Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık ile mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Olay gecesi sanığın sevk ve idaresindeki aracı ile yakıt almak için geldiği petrol istasyonunda aldığı yakıtın parasını ödemeden geri geri seyrederken park halinde bulunan tıra çarptığı, akabinde olay yerinden ayrılarak saat 22.05 sıralarında aracı ile seyir halinde iken park halinde olan başka bir araca çarpmak suretiyle çok kısa aralıklarla ikinci kez maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, aynı gece saat 22.31 de yapılan ölçümde 2.51 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında çok kısa zaman aralığı ile aynı suçu birden fazla işlediği anlaşılmakla; sanık hakkında TCK"nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına ilişkin Mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki (1) numaralı bozma öneren görüşe; yine sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen bozma ilamı öncesi yapılan yargılama sırasında ek savunma hakkı alınmış olduğundan tebliğnamedeki (2) numaralı bozma öneren görüşe; 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 100. maddesiyle CMK"nın 324/4. maddesinde eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.” şeklindeki cümle ile yargılama giderlerinin tahsili bakımından 6183 sayılı Kanunun 106. maddesine atıfta bulunulduğu, anılan maddede “Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir. Bakanlar Kurulu, bu tutarları topluca veya ayrı ayrı on katına kadar artırmaya yetkilidir” düzenlemesine yer verildiği, incelemeye konu dosyada, hükmün kesinleşmesine kadar yapılan harcamaların tamamının yargılama giderleri kapsamında olması, dosyanın Yargıtay"a gönderilmesi için yapılan giderin henüz hesaplanmamış olması ve bu giderin hesaplanmasından sonra ortaya çıkan bakiyenin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde hazine üzerinde bırakılabilmesi, bu hususun infaz aşamasında değerlendirilmesinin mümkün olması nedeniyle, yargılama giderinin sanığa yükletilmesi düzelterek onama konusu yapılmamış olup, tebliğnamede bu yönden bozma öneren (3) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir nedene dayanmayan; mahalli Cumhuriyet Savcısı"nın zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA; 28.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.