Esas No: 2017/2972
Karar No: 2017/8044
Karar Tarihi: 19.06.2017
Çevrenin kasten kirletilmesi - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/2972 Esas 2017/8044 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çevrenin kasten kirletilmesi
HÜKÜMLER : Beraat, mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Genel İlkeler:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56/1. maddesine göre herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında getirilen düzenleme ile de çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek gerek Devlete gerekse vatandaşlara ödev olarak yüklenmiştir. Anayasada yer alan bu ilkeler 2872 sayılı Çevre Kanunu"nun 3/a maddesinde de benzer biçimde düzenlenmiştir. Buna göre; gerçek ya da tüzel kişi olarak herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup, alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdür. Bu bağlamda, “kamu sağlığını ve çevreyi koruma” prensibi Türk Ceza Kanunu’nun birinci maddesinde Kanun’un amaçlarından birisi olarak öngörülmüş, ayrıca “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı” başta bu Kanunun 181 ilâ 184. maddeleri olmak üzere, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda ve diğer bir kısım mevzuatta koruma altına alınmış, çevreyi kirletme eylemi farklı suç ve kabahat türleri ile yaptırıma bağlanmıştır.
Türk Ceza Kanununun 181. maddesinin birinci fıkrasında suç olarak düzenlenen atık veya artıklarla çevrenin kasten kirletilmesi fiili, kanunlarda belirtilen teknik usullere aykırı olarak, çevreye zarar verecek şekilde atık veya artıkların alıcı ortamlar olan toprak, su ve havaya kasten verilmesidir. Buna göre suç, atık veya artıkların teknik usullere aykırı olarak bir defa alıcı ortama verilmesiyle oluşacaktır.
Fıkrada sözü edilen “ilgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırılık” hali; 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu, 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu gibi kanunların, kapsadıkları alanlarla ilgili olarak “çevreyi kirletmeme” ilkesi gereğince çerçeve olarak benimsedikleri düzenlemelere dayanılarak oluşturulan yönetmeliklerde açıklanan ve somut olayın özelliklerine göre değerlendirilecek olan, arıtma, depolama, imha etme, taşıma, koruma, alıcı ortama verme, uzaklaştırma gibi hususlar bakımından öngörülen yükümlülüklere aykırı davranmayı ifade etmektedir.
“Çevreyi kirletmeme” prensibi ise genel olarak 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “Kirletme Yasağı” kenar başlıklı 8. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Her türlü atık ve artığı çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.
Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle, kirlenmenin meydana geldiği hallerde ise kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.”
Yine aynı Kanunun “Tanımlar” kenar başlıklı 2. maddesine göre atık, herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü madde, alıcı ortam ise hava, su, toprak ortamları ve bu ortamlarla ilişkili ekosistemlerdir. Mevzuatımızda tanımı bulunmayan “artık” ise; öğretideki düşüncelerden de yararlanılarak, bir maddenin tüketimi, kullanımı ya da harcanmasından sonra artan, geriye kalan kısım olarak tanımlanabilir.
Türk Ceza Kanununun “çevreyi kasten kirletme” suçunu düzenleyen 181/1, “taksirle kirletme” suçunu düzenleyen 182/1 ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8. maddelerinde suçun unsuru olarak kabul edilen “çevreye zarar verecek şekilde” kavramı ise, “gerçekleşen somut bir zararı” değil, “zarar vermeye elverişliliği, zarar ihtimalini” anlatmaktadır. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere atık veya artığın; kasten su, hava ve toprak şeklinde gruplandırılan alıcı ortama ya da bu ortamlarla ilişkili ekosistemlerden birine verilmesi ile suç oluşacaktır. Çevrenin kasten kirletilmesi, kanunda tehlike suçu olarak düzenlenmiştir. Zararın gerçekleşmesi, bu suçta unsur olmadığı gibi cezalandırma şartı da değildir.
Öte yandan atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi hali TCK"nın 181. maddesinin 3. fıkrasında, bunların insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek etkilerinin olması ise aynı maddenin 4. fıkrasında cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller olarak düzenlenmiştir.
