Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/12116
Karar No: 2015/14830
Karar Tarihi: 21.12.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/12116 Esas 2015/14830 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/12116 E.  ,  2015/14830 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVATÜRÜ:TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    KARAR-
    Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacı, miras bırakan ... ile 28.04.2004 tarihinde evlendiklerini, 15.11.2007 tarhinde kızları ..."nin doğduğunu, mirasbırakan ..."in geç evlendiğini evlilikten önce tüm mallarını davalıların kullandığını, mirasbırakanın ... 6. Noterliğinde 11.11.2005 tarihinde ..."ye vekalet verdiğini, çocuğu olunca taşınmazların devrinden vazgeçip, vekaleten işlem yapılmamasını vekile bildirdiğini ancak vekilinin davalılarla birlikte hareket ederek taşınmazları devrettiğini, mirasbırakanın ölümünden bir kaç ay önce davalı ..."e verdiği vekalet nedeniyle azlettiğini satışlarıda ölümünden kısa bir süre önce öğrendiğini,,sağlık sorunları nedeniyle temliklerin iptaliyle ilgilenmediğini ileri sürerek tapunun iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemiştir.
    Davalılar, mirasbırakanın 17.11.2005 tarihinde, o tarihteki gerçek değeri üzerinden taşınmazları sattığını, bedelini ödediğini ,435 parselin ise ...ın irtifak kamulaştırması nedeniyle vekil ..."nin 22.08.2007 tarihinde tapuda devrini yapılabildiğini, miras bırakanın ölünceye kadar satış aktinin iptali için dava açmadığını, satışların gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının muvazaa,hata ve ikrah hukuki nedenlerine dayalı olarak dava açtığı, davacının kendi mirasbırakanının muvazaasına dayanamayacağı, hata ve ikrah iddialarının ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davacıların murisi ..."nun 22/12/2012 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olara 28/04/2004 tarihinde evlendiği, eşi davacı ... ile kızı davacı 2007 d.lu ..."nu bıraktığı, davalılardan ..."nun murisin kardeşi,... ve ..."nın ise murisin yeğenleri oldukları, dava konusu taşınmazlardan ...(...) Köyü 1075, 1190 ve 1191 parselin murisin vermiş olduğu ... 6. Noterliğinin 11/11/2005 tarih ve 19069 yevmiye numaralı vekaletnamesine istinaden vekil ..."nin muris adına 5.000,00.er-TL bedelle davalı ..."na sattığı, dava konusu olan ... Köyü 435 parselin 22/08/2007 tarih 17033 yevmiye numaralı satış senedi ile muris ...adına vekaleten ..."nin taşınmazın 1/2 hissesinin 1/4"er hissesini 35.850,00.-TL bedelle yeğenleri davalılar ... ve ..."e sattığı, taşınmazlarının evlenme tarihinden sonra davalılara devredildiği, satış yetkisi içeren vekaletnamenin düzenlenme tarihinin de evlenme tarihinden sonra olduğu anlaşılmıştır.Maddi olayları bildirmek taraflara uygulanacak kanun hükmünü tespit edip hukuki nitelendirmeyi yapmak mahkemeye aittir.Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre dava; vekalet görevinin kötüye kullanılması, hukuki nedenine dayanmaktadır.
    Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.Somut olaya gelince, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda hükme elverişli ve yeterli bir araştırma yapılmış değildir.
    Hâl böyle olunca; öncelikle davacının dava dilekçesinde ve 23.07.2013 tarihli delil dilekçesinde yer alan hastane kayıtları ,yemin gibi delilerinin toplanıp,toplanan delilerle birlikte yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere bir karar verilmiş olması doğru değildir Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi