19. Hukuk Dairesi 2014/8394 E. , 2014/11447 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2013/104-2014/33
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkili şirketin davadışı G... Ltd. Şti" nin eski ortağı olduğunu, bu şirkete ortak olunan dönemde müvekkili şirket ve yetkilisi bulunan diğer müvekkili U.. Ç.." un davalı bankadan kullanılacak kredilere kefil olduğunu, 28.05.2010 tarihinde davalı bankaya çekilen ihtarla kefaletin sona erdiği bildirilip 11.06.2010" da davalıya tebliğ olunarak müvekkillerinin hiçbir sorumluluğu kalmadığı halde, davalı bankanın 2007 yılında müvekkillerinden vadesi boş biçimde teminat olarak aldığı senedin 11.02.2013 tarihini atmak suretiyle müvekkilleri aleyhine takibe konu yaptığını, oysa kefalet ilişkisini sona erdiren müvekkillerinin bonodan dolayı bir sorumlulukları bulunmadığını, bankanın sonradan dava dışı şirkete krediler kullandırıldığını ve kredi alacağını müvekkillerinden tahsilinin yasal dayanağı bulunmadığını belirterek, icra dosyası nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitiyle, % 20 oranında tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında icra dosyasına ödeme yapıldığı bildirilerek istirdat talebinde bulunulmuştur.
Davalı vekili, müvekkili banka ile davadışı G... Ltd. Şti. arasında akdolunan 19.04.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacıların da kefil olarak yer aldığını ve bu kefaletin süresiz olduğunu, davacılar tarafından ihtar keşide edilmesinin hukuki bir geçerliliği bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuş ve % 20 oranında tazminatın davacılardan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davacılar tarafından davalı bankaya çekilen ihtarnamenin davalıya tebliğinden önce doğmuş borçları için davacıların kefalet sorumluluğunun bulunduğunu, somut olayda ise dava tarihi itibariyle TBK hükümleri uygulanması gerektiğinden ihtar tebliğ tarihi olan 11.06.2010 tarihinden sonra oluşan banka alacağından davacıların sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibi nedeniyle davacıların davalıya borçlu bulunmadığının tesbitine, koşulları oluşmadığından davacı tarafından tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, davacıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları dava konusu genel kredi sözleşmesi nedeniyle davalı bankaya teminat amacıyla verdikleri bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tesbiti istemine ilişkindir.
Davacıların davalı bankaya çektikleri ihtarla kefaletten vazgeçtiklerine dair iradelerini tek taraflı olarak bankaya iletmeleri kefalet sözleşmesinin sona ermesini gerektirmez. Kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihte 818 sayılı BK. Hükümleri gözetildiğinde kefalet geçerli olup somut olayda 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece teminat kapsamındaki bononun teminat miktarının dava tarihi itibariyle ne kadar olduğu banka kayıtları üzerinde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak tarafların önceki rapora itirazları da değerlendirilerek alacak-borç durumunun tespiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.