II – Yargılamaya Konu Olayda Uygulanacak Mevzuat ve Düzenleyici İşlemler:
2872 sayılı Kanunun ek 1/a maddesi “Toprağın korunmasına ve kirliliğinin önlenmesine, giderilmesine ilişkin usûl ve esaslar ilgili kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir” hükmünü içermektedir. Aynı Kanun’un 20. maddesinin (j) bendine göre Kanunda ve yönetmelikte öngörülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya gerekli önlemleri almadan atıkları toprağa vermek yaptırım gerektiren bir eylem olarak tanımlanmıştır.
Alıcı ortam olan toprağın kirlenmesinin önlenmesi, kirliliğin giderilmesi, arıtma çamurlarının ve kompostun toprakta kullanımında gerekli tedbirlerin alınması esaslarını sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde ortaya koymak amacıyla önce 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8. maddesine istinaden 31.05.2005 tarihli Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. 08.06.2010 tarihinde ise aynı amaçlar için bu kez 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ek 1/a maddesine dayanılarak Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik kabul edilerek uygulamaya konulmuş ve 2005 tarihli Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
2005 tarihli Yönetmeliğin 7/a, 2010 tarihli Yönetmeliğin ise 6/b maddesiyle, genel ilke olarak her türlü atık ve artığın, Çevre Kanunu ve ilgili mevzuatta belirlenen standart ve yöntemlere aykırı olarak ve toprağa zarar verecek şekilde, doğrudan veya dolaylı biçimde toprağa verilmesi, depolanması gibi faaliyetlerde bulunmak yasaklanmıştır.
Her iki Yönetmelik de, “Tanımlar” kenar başlıklı 4. maddelerinde atık tanımı yapmak suretiyle, toprağı kirleten ya da kirletme ihtimali bulunan atıkların neler olduğunu belirlemiştir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, bu iki Yönetmeliğin, atıkların çeşitlendirilmesi ve sınıflandırılmasına ilişkin düzenlemelerinde farklılıklar bulunmaktadır. Bu bağlamda;
A) 2005 tarihli Yönetmelik, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 3., Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 3., Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 4., Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 4. maddelerinde atık olarak tanımlanmış unsurları toprak kirliliğine neden olacak atıklar olarak kabul etmiştir.
B) 2010 tarihli Yönetmelik ise “Tanımlar” kenar başlıklı 4. maddenin;
a) 4/(b) bendindeki düzenleme ile 05.07.2008 tarihli Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin EK-1’inde yer alan sınıflardaki maddeleri,
b) 4/(n) bendindeki düzenleme ile kendi ekindeki Ek-1 listesinde yer verilen maddeleri,
c) 4/(z/ğğ) bendindeki düzenleme ile Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin Ek IV listesinde (A) ve (M) ile işaretlenmiş atıklarla, Ek-III/B’de yer alan eşik konsantrasyonu üzerinde değere sahip olan atıkları,
d) 4/(z/hh) bendindeki düzenleme ile Tehlikeli Maddelerin ve Müstahzarların Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve Etiketlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (II) bendinde tanımlanan tehlikeli maddeler ve müstahzarlar ile Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 3. maddesinde yer alan tehlikeli maddeler tanımına giren tüm maddeleri,
Toprağı kirleten ya da kirletme ihtimali olan atık olarak kabul etmiş, (u) bendindeki düzenleme ile de kendi eklerinden olan Ek-2 Tablo 2’de yer alan faaliyetleri potansiyel kirletici faaliyetler olarak belirlemiştir.
2005 tarihli Yönetmeliğin 4. maddesinde stabilize arıtma çamurunun; “Fermente edilebilirliğini ve kullanımından kaynaklanan sağlık tehlikelerini önemli ölçüde azaltmak üzere, biyolojik, kimyasal ya da ısıl işlemden, uzun süreli depolama ya da diğer uygun işlemlerden geçirilmiş arıtma çamurları” olduğu ifade edilmiş, 10 ilâ 13. maddelerinde bunların toprakta kullanım koşulları belirlenmiştir. Yine 4. maddedeki tanımlamaya göre “ham çamur”; “evsel ya da kentsel atıksuları işleyen arıtma tesislerinden ve evsel ve kentsel atıksulara benzeyen bileşimdeki atıksuları arıtan diğer arıtma tesislerinden gelen arıtma çamurları, fosseptik tanklarından ve evsel ya da kentsel atıksuları arıtmak için kullanılan diğer tesislerden gelen arıtma çamurları ve bunların dışındaki diğer arıtma tesislerinden gelen arıtma çamurları” olup, bunların toprakta kullanımı da 12. maddedeki düzenleme ile yasaklanmıştır.
Doğrudan toprağın korunmasına ve kirliliğinin önlenmesine hizmet eden bu yönetmeliklerin yanısıra, “atıkların oluşumundan bertarafına kadar çevre ve insan sağlığına zarar vermeden yönetimlerinin sağlanmasına yönelik esasları” belirleyen 2008 tarihli Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik ile “Her türlü atık ve artığın çevreye zarar verecek şekilde doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi, depolanması, taşınması vb faaliyetleri düzenleyen” 1991 tarihli Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin de toprak kirliliğine ilişkin yasaklamalarına değinmek gerekir.
05.07.2008 tarihinden itibaren yürürlükte olan Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 4/a ve 6. maddelerine göre, Yönetmeliğin EK-I listesinde yer alan sınıflandırılmış atıkların, toprağa, denizlere, göllere, akarsulara ve benzeri alıcı ortamlara dökülmesi, dolgu yapılması yasaktır. Anılan Yönetmeliğin EK-I listesinde yer alan sınıflandırılmış atıklar, 08.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmeliğin 4/b maddesinde de toprağı kirleten/kirletme ihtimali bulunan atık olarak benimsenmiştir. Dolayısıyla 05.07.2008 tarihinden itibaren Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin EK-I listesinde yer verilen atıklar, toprağı kirleten/kirletme ihtimali bulunan atıklar olarak kabul edilmelidir.
Öte yandan, 1991 tarihli Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 18. maddesi, “evsel ve evsel nitelikli endüstriyel atıksuların, fiziksel, kimyasal ve biyolojik işlemleri sonucunda ortaya çıkan, suyu alınmış, kurutulmuş çamuru” ifade eden ve katı atık sınıfında kabul edilen “arıtma çamurunun”, denizlere, göllere ve benzeri alıcı ortamlara, caddelere, ormanlara ve çevrenin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olacak yerlere dökülmesini yasaklamıştır.
Görüleceği üzere; toprak kirliliğine ilişkin 2005 ve 2010 tarihli yönetmeliklerin her ikisi de, Çevre Kanunu ve ilgili mevzuatta belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak toprağı kirleten ya da kirletme ihtimali bulunan her türlü atık ve artığın doğrudan toprağa verilmesini yasaklamakla birlikte, toprağı kirleten ya da kirletme ihtimali bulunan atıkların çeşitlendirilmesi ve sınıflandırılması hususunda farklı düzenlemelere yer vermiştir.
Bu durumda, alıcı ortamlardan toprağa verilmesi suç oluşturacak olan atığın, 1991 tarihli Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında bulunması, bu kapsamda değilse;
A) 2005 tarihli Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nin yürürlüğe girme tarihi olan 31.05.2005 ile Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin yürürlüğe girme tarihi olan 05.07.2008 tarihleri arasında gerçekleşen eylemler bakımından, 2005 tarihli Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinin 4. maddesinde diğer Yönetmeliklere atıf suretiyle belirlenen atıklardan olması,
B) Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 05.07.2008 tarihinde yürürlüğe girmesi, 2010 tarihli Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmeliğin anılan yönetmeliğe yollama yapmış olması ve 08.06.2010 tarihinde yürürlüğe girmesi dikkate alındığında, 05.07.2008 ile 08.06.2010 tarihleri arasında işlenen eylemler yönünden Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin Ek-1 listesinde belirtilen atık türlerinden olması,
C) 2010 tarihli Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmeliğin 08.06.2010 tarihinde yürürlüğe girmesi, toprağı kirleten, kirletme ihtimali bulunan atıklara ilişkin önceki yönetmelikten farklı nitelikte atık gruplarını oluşturması nedeniyle de 08.06.2010 tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından, 4/b maddesinde bahsedilen kirletici unsurlara ilaveten, atığın;
- (n) bendi ile kendi ekindeki Ek-1’de tablo halinde gösterilen jenerik kirletici sınır değerlerini aşması,
- z/ğğ bendinde belirtilen nitelikte tehlikeli atık veya z/hh bendinde tanımlanan tehlikeli madde sınıfına ilişkin koşulları taşıması,
Gerekmektedir.
