirasbırakanın baba adının “....”, soyadının da “....” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “...dava konusu 80 ve 180 parsel sayılı taşınmazlara hasren yapılan temyizde 180 parsel sayılı taşınmaza ilişkin isteğin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, dava konusu 80 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca;80 parsel sayılı taşınmaz yönünden işin esasına girilerek toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının öncelikle tapu müdürlüğüne başvurması gerektiğinden bahisle davanın reddine dair verilen karar, Dairece; “...eldeki dava yeni Tapu Sicili Tüzüğü"nün yürürlüğe girdiği 17.08.2013 tarihinden önce 05.08.2013 tarihinde açıldığına göre, yeni Tüzük ile getirilen ön şart kuralının eldeki dava bakımından uygulanabilmesi mümkün değildir. Hâl böyle olunca, Daire bozma kararında belirtildiği üzere araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir....” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 80 parsel sayılı taşınmaz bakımından davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, 6100 sayılı HMK’nin 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit davalarını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu"nun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; dava konusu 80 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil edilen 14.7.1950 tarihli ve 11 sıra nolu tapu kaydının getirtilmediği, kayıtta yer aldığı şekilde; “.... oğlu ..... ....” ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfusa kayıtlı olup olmadığının ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmadığı, kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının ve kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olup olmadığının zabıta aracılığıyla araştırılmadığı görülmektedir.
Hâl böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak talebe konu taşınmazın maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de; Tapu Sicili Tüzüğü"nün 28. maddesinde belirtildiği üzere, kütükte bulunması zorunlu olan bilgilerin; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasından ibaret olduğu gözetilmeksizin, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan doğum tarihi de yer alacak şekilde sicil kaydında düzeltime karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.