Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14805
Karar No: 2019/1835

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/14805 Esas 2019/1835 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/14805 E.  ,  2019/1835 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Yörede 1991 yılında 3402 sayılı Kanuna göre yapılıp sonuçları 22/06/1992-22/07/1992 tarihleri arasında ilan edilen tesis kadastrosunda çekişmeli ... ili, ... ilçesi 137 ada 288 parsel sayılı taşınmaz çalılık ve hali arazi niteliğinde arazi ... mevkili 1981 tarihli 4 nolu vergi kaydı uygulanarak, edinme sebebinde 137 ada 69 ve 288 nolu parsellerin evvelce bir bütün halinde ... oğlu ... ...’na ceddinden intikalen ve taksimen gelen malı olduğu, 20 yılı aşkın süre nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyet bulunduğu halde 288 nolu parselin zilyetliğini terk ettiği, taşınmazın çalılık halinde olduğu, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri koşullarının oluşmadığından bahisle Hazine adına tespit edilmiş, itirazsız kesinleşme üzerine Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
    Davacılar vekili, 19/07/2002 tarihli dava dilekçesiyle, taşınmazın davacılar adına tespit ve tescil edilen 137 ada 69 sayılı parselle bir bütün olduğunu, davacılara önceki maliki ... ... tarafından hibe yoluyla devredildiğini, taşınmazda 50 yılı aşkın bir zamandan beri zilyetliğin bila fasıla niza devam ettiğini, davacılar yararına eklemeli kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluştuğunu ileri sürerek taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptaliyle 2/3’nün davacı ..., 1/3’nün Gülsüm adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiyle dava açmıştır.
    Davalı Hazine vekili, dava konusu parselin öncesi itibariyle olağanüstü zamanaşımı ve zilyedlikle kazanılamayacak özel mülkiyete konu olamayacak Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunu, çamlık-çalılık niteliğiyle Hazine adına tespit edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06/07/2006 gün ve 2006/4279-4788 E. K. sayılı ilâmıyla; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Kadastro tutanağında dava konusu parselin önceki malik ... ... tarafından terk edildiği ve çalılıkla kaplı olduğu açıklandığı halde, mahkemece bu husus üzerinde durulmamış, terk edilip edilmediği, edilmişse kaç yıl önce terk edildiği belirlenememiştir. Diğer yönden, bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliğinin belirlenmesi bakımından komşu parsellere ait kadastro tutanakları, dayanak belgeler ve hüküm dosyalarının getirtilip nazara alınması gerekir. Sınırda yer alan 37 ve 116 sayılı parsellerin hükmen tescil edildikleri yazılı olup bu belgelerde getirtilmemiştir. Taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünden yapılan inceleme ve bilirkişinin raporuda noksandır. Raporun içeriğinde incelemenin 363 sayılı parsel üzerinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Rapor bütünüyle incelendiğinde parsel numarasıyla dava dosyasının numarasının karıştırıldığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Ne var ki, açıklamaların 363 sayılı parsel üzerinde yapıldığı açıklandığına göre bu
    hususta duraksama hasıl olmuştur. Bu yön gözönünde tutularak taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman sınırlandırma çalışmalarına ait belgelerin eksiksiz olarak getirtilmesi, mahalli, teknik ve ormancı bilirkişiler aracılığıyla yukarıda belirtilen esasları karşılayacak şekilde araştırma ve inceleme yapılması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilâmına uyulduktan sonra davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın 2/3 hissesinin ... kızı ..., 1/3 hissesinin ... kızı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10/02/2014 tarihli ve 2013/10432-2014/1580 E. K. sayılı kararıyla bozmaya uyulmasına rağmen, bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmediği belirtilerek yöntemine uygun şekilde orman araştırması ve zilyetlik araştırması yapılması, zilyetliğin terk edilip edilmediğinin değerlendirilmesi gereklerine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde davanın kabülü ile dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile 2/3 hissesinin davacı ... 1/3 hissesinin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastrodan önceki zilyetlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1965 ve 1966 yıllarında seri bazda yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ile 1985 yılında evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 2896 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ile evvelce sınırlandırması yapılmış olup da, herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu ile 2/B madde uygulamaları yapılmış ve kesinleşmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, dava zilyetlik nedenine dayalı olduğuna, uzman orman bilirkişi tarafından yörede yapılan orman kadastrosuna ilişkin tahdit haritası ile tutanakların yöntemince uygulanması neticesinde taşınmazın orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığının belirlendiğine göre, uyuşmazlık dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden olup olmadığı ile taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının olulup oluşmadığı konusunda toplanmaktadır. Her iki bozma kararında da zilyetlik araştırmasının