Farklı tarihlerde farklı atık listeleri benimsenmiş olması karşısında, zaman bakımından uygulama ilkesinin zorunlu sonucu olarak suç tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelikte toprağı kirlettiği yahut kirletme ihtimali taşıdığı kabul edilen atığa, sonradan yürürlüğe giren yönetmelikte de yer verilmiş olmalıdır.
III - Yargılamaya Konu Olay
İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18/06/2007 tarih ve 2007/2008 Esas sayılı iddianamesi ile; “2 Ekim 2006 tarihinde bakım ve onarım çalışmaları için İskenderun limanına gelen ... bandıralı ... isimli kuru yük gemisinin saç onarım işlerinin şüpheli ...’un sahibi bulunduğu... LTD.ŞTİ. tarafından yapıldığı,raspa ve boya işlerinin şüpheli ...’ın sahibi bulunduğu...Elektrik Makine.İnş.ihr.ith.Ltd.Şti.tarafından teşeron firma olan şüpheli ...’nın sahibi olduğu,....TİC.SAN.LTD.ŞTİ"ne yaptırıldığı,onarım sonrasında çıkan demir parçaları,yağ,zift çamurları ve bunlara bulaşık karton,naylon bez,istüpü,halat,ip vs artıkları ve raspa artıklarının canlı hayvan pazarı olarak kullanılan.... deresinin kenarındaki açık alana bu şirketler tarafından döküldüğü,bu durumun 13.11.2006 tarihinde .... Gazetesi tarafından haber yapılması üzerine atıkların büyük çoğunluğunun buradan kaldırıldığı,atıkların atıldığı yere yaklaşık 50 metre mesafede yerleşim alanının olduğu ayrıca buraya 120 metre mesafede şehre içme ve kullanma suyu temin eden Belediyeye ait su kaynakları bulunduğu ve atılan bu atıkların zehirleyici ve kansorejen etkilerinin bulunması nedeniyle insan ve hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına neden olacak nitelikte bulunduğu” belirtilerek sanıkların çevreyi kasten kirletmek suçundan eylemlerine uyan TCK" nın 181/4-5, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmıştır.
Sanık ... 27/09/2007 tarihli celsede; “... isimli geminin kumlama ve boya işini biz aldık benim şirketim...Ltd. Şti. dir aynı işi sözleşme değiştirerek ... nın sahibi olduğu .... firmasına taşeron ettik ben bir iş yapmadım buna ilişkin sözleşmeyi de mahkemeye sunuyorum dedi yapılan sözleşme fotokopisini sundu zaten.... firması adına Liman müdürlüğünden elektrik alındı malzeme giriş çıkışları da ....firması adına yapılmıştır." şeklinde savunma yapmıştır.
Sanık ... .... 04/03/2008 tarihli celsede; “Biz sözleşmede geminin sadece sac aksamının bakımını yaptık bu bakımı...ye 500 metre mesafede limanın rıhtımında yaptık sözleşme geregi gemiden çıkan artıklar 13. maddeye göre İskenderun Liman İşletme Müdürlüğü liman tesisine verilecekti bizim alakamız yok slaç bizim yaptığımız bakım onarımdan çıkan bir artık değildir bu işle alakamız yoktur diğer firmanın yaptığı boya ve vernik sökülmesinden slaç ortaya çıkar buda zaten M3 ü 20 dolar civarındadır limanın tescilli tesisine verilir liman güvenliği göz önüne alındığında bu slaçların liman dışına çıkartılması mümkün değildir ancak çıkmışsa da nasıl çıktığını bilmiyorum bizim şirketle bir alakası yoktur benim şirketim İskenderun Liman ve... işletmeciliği Lmt. Şti. dir.” şeklinde savunma yapmıştır.
Sanık ... 17/09/2007 tarihinde tespit edilen savunmasında; “Üzerime atlı suçlamayı kabul etmiyorum, ... Çelik Konstriksiyon Kumlama Boyama ..... San. Ltd. Şti."nin sahibi ve yetkilisiyim.Şirket olarak ... adlı teknenin boya işlerini biz yaptık.Ancak kesinlikle denize herhangi bir atık atmadık.Bizim firma olarak liman kapısından malzeme sokma ve çıkartma yetkimiz bulunmamaktadır.Ancak boya işlemi yaptığımz ana firmanın böyle bir hakkı ve yetkisi vardır.Bu durum İskenderun Liman müdürlüğünün kapı kontrol memurluğundaki kayıtlarında bellidir.Benim bildiğim kadarı ile şirkete ait boyasını yaptığımız gemideki atık malzemeler ... adlı şirket tarafından kamyonla limanın dışına çıkartılıp boş alana dökülmüş, bu arada yakalandıklarını ve şirketin bu konuda para cezası ödediğini biliyorum, bu durumda araştırıldığında kayıtlardan anlaşılacaktır.Daha önce de söylediğim gibi, malzemeler işlerini yaptığımız şirket yetkilileri tarafından limana sokulup bize teslim edilmekteydi, artan malzemeleri de yine aynı şirket yetkilileri alıp limandan çıkarmaktaydı, üzerime atılı suçtan beraatime karar verilmesini talep ediyorum, ayrıca anlattığım çalışmamızla ilgili konuları bilen tanıklarım vardır, bunların isim ve adreslerini Mahkemenize yazılı olarak sunuyorum.” şeklinde savunma yapmıştır.
Yerel Mahkemece hüküm gerekçesinde;
“İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma aşamasında Çevre Mühendisi ..." tan alınan 16/04/2007 tarihli raporda; Slaç olarak tarif edilen ve gemilerin makine dairelerinde ve yakıt tanklarında petrol tankerlerinin kargo tanklarında tortu ve yağ çökertilerinden oluşan çamurun atık olarak değerlendirildiği ve çevreye zararlı olup patolojik dengeyi bozması nedeni ile "tehlikeli atıkların kontrolü yönetmeliği EK-7" gereğince tehlikeli atık kapsamında değerlendirildiği, yine bu raporda raspa kumunun da tek başına zararlı olmadığı ancak gemi sektöründe geminin dış yüzeyindeki boya ve pasın temizlenmesi için zımpara amaçlı kullanıldığı ve uygulama sonucunda boya ve raspa içerikli bir atık haline geldiği ve bunun da tehlikeli atıklar yönetmeliğinin EK-7 08-01 kodunda belirtilen "boya ve verniğin sökülmesinden kaynaklanan atıklar" kapsamında olduğu ve tehlikeli atık şeklinde değerlendirildiği belirtilmiştir.
13/11/2006 tarihli yerel ve ulusal gazete haberlerinde,... adlı gemiden atıkların götürüldüğünü gören çevre sakinlerinin İskenderun Belediyesine şikayet etmeleri sonucunda zabıta ekiplerinin yola dökülen asfalt parçalarını takip ederek ... Deresi çevresine ulaştıkları ve burada zift görünümlü atıkların, çok sayıda bidon ve çuvalların atıldığını tespit ettikleri ve çevrede yaptıkları araştırma sonucunda ... adlı onarımı yapılan gemiye ulaştıkları anlaşılmıştır.
Hatay Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü" nün 13/11/2006 tarihli çevre denetim tutanağında, İskenderun Belediyesi tarafından açık hayvan pazarı olarak kullanılan alanda söz konusu gemiden atılan atıkların bulunduğu ve bir kısmının hafriyatla kapatıldığı ve şehre içme suyu sağlayan kuyulara 100-120 metre civarındaki evlere de 50 metre uzaklıkta olduğunun tespit edildiği ve bu atıklardan bir adet numune alınarak analize gönderildiği anlaşılmıştır.
Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Mersin Bölge Müdürlüğünün İskenderun Liman Başkanlığı tarafından ... İl Çevre ve Orman Müdürlüğü için yaptırdığı 13/11/2006 tarihli ... adlı gemideki kontroller sonucunda düzenlenen tespit tutanağında; Geminin yakıt tanklarından üç adedinin (üç ve beşinci iskele sancak) temizliğinin sahil şirketi tarafından yapıldığı ve çıkan kirli bezlerin atıkların yaklaşık 1.5-2 metreküp olduğu, bu atıkların aynı şirket tarafınca 10 gün önce sahile alındığı ve 3-4 gün önce de bütün çuvalların sahilden alınıp götürüldüğünün belirlendiği ve tüm bu işlemlerin ... firması tarafından yapıldığının belirlendiği anlaşılmıştır.
Hatay Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün gazetede çıkan haberler üzerine zabıta ekibi nezaretinde yaptırdığı kontrol ve inceleme sonucu oluşturulan 14/11/2006 tarihli raporda; Bahse konu atıkların ... Deresi kenarındaki açık alana döküldüğü ve bu alanın da meskenlere 50 metre ve şehir suyu kuyularına da 100-120 metre mesafede olduğu ve alanda çoğunlukla hafriyat ve yıkıntı atıklarının bulunduğu, bu atıkların kısmen atık yağı, zift çamurları ve bunlara bulaşık karton, naylon, kumaş bez, istüpü, halat, ip vb. maddeler ile bulanmış ve bulaşmış olduğu bu atıkların neredeyse yok denecek kadar az olduğu, bunun da zabıta yetkililerince atığı atanlar tarafından kaldırılmış olabileceği şeklinde yorumlandığı ve bir adet analiz için numune alındığı, adı geçen geminin iç bakım ve onarımının yapılması için... Firması ile sözleşme imzalandığı ve bakım ve onarımına TCDD Liman Müdürlüğünce izin verilerek fiilen başladığı, gemi üzerindeki bakım ve onarımın halen devam ettiği ve tüm çalışan işçilerin ... isimli firmanın çalışanları oldukları, inceleme ve denetim sırasında temizlik amacıyla kullanılan suların doğrudan denize atıldığının ve geminin bağlı olduğu iskele üzerinde raspa yapmak amacıyla kullanıldığı ifade edilen bir miktar kum döküntüsünün tespit edildiği,... firmasının...sinin içinde 500-600 litre civarında bir kısmı (üç adet) konteynır kazanlarda ve bir kısmı da akaryakıt varilleri içinde (üç adet) olmak üzere bir kısmı siyah poşetlerde, bir kısmı açıkta olmak üzere atık yağ bulunduğu, bu yağın gemi yetkililerince tahta karartmada kullanıldığının belirtildiği ve atık yağdan bir adet numune alınarak analize gönderildiği, açık alana dökülen atıkların geminin temizlenmesi sırasında çıkan ve akaryakıt tanklarının dip kısımlarına birikmiş slaç olma ihtimalinin çok yüksek olduğu ve şahıslara çevre kanunu hükümleri gereğince cezai yaptırım uygulanmasının talep edildiği belirtilmiştir.
TCDD İskenderun Liman İşletme Müdürlüğünün 23 Ağustos 2011 tarihli yazısında; Slaç-sintine ve raspa işlemlerine ilişkin açıklayıcı bilgilerin mahkememize bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahallinde 16/12/2009 tarihinde keşif yapıldığı, keşif sonrası ... Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinden Prof. Dr. ..." in düzenlediği 24/11/2010 tarihli bilirkişi raporunda; Olay tarihinden çok sonra olay yerinde incelemede bulunduğu ve o tarihte atıkların kalıntılarına rastlanılmadığı, dosyanın incelenmesi sonucunda özetle söz konusu alana petrol kökenli ve tehlikeli atık sınıfına giren maddelerin döküldüğünü ve bunların kimyasal yapısının TÜBİTAK - MAM Analiz raporu ile tespit edildiğinin belirtildiği,TÜBİTAK-MAM Kimya ve Çevre Enstitüsünde yapılmış gaz promotokrafisi ve FTIR Analiz Sonuçları raporunda; Söz konusu atık numunesinin siyah renkli viskos bir sıvı faz ile heterojen bir katı karışımından oluştuğu; Viskos sıvı fazın petrol türevi hidrokarbon karışımı olduğu ve bunun " Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği EK-7" de tehlikeli atık durumunda olduğu belirtilmiştir.
Dosyada İskenderun Belediyesi Hayvan Pazar Yeri ile... firmasına ait kazanların fotoğraflarının dosyada bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanık ..." nın ... Çelik Konstriksiyon Kumlama, Boyama, Temizlik Hizmetleri Ltd. Şti" nin sahibi ve yetkilisi olduğu, sanık ..." un İskenderun Liman ve... İşletmeciliği Ltd. Şti." nin yetkilisi ve sahibi olduğu, sanık ..." ın ise...Elektrik İnşaat Ltd. Şti." nin sahibi ve yetkilisi olduğu anlaşılmıştır.
İskenderun Liman Başkanlığı" nın 23/05/2013 tarihli üst yazısında; Gemilerin limanda yapacağı boya, raspa ve küçük çaplı kaynak işlemleri için "Limanlar Yönetmeliği" Hükümlerine göre gemi temsilcisinin, bakım onarım ve tadilat işlemleri için ise "Gemi ve Su Araçlarının İnşası Tadilatı, Bakım ve Onarımında Uygulanacak Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik" hükümlerine göre gemi temsilcisi ve tesisi yetkilisi tarafından Liman Başkanlıklarından faaliyet izni alınması gerektiği, ... ve ... ile ilgili kendilerine izin verildiğine dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı ancak......si adına ... adlı gemide kısa süreli onarım yapılması için Liman Başkanlığından müsade istendiği belirtilmiş, üst yazıya ek olarak......si adına ... ile ... sorumlusu .... arasında imzalanan ... gemisi ile alakalı sac işlerine ait teknik şartname, bakım onarım başvuru belgesi, Liman Başkanlığından izin istenilmesine ilişkin dilekçe ile... Ltd. Şti" nin...."i yetkili müdür olarak tayin etmesine ilişkin vekaletname dosyamıza gönderilmiştir.
Dosyaya sunulan Taahhüt Sözleşmesinde...Ltd. Şti. Yetkilisi ... ile ... Kumlama,.... Tic. Ltd. Şti yetkilisi ... arasında imzalanan sözleşmenin dosyaya sunulduğu, bu sözleşmede ... Firmasının raspa ve boya uygulamalarında taşeron firma olarak işi yapmayı üstlendiği anlaşılmıştır.
İskenderun Liman ve... İşletmesi Ltd. Şti" nce... Firması ile gemi sorumlusu ... arasında imzalanan 26/09/2006 tarihli sözleşme ile gemi sorumlusu.... ile...Ltd. Şti. adına ... arasında imzalanan ambar raspa ve boya teknik şartnamesine ilişkin 26/09/2006 tarihli sözleşmelerin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Kamu davasına konu edilen çevreye zararlı olduğu bildirilen atıkların hangi işlemler nedeni ile oluşabileceğinin tespiti hususunda bilirkişiden rapor alınması için İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazılmış, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesine İTÜ Kimya Mühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. ..., İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr..... ve İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. .... tarafından düzenlenen 20/09/2012 tarihli raporda;... adlı geminin bakım, onarım ve temizlenmesi sırasında, zımparalama, boyama, yakıt tanklarının temizlenmesi gibi işlemler sırasında boya ve pas içeren raspa kumu, petrol kökenli hidrokarbon karışımı Viskos sıvı, slaç, zift çamurları ve bunlara bulaşık karton, naylon, kumaş, bez, istüpü, halat, ip vb. maddelerden oluştuğu, petrol kökenli hidrokarbon karışımı viskos sıvı, slaç, zift gibi atıkların akaryakıt tanklarının dibinde biriken çamur ve tortuların temizlenmesi işlemleri sırasında açığa çıkan maddeler olduğu ve yönetmelik gereğinde tehlikeli atık durumunda olduğu, geminin yakıt tanklarında oluşan slaçın temizlenmesi ve atık mahallinde bulunduğu tespit edilen demir parçalarının ise geminin sac onarımı sırasında çıktığı ve bu işlemlerin... Ltd. Şti. tarafından yapıldığı,geminin metal yüzeylerinin temizlenmesi ve zımparalanması sırasında raspa kumu kullanılması sonucu kirlenmiş halde boya ve pas içeren atık oluşmakta ve bu atık boya ve verniğin sökülmesinden kaynaklanan atıklar kapsamında tehlikeli atık durumunda olduğu,sac onarım işlemi tamamlanmış olan gemide raspa ve boya işlerinin şüpheli ..." ın sahibi olduğu...Ltd. Şti. tarafından taşeron firma olan ..." nın sahip olduğu ... Çelik Konstriksiyon Firmasına yaptırıldığı, olayda......si sahibi ..." un sorumlu olduğu, raspa ve boya işlemleri bakımından ise...Ltd. Şti." nin sahibi olan ... ile taşeron firma olan ... Çelik Konstriksiyon firmasının sahibi ..." nın beraberce sorumlu oldukları belirtilmiştir.” hususları belirtilmiştir.
Sanık ... hakkında verilen beraat kararı incelendiğinde, dosya kapsamında temin edilen bilirkişi raporuna göre, sac onarım işlemi tamamlanmış olan gemide raspa ve boya işlerinin şüpheli ..." ın sahibi olduğu...Ltd. Şti. tarafından taşeron firma olan ..." nın sahip olduğu ... Çelik Konstriksiyon Firmasına yaptırıldığı, olayda......si sahibi ..." un sorumlu olduğu, raspa ve boya işlemleri bakımından ise...Ltd. Şti." nin sahibi olan ... ile taşeron firma olan ... Çelik Konstriksiyon firmasının sahibi ..." nın beraberce sorumlu olduklarının belirtildiği, ancak, sanık ...’ın bahse konu olay kapsamında suça konu atıkların alıcı ortama verilmesi hususunda bir talimatı veya eyleminin bulunup bulunmadığı, gerekli önlemleri alıp almadığı ve meydana gelebilecek eylemlerden dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin, sanık ...’dan sorularak ve temin edilen sözleşme kapsamında araştırma yapılarak, sonucuna göre sanığın, yüklenen eylemden kast ya da taksir şeklindeki kusurluluk türlerinden hangisinden sorumlu olduğu tartışılarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde yetersiz gerekçe ile beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır.
Ayrıca, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, her ne kadar düzenlenen raporlardaki görüşler belli bir bilimsel içeriğe sahip ise de, raporlarda atığın kalıcı özellik gösterip göstermediği ve TCK’nın 181/4.maddesinde belirtilen “insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek” nitelikte olup olmadığı açısından, yukarıda (II) nolu kısımda bahsedilen yönetmelikler ve düzenleyici işlemlerle, bunlara ekli listelerdeki atık sınıflandırmaları ile doğrudan ilişki kurulmadığından, Yargıtay denetimine olanak sağlamadığı kabul edilmelidir.
Bu suretle, temin edilene fotoğraflar, denetim tutanakları ve dosyadaki deliller incelenerek, atığın TCK’nın 181/3. fıkrası uyarınca alıcı ortamda kalıcı özellik gösterip göstermediğinin ve anılan Kanun"un 181/4. fıkrasında bahsedilen “insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek” nitelikte olup olmadığının belirlenebilmesi için suça konu deşarj edilen atığın nitelik, miktar ve yoğunluğunun örnekleme ve diğer bilimsel yöntemlerle tespitine ilişkin çevre mühendisi, genetik mühendisi, kimya mühendisi ve ziraat fakültesi toprak ve bitki besleme bölümü toprak biyolojisi birimi çalışan öğretim görevlilerinden oluşturulacak bilirkişi kurulundan, yukarıda açıklanan mevzuat ve düzenleyici işlemler kapsamında, TCK’nın 181/3-4.maddeleri açısından çevre kirliliğinin oluşup oluşmadığı yönünde rapor aldırılarak, sonucuna göre, sanıkların eylemlerinin TCK’nın 181/3-4 fıkraları kapsamında kalmadığı belirlendiği takdirde, suça konu eylemin çevresel etkileri ve sonuçları da değerlendirilerek TCK’nın 3/1. ve 61.maddeleri açısından orantılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle sanıkların hukuki durumunun tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle kurulan hükümler usul ve kanununa aykırıdır.
IV – Sonuç ve Karar:
Açıklanan gerekçelerle, sanıklar ... ve ... müdafiileri ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19.06.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.