(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2009/5731 E. , 2010/5199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 20.01.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 10 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Manevi tazminatın takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak maddi tazminata ilişkin kurulan hüküm aşağıdaki gerekçelerle doğru görülmemiştir.
Davacının hesaplanan gerçek maddi zararından davanın niteliği gereği Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanan gelirin peşin sermaye değeri düşülerek karşılanmayan maddi zararın belirlenmesi gerekir.
506 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde (5510 sayılı Yasa 19. madde) iş kazası sonucu meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış olan sigortalılara sürekli iş göremezlik gelirinin bağlanacağı, aynı Yasa’nın 73. maddesinde de (5510 sayılı Yasa 81. madde) tarifesine göre tespit edilecek iş kazaları sigorta priminin tamamının işverenler tarafından ödeneceği belirtilmiştir. Primin ödenmesinde sigortalının herhangi bir katkısı söz konusu değildir. Bu özelliği göz önünde tutulduğunda, iş kazası sigortasından bağlanan gelirin maddi zararın sigorta primleri işverenden alınmak suretiyle Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmak amacına yönelik bir ödeme niteliğinde olduğu sonucuna varılır. Bu nedenle söz konusu gelir, işverenin genel hükümlere göre sorumlu olduğu tazminat kavramı içinde yer alır. İş kazası sonucu oluşan zararın giderilmesi istemine ilişkin olarak açılan tazminat davaları nitelikçe sigorta tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemini amaçlamaktadır. Bu durumda zarar hesabının Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanan gelirin hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan artışlar nazara alınarak hesaplanan tüm peşin sermaye değeri düşülmek suretiyle yapılması gerektiği ortadadır.
Somut olayda; bilirkişi raporu ile % 50 işveren kusuru ve % 10 sürekli iş göremezlik oranına göre asgari ücretin 1,596 katı ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucu 13.934,55 TL maddi zarar bulunduğu, bu miktardan Kurum tarafından davacıya bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri olarak belirlenen 10.116,04 TL den davanın % 50 kusur oranına düşen 5.058,02 TL düşülerek bulunan 8.876,53 TL maddi tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
Yapılacak iş; 4447 sayılı Yasa’nın 16. maddesi ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 38. madde gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan artışlara göre hesaplanan tüm peşin sermaye değerini Kurumdan sormak ve bildirilen miktarı, yeni bir hesap raporu alınarak hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan ücret artışları nazara alınarak hesaplanan tazminattan en son peşin sermaye değerinden kusur indirimi yapılmaksızın indirmek suretiyle ilk kararı davacının temyiz etmediği de gözetilerek davacının karşılanmayan maddi zararını belirleyip talep nazara alınarak sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı şekilde kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı şirket vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.