11. Hukuk Dairesi 2013/10065 E. , 2014/102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/03/2013 tarih ve 2012/618-2013/94 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketten hisselerini devrederek ayrılması nedeni ile şirket müdürlüğüne müvekkili ...."in getirildiğini, vergi dairesi tarafından müvekkili şirkete davalının sorumlu olduğu dönemlere ait 43.651,61 TL vergi ve cezasının tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin alacakların tahsili hakkındaki yasa gereğince şahsi mal varlığı ile sorumlu olduğundan dava konusu borcu ödediğini ileri sürerek, müvekkili tarafından ödenen 43.651,61 TL vergi borcu ve cezalarının davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, şirketten tahsil edilemeyen bir borç olmadığından müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin talep etmiş olduğu alacak miktarının bizzat davacı şirket tarafından ödendiği, 6183 sayılı yasanın 35 ve mükerrer 35. maddelerinin şirket tarafından amme alacağı ödenmediği takdirde ortakların ve kanuni temsilcinin sorumluluğunu öngördüğü, davacı şirketin ödemiş olduğu vergi borçları ile vergi cezaları nedeni ile 6183 sayılı yasanın 35 ve mükerrer 35. maddelerine dayanarak şirket ortakları ve şirket temsilcilerinden bir talepte bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Davalı vekilinin 10.05.2013 havale tarihli temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği ve temyiz harcının da yatırılmadığı, bu durumda süresinde usulünce yapılmış temyiz istemi bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin temyiz isteminin HUMK"nun 432/4 ncü maddesi uyarınca süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davacı şirket tarafından ödenen vergi borç ve cezalarının eski şirket ortağından rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dava, şirket tarafından açılmış olup dosya içeriğinden davacı şirketin dava tarihinden önce ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı, davanın her aşamasında nazara alınması gerektiğinden bu davanın görülebilmesi için her şeyden önce davacı şirketin ticaret siciline yeniden tescilinin sağlanması suretiyle tüzel kişiliğinin kazandırılması gerekmektedir. O halde mahkemece, davacı şirketin tüzel kişiliğini kazanması amacıyla davacıya ihya davası açması için uygun bir süre verilmesi, açılacak ihya davasının sonunda davacı şirketin ihyasına karar verilmesi halinde işbu davaya devam olunarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,alınmadığı anlaşılan 119,00 TL temyiz başvuru harcı ile 25,20 TL temyiz ilam harcının davalıdan alınmasına, 06/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.