22. Hukuk Dairesi 2014/33184 E. , 2016/2677 K.
"İçtihat Metni"Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenin yurt dışında bulunan şantiyesinde çalıştığını, sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette iddia edilen kadar çalışmasının bulunmadığını, çalıştığı süreye ilişkin olarak tüm işçilik alacaklarının ödendiği beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya dava konusu alacaklar ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca halen yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır.
Somut olayda, davalı vekilince dosyaya yabancı dilde hazırlanmış ibranameler ve imzalı bordrolar sunulmuş, ibranamelerin üzerinde yazılı miktardaki işçilik alacaklarının ödendiği savunulmuştur. Mahkemece, ibranamelerin maktu nitelikte olduğu, miktar ihtiva etmediği, ibranameyi destekleyen dekontlar bulunmadığı gerekçesi ile anılan ibranamelere itibar edilmemiştir. Söz konusu belge içeriklerinde rakamlar yer almaktadır. Mahkemece, davacı asilin yargılama aşamasında sunulan ve nazara alınması gerekli belgelerde, belirtilen rakamlarda ödemelerin yapılıp yapılmadığına dair beyanı alınmalıdır. Neticeye göre, dosya kapsamı bir değerlendirmeye tabi tutularak, gerekirse ek bilirkişi raporu alınmasıyla sonuca gidilmelidir.
3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların ispatı açısından da geçerlidir.
Mahkemece hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda davacının fazla mesai ücretinin, davalının zamanaşımı def"i dikkate alınarak tanık beyanına göre 14.02.2008-23.12.2010 tarihleri arasında haftada oniki saat fazla çalıştığı kabulü ile hesaplandığı anlaşılmıştır.
Fazla çalışma ve genel tatil günü çalışmasının ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtlarının bulunmadığı, davacının fazla çalışma ve genel tatil günü çalışmalarının tanık beyanına göre tespit edildiği, beyanı esas alınan davacı tanığı ...."in davalı işyerinde 2009 yılına kadar davacı ile birlikte çalıştığını beyan ettiği, tanığın davacı ile birlikte çalıştığı süre dikkate alındığında, davacının çalışma süresinin tamamında çalışma düzenini bilebilecek durumda olmadığı anlaşılmaktadır.
Yine davalının ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def"inde bulunduğu buna göre davacının 30.01.2009 öncesi fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının dava dilekçesi ile talep edilen miktarı aşan kısmının zamanaşımına uğradığı görülmektedir.
Davacının fazla çalışma ve genel tatil günü çalışmalarını tanıkla birlikte çalıştığı süre ile sınırlı olarak ispatladığı ve 30.01.2009 öncesi fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının dava dilekçesi ile talep edilen miktarı aşan kısmının zamanaşımına uğradığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesaplanması hatalı olmuştur.
4-Davacının Ankara 19. İş Mahkemesi 2013/1276 esaslı dosyasında tanık olarak dinlendiği sırada aylık 2300 ABD Doları ücretle çalıştığını beyan ettiği mahkemece davacının ücretine ilişkin beyanı dikkate alınmaksızın davacı tanık beyanlarına göre kabul edilen ücrete göre karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.