Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/585
Karar No: 2018/680

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/585 Esas 2018/680 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/585 E.  ,  2018/680 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Sulh Ceza
    Günü : 13.03.2014
    Sayısı : 72-266


    Sanık ..."ın hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan 5237 sayılı TCK’nın 292/1, 53 ve 58/6. maddeleri uyarınca 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Kocaeli (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 13.03.2014 tarihli ve 72-266 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesince 24.11.2016 tarih ve 4994-5996 sayı ile;
    "Hazır edilmeyen sanığın duruşmaya katılma talebinin olmaması, ayrıca teslim olmadığını ifade eden ve yakalama ile savunması alınan sanık hakkında TCK"nın 293. maddesinin uygulanamayacağı hususları gözetilerek tebliğnamedeki 1. ve 2. bentlerdeki bozma düşüncelerine iştirak edilmemiş,
    Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararının TCK"nın 53. maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür." açıklamalarıyla onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.02.2017 tarih ve 167834 sayı ile;
    “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 36. maddesi ile "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılama hakkına sahiptir." ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6/3. maddesi ile "Adil yargılanma hakkı: ...Bir suç isnat edilen herkes, en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
    (a) Kendisine yöneltilen suçlamanın mahiyeti ve nedeni hakkında, derhal, anlayabileceği dilde ve ayrıntılı olarak bilgilendirilmiş olmak;
    (b) Savunmasını hazırlamak için yeterli zamana ve olanaklara sahip olmak;
    (c) Bizzat ya da kendi seçtiği bir yasal yardımcı/(savunmanı) yoluyla savunmasını yapmak ya da, yasal yardım almak için yeterli ödeme gücüne sahip değil ise, bu yardımın, adaletin yararının gerektirmesi halinde, kendisine ücretsiz olarak sağlanması;
    (d) Aleyhine olan tanıkları sorguya çekmek ya da çektirmek ve kendi lehine olan tanıkların, aleyhine olan tanıklarla aynı koşullar çerçevesinde, hazır bulunmalarını ve sorgulanmalarını sağlamak;
    ..." şeklindeki düzenlemeler ile adil yargılanma ve savunma hakkını güvence altına almıştır.
    CMK"nın 196/1. maddesi "(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir." şeklinde düzenleme ile asıl olanın sanığın duruşmalarda hazır edilmesi olduğunu, istisnasının sanığın kendisinin veya müdafiinin isteği ile duruşmadan bağışık tutulması hâli olduğunu düzenlemiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi makul sürede adil bir yargılanmayı mahkemelere ödev, talep edenlere de bir hak olarak öngörmüştür.
    Kocaeli (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sırasında mahkeme huzuruna getirilemeyen sanık hakkında savunmasının alınmasının temini için yakalama emri çıkarıldığı, bu emrin infaz için sanığın 20.02.2014 günü mahkeme huzuruna çıkarıldığı ve savunmasının alındığı, sanığa duruşmadan bağışık tutulma talebi olup olmadığının sorulmadığı, sanığın da bu yönde bir beyanının olmadığı somut olayda; hükümlü iken kaçan sanığın bu nedenle yakalandığında ceza infaz kurumuna alındığının yerel mahkemece bilinmesi gerektiği, nitekim sanığa gerekçeli kararın ceza infaz kurumunda tebliğ edildiği, yargılamayı yapan yerel mahkemenin yargı çevresi içindeki ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan sanığın, duruşmada hazır edilmesi için ayrıca bir talepte bulunması gerekmediği, yasal düzenleme gereği aksi yönde bir talebi olursa onu mahkemeye bildirmesi gerektiği hâlde, duruşmadan bağışık tutulma talebi olmayan sanığın yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulmasının sanığın Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile korunan savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
    Hüküm tarihinde davanın görüldüğü mahkemenin yargı çevresi içinde bulunan bir ceza infaz kurumunda hükümlü olan sanığın, hükmün tefhim edildiği oturumda hazır edilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığı” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 09.03.2017 tarih ve 641-1050 sayı ile, itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, yargılama aşamasında başka bir suçtan hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan ve duruşmadan bağışık tutulma isteği bulunmayan sanığın, duruşmaya katılımı sağlanmadan hüküm verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 24.01.2014 tarihli iddianamesi ile başka suçtan hükümlü olarak Kocaeli C Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda bulunan sanık ..."ın, Kocaeli Açık Ceza İnfaz Kurumu"na sevki esnasında firar ettiği iddiasıyla hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan TCK"nın 292. maddesinin birinci fıkrası gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
    Yerel Mahkemece sanık hakkında CMK"nın 98. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca düzenlenen yakalama emri üzerine 20.02.2014 tarihinde yakalanan sanığın sorgusunun, aynı tarihli oturumda yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirildiği, ancak sorgu sırasında sanığa duruşmadan bağışık tutulmak isteyip istemediğinin sorulmadığı, sanığın da duruşmadan bağışık tutulmak istediği yönünde herhangi bir beyanının bulunmadığı, 13.03.2014 tarihli oturumda da sanığın yokluğunda devam eden duruşmanın bitirilerek hüküm kurulduğu,
    Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden sanık ..."ın hükümlülük bilgilerinin incelenmesinde, sanığın sorgusunun yapıldığı 20.02.2014 tarihinde, hükümlü olup kaçması nedeniyle infazı kesintiye uğrayan başka suça ilişkin cezanın infazı için Kocaeli C Tipi Ceza İnfaz Kurumuna alındığı, Yerel Mahkemece hükmün kurulduğu 13.03.2014 tarihinde de sanığın aynı ceza infaz kurumunda bulunduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir”,
    194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir”,
    195. maddede; “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır”,
    200. maddenin birinci fıkrasında; “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir”,
    204. maddesinde “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır”
    Şeklinde gösterilmiştir.
    Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı CMK"nın196. maddesi ise;
    “(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
    (2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
    (3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
    (4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
    (5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
    (6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir” şeklinde iken 25.08.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin 147. maddesi ile anılan maddenin dördüncü fıkrası; "Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir." şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun"un 142. maddesiyle kanunlaşmıştır.
    Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafisinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
    Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutuk evine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
    Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hâli bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, bununla birlikte sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususu da aynı Kanun maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
    Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra kabul etmesi halinde istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
    Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulması üzerine duruşmadan bağışık tutulmak istemediğini belirtmesine rağmen istinabe ile alınan ifadesiyle yetinilmesi savunma hakkının sınırlanması sonucunu doğuracaktır.
    Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
    Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir inisiyatifinin olmadığının kabulü halinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir.
    Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Şubat 1985 tarihli Colozza ve Rubinat/İtalya ile 25 Kasım 1997 tarihli Zana/Türkiye kararlarında, sözleşmeyle garanti altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, ancak bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceğine dikkat çekilmiş olup, sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça belirtmesiyle mümkün olacaktır.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 03.04.2018 tarihli ve 851-144 ile 31.01.2017 tarihli ve 449-32 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın, hükmün açıklandığı 13.03.2014 tarihli son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılamaya devam edilerek mâhkumiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, diğer yönleri incelenmeyen hükmün saptanan bu usulü nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24.11.2016 tarihli ve 4994-5996 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Kocaeli (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.03.2014 tarihli ve 72-266 sayılı hükmünün, öncelikle saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi