(Kapatılan)17. Ceza Dairesi 2020/15220 E. , 2020/7487 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel mahkemece sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Hükümden önce 05/08/2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun"un 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nun 291. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen ve Bölge Adliye Mahkemelerinin kararlarına karşı yedi gün olarak öngörülen temyiz süresinin on beş gün olarak değiştirildiği; ancak Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20/07/2016 tarihinden önce verilen ve Yargıtaydan geçen dosyalar hakkında 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK"nun 305 ila 326. maddelerinin uygulanması gerektiği ve 1412 sayılı CMUK"nun 310. maddesi uyarınca da temyiz süresinin bir hafta olduğu gözetilmeden, sanık müdafine tebliğ edilen kararda temyiz süresinin 15 gün olduğu belirtilmek suretiyle yanıltıcı ifade kullanılmış olması, kanun yoluna ilişkin süreler konusunda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanun"unda ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"unda farklı düzenlemelere yer verilmesi, 7035 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra temyiz süresi konusunda tereddütler oluşması ve ilk derece mahkemelerince yanıltıcı ifadeler kullanılmasının, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/10/2015 tarihli, 2015/11-120 Esas ve 2015/313 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, avukatlar da dahil olmak üzere başvurucuların kanun yolunda yanılmalarına sebep olduğu gibi, Anayasa Mahkemesinin 09/06/2016 tarihli (Başvuru Numarası: 2014/4987) ve 22/09/2016 tarihli (Başvuru Numarası: 2014/1382) kararlarına göre de bu durumun adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde bulunması nedenleriyle, sanıklar müdafiilerinin temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
I-Sanık ... ... müdafiinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
CMUK’nun 325. maddesinde düzenlenen hükmün bozulmasının temyiz talebinde bulunmayan veya temyiz talepleri incelenmeyen sanıklara sirayeti konusuna ilişkin olarak Ceza Genel Kurulunun 31/10/2012 tarih ve 2012/1819 Karar sayılı ilamı ile ifade edildiği gibi sirayet sebebiyle haklarında bozmadan sonra verilecek yeni son kararları temyiz edebilme imkanlarının olmadığı, 26/01/2010 tarih, 2010/2 Karar ve 8 Nisan 2014 tarih, 2014/177 Karar sayılı, 8 Mart 2016 tarih, 2016/117 Karar sayılı kararlarında da ifade edildiği gibi ilk hükmü temyiz etmeyen veya temyiz istemi reddedilen sanığın bozma üzerine mahkemece direnme kararı verilmesi halinde de sirayetin söz konusu olmayacağı ve bu direnme kararının önceki kararı temyiz etmeyen veya temyiz talebi reddedilen sanığın temyiz edemeyeceğine ilişkin ilke ve kabuller karşısında; mahkemece verilen 18.01.2019 tarihli hükmü süresinde temyiz etmeyen sanık ... ...’ın bozma sonrası verilen hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığından, 1412 sayılı CMUK"nun 325. maddesi gereği lehe bozmadan sirayet nedeniyle yararlanan sanık hakkında, bozma sonrası ileri sürülen, mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi delaletiyle 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanık ... ve müdafiinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 01.03.2016 tarih, 2015-2-832 Esas ve 2016/102 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi "Mağdur ve katılanın zararı soruşturma aşamasında giderildiğinden ceza adaletinin sağlanması, hak ve nesafet kuralları ve TCK"nun 168. maddesinde belirtilen indirim oranları gözetilerek mahkemece sanıkların cezasının 1/2 oranından daha fazla olmak koşuluyla indirilmesi gerekirken, 1/2 oranında indirim yapılması isabetsizdir" şeklinde gerçekleşen kabul ile 5237 sayılı TCK"nun 168. maddesinin 1. fıkrasında etkin pişmanlık nedeniyle 2/3 oranına kadar indirim yapılacağının ifade edilmesi, aynı maddenin 2. fıkrasında ise indirim oranının 1/2 olarak öngörüldüğünün anlaşılması karşısında; sanık hakkında 1/2"den daha fazla oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, lehe bozmanın sanık ... ...’a sirayetine, 14.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.