yöntemince yapılması gereğine değinildiği halde bu araştırma gereği gibi yapılmamıştır. Çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının edinme sebebinde kadastro tespitinden önce zilyetliğin terk edildiği, bu nedenle 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerinde yazılı koşulların oluşmadığından bahisle taşınmazın hazine adına tespit edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 25.01.2016 tarihinde mahallinde keşif yapılmış, dinlenen mahalli bilirkişi taşınmazın intikalini anlattıktan sonra “son 20 yıla kadar burada hep tarım yapıldı, turizm arttıktan sonra son 20 yıldır tarım yapılmıyor” şeklinde beyanda bulunmuştur. Buna göre taşınmazın 1991 yılına kadar kullanılan yerlerden olması gerekmektedir. Müşterek bilirkişi raporunda 1250,62 m2 yüzölçümlü taşınmaz içerisinde bir adet 25-30 yaşlarında kızılçam ağacı, bir adet kocayemiş ağacı ile 10-12 yaşlarında 7 adet zeytin ağaçları ve deliceler bulunduğu, batı-doğu istikametinde artan %30-40 eğimli olduğu, laboratuvar sonuçlarına göre keşif tarihinden yaklaşık 40-50 yıl önce orman vasfını yitirdiği, üzerinde kültür bitkilerinin olduğu, raporda ayrıntılı bir şekilde açıklanan veriler doğrultusunda taşınmazın önceleri ekonomik kazanım sağlaması açısından ve araziye yapılan masraflar ve yoğun emek harcanması gözetilerek bahçe tarımına elverişli hale getirildiği, imar ihya edildiği, kültür arazisi niteliğine dönüştürüldüğü, mera vasfında olmadığı kanısına varıldığı belirtilmekle birlikte, tespit tarihinden keşif tarihine kadar 26 yıl geçtiği, tespitte ise zilyetliğin terk edildiği, zilyetlik şartlarının oluşmadığının açıklandığı nazara alındığında, bozma kararında da zilyetlik varsa terk edilip edilmediğinin araştırılması gereğine değinildiği de gözetildiğinde anılan tespitler kadastro
    tespitinden geriye doğru zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığını belirleyici
    değildir, kadastrodan önceki zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu hususunda duraksama olmuştur. Ayrıca gerçeğin bir görüntüsü olan, inceleme ve uygulamada kullandığı belirtilen 1938 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın çalılık olduğu, 1964 yılında batı kısmında münferit ağaç olan açıklık alan olduğu, 1972 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarında da benzer olduğu belirtilmekle birlikte anılan tarihlerde taşınmazın zilyetliğe konu edilip edilmediği izah edilmediğinden bu araştırma da eksik ve yetersiz olup, hüküm kurmaya yeterli değildir.
    O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yöreye ait 1950 ile 1972 yılları arasındaki tüm hava fotoğrafları ve bunlardan üretilen memleket haritaları ile varsa belirtilen tarih aralığına ait tüm ortofoto haritaları getirtilerek, bundan sonra mahallinde önceki keşiflerde görev almayan halen bakanlık ve bağlı birimlerinde görev yapmayan toprak konusunda uzman bir ziraat mühendisi, iki harita - jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve bir harita mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız mahalli bilirkişiler ve tarafların gösterdiği tanıkların tümü hazır olduğu hâlde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, zilyetliğin türü, zilyetliğin terk edilip edilmediği, zilyetliğe konu edilip de zilyetlik terk edilmiş ise ne zaman terk edildiği, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi hâlinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, harita mühendisi bilirkişiden keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı, getirtilen belgeler dava konusu taşınmazlarla birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; dosyada bulunan bilirkişi raporlarından uygulama ve araştırmada kullanıldığı anlaşılan 1938, 1964 ve 1972 tarihli hava fotoğrafı ile getirtilen hava fotoğrafları ve ortofoto haritalarının ölçekleri kadasrto paftası ölçeğine, kadastro paftası ölçeği de bu belgelerin ölçeğine çevrilip çakıştırıldıktan sonra, çekişmeli taşınmaz komşularıyla birlikte bu harita ve hava fotoğraflarında gösterilmeli, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, üzerindeki bitki örtüsü, belirtilen tarihlerde kullanım bulunup bulunmadığı, tasarruf sınırlarının olup olmadığı, tasarruf sınırları var ise komşu taşınmazların kullanımından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, belirli bir süre kullanım olupta zilyetlik terk edilmişse ne zaman terk edildiği belirlenmeli, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsü (özellikle bitkilerin aşı yaşları), zilyetlik terk edilmiş ise ne zamandan beri kullanılmadığını ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını da içerir, önceki bilirkişinin esas ve ek bilirkişi raporlarını irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, uzman orman ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişilerden tüm hava fotoğraflarının (özellikle iktisaba elverişli en yakın tarih olan 1972 yılı hava fotoğrafı) stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, mümkün olduğu takdirde belirtilen tarihlerde kullanılan yerlerden olup olmadığını, tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığını belirtir şekilde rapor alınmalı, böylece tespit tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olup olmadığına ilişkin olarak tüm deliller değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi